Nisan ayından itibaren doğanın uyanmaya başlaması ile birlikte Buldan’da en güzel zamanlar yaşanmaya başlıyor. Narenciye dışında hemen her tür meyve ve sebzenin yetiştiği Ege’nin bu verimli topraklarında, Ege yöresine has birçok şifalı ot ve yeşillik de yüz yıllardan bu yana hiç şaşmayan bir zamanlama içinde belirli bir sıra ile yeniden doğuyor.
İlkbahar ile birlikte meyvelerde önce çağla zamanı ardından çilek zamanı, erik ve Buldan’ daki adıyla Frenk elması (Malta eriği) zamanı, sonra kiraz zamanı, zerdali, şeftali zamanı başlıyor. Sonrasında üzüm, karpuz, vişne, armut, elma, dut, ayva, nar derken; cennet elması ve muşmulaya kadar uzanıyor. Ama ben bunların içinde Buldan’da en çok incir zamanını seviyorum.. Özellikle Ağustos ayında Buldan’ın o beyaz incirinin lezzetini başka yerde bulabilmek mümkün değil benim için. Bir de bu dönemde Buldan sanki senenin en özgün dönemini yaşıyor gibi geliyor bana.
Sebzelerde de durum aynı. Hepsi de belirli bir sıra dâhilinde kendilerini hatırlatmaya başlıyorlar. Buldanlılar’ ın sofralarında özellikle patlıcan ve biber önemli yer tutuyor, birçok değişik yemekte kullanılıyor. Kulak adı verilen küçük patlıcanlar yaz döneminde kahvaltılarda ve tarhana çorbasının yanında çiğ olarak bile tüketiliyor. Patlıcanların içlerinin oyulması ile elde edilen yerel deyişle gabık dolması düğünlerin başyemeklerinden. Yaz mevsiminin sonlarında 25-30 cm. uzunluktaki Karabalık patlıcanı ise kışın kullanılmak üzere asılarak kurutuluyor. Karabalık patlıcanı ve biberi, Eldirek bamyası, Emcelli biberi, susuz olarak yetişen küçük, ekşi ve şekilsiz kıryer domatesi, Yayla fasulyesi, tazesine sıyırma denilen Buldan börülcesi, Kadıköy karpuzu ve çentme kabak da her Buldanlı tarafından biliniyor ve özleniyor. Bunların yanı sıra Buldan’ın o meşhur çekirdeksiz bağlarını ve o bağlarda ve Yenicekent başta olmak üzere ova köylerinde yetişen sultaniye üzümlerini, Haydar bağlarının Beylerce ve Kınalı beylerce üzümünü, Şirvanlı eriği, küpeli eriği, Çatak moru üzümü, İstanbul armudunu, yerli cevizi, payamı, salatalık ve acuru, sakız baklayı ve son yıllarda adını sık duyduğumuz Alandız Kestanesini ve Buldan’ın o muhteşem zeytinlerini de unutmamak gerekiyor.
Bunların yanı sıra kırsalda, dağlarda ve kırlarda kendiliğinden yetişen doğal bitkiler de Buldan’da önemli yer tutuyor. Örneğin daldikeni, ekşikulak, gelin eli, tilkikuyruğu, acıot, toklubaşı, karakovuk, sirken, leylekgagası, gebere, ebegümeci, semizotu. Bunlardan bazıları günümüzde de toplanıp kullanılmaktadır. Çeşitli otlarla hazırlanan Buldan’ın meşhur otlu pidesinin tadı yiyenlerin halen damağındadır. Ayrıca kuzugöbeği mantarı da Buldan’ın çevresindeki çam ormanlarında kendiliğinden yetişmekte ve Buldanlılar tarafından yoğun ilgi görmektedir. Buldanlı kimliğinin önemli bir parçası olan, yerel mutfakta belirgin bir yere sahip çitlembik bitkisini ayrıca değerlendirmek gerekir. Doğal bitkiler içinde çitlembik ağacının bedren denilen tohumları, tiyek adı verilen filizleri ve çitlembik meyvesinin kendisi Buldan yerel mutfağının en önemli doğal bitkilerindendir. Çitlembik meyvesi, henüz bedren halindeyken kıyılıp dövülerek çağla dövmesi olarak bilinen yöresel yemekte kullanılıyor. Çitlembik haline gelince ise yine dövülerek bir başka yöresel yemek olan balcan soğanda kendisine yer buluyor. Buldan’da dağ eriği olarak bilinen yabani erikler de toplanıp ipe dizilerek kurutuluyor ve mayhoşluk vermesi için kışın kuru bamya ve yeşil mercimek yemeklerinde kullanılıyor. Ayrıca haziran ortalarından itibaren yine doğal ortamda kendiliğinden ağaçta yetişen dağ çileğinin kokusu da her Buldanlının hafızasındadır. Çocukluk anılarımızın doğal meyveleri çıtlık ve ahlat ya da çöğür armudu ve Buldan yerel ağızında moramıt olarak bilinen böğürtlen de bu anlamda hepimizde iz bırakan tatlardır. Her Buldanlı’ nın evinde vaz geçilmezlerden olan kekik suyu da Buldan için önemli bir kültürdür. Buldan’ın çevresinde doğal olarak yetişen dağ kekiklerinden elde edilir. Kendilerinin hazırladıkları koruk ekşisi de Buldanlılar’ ın mutfaklarında her yaz yerini alır. Emcelli biberi ve Karabalık patlıcanından koruk ekşisi ile yapılan mollaveli turşusunun lezzeti bir başkadır. Buldan’ da iğlek (ilek) olarak bilinen yaban incirinden yapılan, şiirlere, şarkılara ve filmlere konu olmuş incir reçelinin müthiş tadını da bir incir sever olarak es geçemeyeceğim.
Buldan’da yetişen ve tatları Buldan’a özgü sebze ve meyveleri yaz aylarını yaşadığımız bu sıcak günlerde kısaca hatırlatmak istedim. Bunların yanı sıra Buldan Halk tıbbında tedavi amaçlı kullanılan bitkiler de vardır. Birkaç örnek vermek gerekirse; hayıt bitkisi kaynatılmış sirke ve tarhana ile karıştırılarak yakı elde edilmektedir. Yine it siğeği ya da siğek otu, haptutan otu, mahmude ya da sancı otu, akbaş kekik, dulavratotu, duvar otu ve kara kekik de yakı yapımında kullanılan bitkilerdir. Dağ kekiğinden kekik çayı ve kekik suyu, mercanköşkten bitki çayı yapılmakta, hoş kokusu nedeniyle toprak su testilerinin içine de konulan tavşancıl bitkisinin bazı ağrılara iyi geldiğine inanılmaktadır.
Buldan’da bazı bitkiler ise el sanatlarında kullanılmıştır. Yöresel ağızda balambırt olarak bilinen meşe palamutlarının ve daha az miktarda ceviz dış kabuklarının birlikte kaynatılması ile boya elde edilmekteydi. Elde edilen bu boya ile üstlük olarak bilinen örtülerin kumaşları boyanmaktaydı. Ancak günümüzde bu gelenek maalesef ilerleyen teknolojiye yenilmiş durumdadır.
Buldan; doğal güzellikleri, dokuma kültürü, tarihi evleri, geleneksel değerleri ve el sanatlarının yanı sıra etnobotanik anlamda bitki çeşitliliği açısından da farklı ve önemli bir yere sahiptir. Bu farklılığın hissedilmesi, ‘’Sakin Şehir’’ unvanı alma yolunda ilerleyen Buldan’ımız için önemli bir aşamanın da geçilmesini sağlayacaktır. Buldan’a özgü yukarıdaki satırlarda saydığım sebze ve meyveler için Coğrafi işaret alınması çalışmalarına hız verilmelidir. Alandız Kestanesi için bu anlamdaki girişimleri takdirle karşılıyorum. Ancak tadı ve üretim tekniği Buldan’a özgü olan ve yerel nitelikler taşıyan, geleneksel usuller ile yetiştirilmeleri devam eden sebze ve meyveler için de aynı girişimlerde bulunulmalıdır.
Buldan’da tıbbi kullanımları olan endemik bitkiler de mevcuttur. Örnek vermek gerekirse Türkiye’ye endemik olarak; kızılcık otu, oğulotu, bağ kekiği, tavşankulağı ya da kayaburun ve kumral çay sayılabilir. Hem bu endemik bitkilerin tanıtımları, tescillenmeleri ve biyoçeşitliliğin korunması hem de Yayla Gölündeki kuş türlerinin tanıtımları ve korunmaları için Buldan Doğal Hayatı Koruma Derneği Başkanı Sait Yalçın’ın gösterdiği çabalar çok değerlidir. Hepimiz bu anlamda elimizden gelen desteği ve yardımı ortaya koymalıyız. Buldan Belediyesi’nin ve Buldan sivil toplum örgütlerinin öncülüğünde Buldan’daki ve Buldan dışındaki tüm hemşerilerimizin turizm pastasından Buldan’ın hak ettiği payı almasında daha fazla özveri göstermeleri gerektiğine inanıyorum. Selam ve sevgilerimle.
Not: Yazımın içeriğinde örneklendirdiğim Buldan'da yetişen doğal bitkiler ve endemik bitkiler listesi ile Buldan Halk tıbbında yakı yapmak için kullanılan bitkiler listesini hazırlarken Etnoarkeolog Dr. Füsun Ertuğ' un öncülüğünde 2002-2003 yıllarında Buldan'da yapılan Etnobotanik Alan Araştırması Raporundan yararlandım. Bu araştırma raporuna erişmemi sağlayan Yemek Kültürü yazarı sevgili Aylin Öney Tan' a teşekkürlerimle...