2018 yılı Aralık ayında çıkan gazetemizin Koca Konak başlığında Buldan Beyinden söz etmiştik. Adı Hacı Bekir olan bu bey, Buldan’a geldiğinde yerleşim yeri olarak Helvacılar, Güroluk, Düzalan, Yeşildere(Hamam deresi), Yalçınkaya,(Zehrenti) ve Çarşı mahallelerinde yerleşim varmış. Şehrimizin şu andaki diğer yerleşim yerleri ya tarım arazisi veya ormanlık bölge imiş. Hacı Bekir adındaki bey İstanbul’dan Buldan’a Bey olarak gönderilince o zamanki şehrin düzlük olan alt tarafına büyük bahçesi olan bir büyük bina (Haney ev) yapmış. Ve beyin konağı olarak söylenirmiş. Buldan çayı da Abbas Cami önünden Şükür Cami yanından Yeni mahalleden geçerek akarmış. Yukarı Hastanenin olduğu yerdeki tepe aşağı uzanarak Abbas Cami Dörteylül Cami- Dörteylül İlkokuluna doğru uzanırmış.
Buldan beyinin av meraklısı bir oğlu varmış. Bu genç güneşli bir Mart günü, Hamsin günlerinde konakların karşısına Zehrenti(Yalçınkaya) arka taraflarına ava gitmiş. O zamanlar bu bölge çam ve çınar ağaçları bulunan sık ormanlık bir yermiş. Beyin oğlu bu bölgede avlanırken (İhtimal güvercin avı), hava birden bozmuş, değişmiş. Aniden şiddetli rüzgârlar esmeye başlamış. Kar yağmaya başlamış. Tipi ve tufan denilen kara kış etkili oluyormuş. Sulu kar yağıyormuş. Bu tufan birkaç gün devam etmiş. Bu arada Yalçınkaya’dan kayalar dere yatağına yuvarlanmış. Dereyi doldurmuş. 1969 Alaşehir – Sarıgöl depreminde Yalçınkaya mahallesinden bazı kayalar koparak yola düşmüş. Şu andaki hastane köprüsü olduğu yerde Buldan çayı yön değiştirerek Karşıyaka Mahallesine doğru akarak şimdiki şeklini almış. Zemheri soğuklarından sonra gelen Hamsin soğukları için söylenen atasözü “Hamsin demiş ki, büyük abimden korkmasam (Zemheri), ateşteki tavanın dibini dondururum”. O zamanki tufanda Yeni mahalledeki arazi ve evler erozyon nedeniyle toprak altında kalmış. 2000 yılı başlarında Kaşıkçı Kazım Gökkaya, inşaatlara kum satmak için evinin bahçesinden kum çıkarırken 15 metre derinlerde yıkılmış ev kalıntıları bulmuş.
Hikâye- O günkü tufan şeklindeki yağışta (Buldan çayı yön değiştirdiğinde), tufan geçtikten sonra şu andaki Doğanköy (Mecidiye) olduğu bölgeden günlerce sanki fil bağırmasına benzer bağırma duyulmuş. Çevrede yaşayan insanlardan cesaretli olanlar o bölgeye gittiklerinde şöyle bir manzara görmüş. Soba borusu kalınlığında 8-10 metre uzunluğunda bir yılan bağırıyormuş. Dağdaki yağışta oluşan sel bu büyük yılanı getirmiş. Yılan sel içinde yuvarlanırken yaralanmış. Selin hızının kesildiği yerde kalmış. Yarası etkisiyle bağırıyormuş. Yüz yaşını geçmiş yılanlara Evran denirmiş. Evranların ölümü ya sel ya da büyük yangında olurmuş. Çevrede yaşayan insanlar bu Evran’ın öldürülmesi için çare düşünmüş. En son verdikleri karara göre yaklaşabildikleri kadar yaklaşarak çevresine ağaç, odun parçaları atarak yığmış. Bu ağaç yığınını ateşleyerek yılanı öldürmüş. Bunun ölüsünü de vahşi hayvanlar yemiş.
Tufan başlayınca Buldan beyinin ailesi telaşa kapılmış. Biricik oğullarının başına bir şey gelmesinden korkmuş. Bey Hacı Bekir hemen adamlarını toplamış, emir vermiş. “Oğlumu hemen aramaya gidin, bulun getirin. Eğer sağ olarak eve gelirse bir cami yaptıracağım”. Beyin adamları karşı tepe şimdiki Alacamescit cami arka taraflarına çıkmışlar. Kestane Deresi kuzey tarafındaki Bozdağ denilen bölgenin üst tarafında Beytoluk çeşme yakınında Köleyatağı(Azatlık) denilen yerde bey oğlunu bulmuş. Sağ salim eve getirilmiş. Buldan beyi Hacıbekir’de verdiği sözü tutmuş. Konağının bahçesinin köşesine, Helvacılar mahallesine çıkan yol ile Güroluk (Hıdıroluk) mahallesine çıkan yol ayırımı olan köşeye bir cami yaptırmış.
Kaynakça- Cevat Baylar(1933), Fevzi Yapıcı(1908-1988)