GAZETECİ HABERCİLİK YAPAR, KİMLİĞİ ÖNEMLİ DEĞİLDİR. BENCE HABERİN YAYIN ŞEKLİ, ZAMANI VE METNİ ŞIK OLMAMIŞTIR
Gazetemiz yerel yayın ve habercilik yapan, basın ahlak ilkelerine uyma sözü vermiş olan yerel gazetedir.
2 Aralık pazartesi akşamı Özcan Durusoy imzasıyla internet ortamında “Flaş, Flaş, Flaş, Belediye Başkanına Şok Ceza” başlıklı bir haber yapıldı. Haberin yayınlanmasından 1 dakika sonra cep telefonumdan haberi okudum. Şok oldum. Dedim ki haberi yapan senelerin gazetecisi. Elinde belgesi yoksa bunu haber yapmaz dedim. Aradım kendisini, durumu öğrendim. Belgem var eminim dedi.
Başkanımızı “… haber doğru mu? …” diye aradım? Bana söylemesine göre, başkanın hiçbir şeyden haberi yoktu. Bir sakıncası olmadığından başkanın izniyle aşağıda gelişmeler ve kararı açıklayacağım. Kaldı ki ertesi gün başkan basın açıklaması yaparak durum değerlendirmesi ve açıklamasını da yaptı. İnternet ortamında da konunun tarafları olan herkes düşüncelerini ve cevaplarını paylaştı. Konuyla ilgili herkes tüm ayrıntılarını internetten paylaşılınca öğrenmiş oldu.
Ama bilinmesi gereken önemli bir şey var. Bu veya benzeri her olay, her karar bir gazeteci için haberdir, habercilik gazetecinin işidir. Gazetecinin kimliği önemli değil, yaptığı haberi önemlidir.
Ben o haberi yapan gazeteci olsaydım, ( habercilik, gazetecilik ayrı bir iş, konuyu anlaşılır hale getirmek için bu girişi yaptım) haber yapılan kişinin özellikleri ve statüsünü de göz önüne alarak, nezaketen Başkan’dan bu karar hakkında görüşünü de sorardım. Hatta Başkanın cevabını ve tepkisini de o habere eklerdim ki, cevap hakkı, yalanlama ve tekzip gibi hukuki sorunlarla da uğraşmazdım. Ayrıca özellikle de herkesin anlamasını kolaylaştırmak için de kararın Yargıtay aşamasından sonra kesinleşeceğini ve infaz edileceğini de açıkça yazarak, adeta kesinleşmiş bir kararmış izlenimi uyandırmazdım.
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Özcan Bey böylesine önemli bir konuda o haberi “Flaş, Flaş, Flaş” haber başlığıyla gece vakti, internet ortamında paylaşması ve haberin içeriğinde “… temyiz yolu açık bırakıldı …” gibi doğru olan ama birçok kimsenin tam ve doğru anlayamayacağı bir ifadeyi kullanması, sanki kesin bir kararmış gibi algı yaratması sebebiyle hiç şık olmamıştır. Bence kararın verildiği gün haber yapılsa “Flaş, Flaş, Flaş” diyebilirdiniz. Üzerinden 6 gün geçmiş, habercilik bakımından eskimiş haber için artık bence “Flaş” denilemez. Haber doğrudur, fakat şekil ve içeriği benim düşünceme göre olumsuz algı yaratacak şekilde dizayn edilmiştir. Nitekim de hemşerilerimizin bazıları gazete haberine göre sanki başkanın hemen görevi bırakması, ertesi gün hapse girecekmiş algısını yaşadıklarını bana ifade ettiler. Kesinleşmiş bir Mahkeme kararı olmadıkça kimse suçlu ilan edilemez yani masumiyet karinesi Anayasa 38/4 maddesiyle güvence altına alınmıştır. Ancak teknik olarak bu haberle kimse suçlu da ilan edilmemiştir, bu gerçeği de görmek lazımdır.
Gazetemiz basın ahlak ilkelerine uyma sözü vermiş, hepimizin gazetesidir. Ben bir hukukçu olarak öncelikle gazeteciliğin (haberciliğin) dahi yasaların güvencesi altında olduğunu baştan belirtmek zorundayım. Gazeteci haberinin kaynağını bile söylemek zorunda değildir. Haber yalan olsa idi, hem gazete, hem de haberi yapan yanardı. Haber konusu kim olursa olsun tekzip etmek, yalanlama hakkı da vardır. Bu yasalarla korunan hakkını kullanması da doğaldır. Nitekim Fahri Şevik basın açıklaması da yapmıştır. Gazetemiz yarın bir başka siyasimizle veya başka bir başkanımızla ilgili de haber yapabilir, yapacaktır da. Doğru ve basın ahlak ilkelerine aykırı olmamak kaydıyla haber haberdir. Bakın bu yazımla ben bile haberi eleştiriyorum. Herkes görevini yapar, bırakın herkes görevini yapsın!
BAŞKANIN HUKUKİ DURUMU - MASUMİYET İLKESİ (KARİNESİ)
Fahri Şevik Başkanımız benim büyük teyzemin torunudur. Yakın akrabamdır. Yanlış anlaşılmasın diye baştan yazıyorum. Fahri kardeşimizin siyasi görüşü, partisi beni ilgilendirmemektedir. Beni yaptığı hizmetleri, yapacakları ile yapamadıkları ilgilendirmektedir. Siyasette hizmet üretmek zorunda olanların isimlerinden ziyade yaptıkları önemlidir.
Ben 28 sene önce hukuk fakültesini bitirdim, 26 senelik avukatım, eski bir hukukçuyum. Her ne kadar uzmanlığım ceza değil ise de “Özel Hukuk” alanında İstanbul Üniversitesinde Yüksek Lisansımı öğrenimimi tamamladım. Özel hukuktaki uzmanlığımla ilgili yaptığım bilimsel çalışmalardan birçok hukukçu halen yararlanıyor.
Haber konusu karar ile ilgili duruşma Savcısı dahi “… suçun unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmesini …” talebinde (mütalaasında-isteğinde) bulunduğunu gördüm. Savcı (iddia makamı) ve savunma yargılamanın birer unsurudurlar. Kamu adına iddia makamı Savcı’dır. Mahkemeler Savcının ve savunmanın her talebiyle bağlı değildir. Bağımsız olarak karar verirler. Henüz gerekçeli kararı göremedik ama her nedense başkanın davasında Savcının beraat talebine rağmen farklı bir karar vermiş. Duruşmalara katılan Sayın Savcı da aynı gün karar hukuka aykırıdır, bozulması gerekir diye temyiz dahi etmiş yani dosyadaki mahkûmiyet kararının bozulması isteğiyle Yargıtay’ca karar verilmesini istemiş. Tabii ki başkanın vekili de temyiz etmiş.
Yani 26.11.2013 tarihli karar kesin bir karar değildir. Bu nedenle ortada Başkanın göreviyle ilgili hukuki bir sorun yoktur. Çünkü Türkiye Cumhuriyetinin de taraf olduğu “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi” nin adil yargılanma hakkını gösteren 6/2 ve Anayasamızın 38/4 maddesi uluslararası kabul görmüş bir ilkeyi, karineyi ifade eder, herkesi de bağlar. O da “masumiyet karinesidir”. Yani “… kimse kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmaksızın suçlu ilan edilemez. …” Fahri Şevik için kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı yoktur. Yerel Mahkeme (ilk derece Mahkemesi) bir karar vermiştir. Verilen karar Yüksek Mahkeme yani Yargıtay denetiminden geçtikten sonra durumu belli olur. Karar onanır ise kesinleşir. Bozulur ise bozmaya göre yeni bir karar verilecektir. Yazımda ifade etmeye çalıştığım durumu güncel bir örnekler ve isimlerle verirsem eşi Buldan’lı olan memleketimizin eniştesi “Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım” hakkında mahkeme 6,5 sene ceza verdi. Ama kararı kesinleşmedi. Serbest bırakıldı. Aynı şekilde Mustafa Balbay, Emekli Orgeneral İlker Başbuğ hakkındaki karar hala kesinleşmediğinden masum sayılmaktadırlar. Geçen gün hakkında ömür boyu ağırlaştırılmış hapis kararı verilen Mustafa Balbay hakkındaki karar kesinleşmemiş olduğundan serbest bırakıldı. İnşallah adalete ihtiyaç duymazsınız ama “masumiyet karinesini” herkesin öğrenmesinde fayda var, herkes bir gün adalete muhtaç olabilir.
İSTANBUL’DAKİ BULDAN’LILAR 2014 DE HAREKETE GEÇİYOR
2014 İstanbul’daki hemşerilerimiz için farklı olacak. Yenilikler ve değişiklikler olacak. Gelişmeleri, toplantıları ve talepleri ve alınan kararları, yapılanları paylaşacağız.
İletişim için Facebook “İSTANBUL’DAKİ BULDAN’LILAR” ile “DENİZLİ BULDANLILAR DERNEĞİ” gruplarından ve kolgesiz@hotmail.com ; Cep telefonum: 05322352135, Aralık 2013 Selam ve saygılar. Av. Alaiddin Kölgesiz
Yorumlar
Kalan Karakter: