“Akıdeşle, dinimiz bile ne deyo- Birlik ve beraberlikte rahmet ve bereket, ayrılıklarda azap vardır. Eee, biz ne yapıyoz, yılların Buldan’ı deyoz, burların bi tarihi va, bi kültürü va deyoz,oturuyoz yerimize. Zaten hep derle ya Buldan’ın alayı yoktur deye. Vatandaşa bi şey deyen, bi bilgi veren yok,şaş yerine koyubbala gari insanları. Duran çeşmesindeki gosgoca çınar ağacı kesiliyo, hemide gece yarısı, benemin deyen yok. Ben asarım, ben keserim, her şeyleri ben bilirim. Akıl akıldan üsdündür akıdeşle. Ben bek üzüldüm gari hu ağacın durumuna” dedi.
Keleşlerin Irza’da bek üzgündü çınar ağacının kesilmesine gavesinden bi yudum içdi,höpürdederek “Hasan abe, ikiyüz elli yaşında debbala ağaca doğrudur demi abe? Ben esgere gideken, bi gece önce vadım çınar ağacının yanına açdım bi şişe Derdalan şarabını başladım çınarlan gonuşmaya “Ey çınar ağacı – dedim. –Deyve bakam bene bu 550 gün geçemi? diye sordum. Acık kafayı bulmuşsum yalım, sanki ağaçcık benlen gonuşdu, akıdeşlik etti. Kesildiğini duyasıya gada beynimden vurulmuşa döndüm. Hatıralarım gitti benim. Bizim bağ oraya yakındı. Ara sıra gide yanına oturu gelip geçenleri seyrede, onlan muhabbet ededim. Dertlerimi ,tasalarımı, garıylan, gızanlalan ettiğim govgaları bile annadıveridim ona. Oncaz da hiç sıkılmadan dinlerdi beni.Sanki orda bi akıdeşim va da beni orda bekle gibe gelirdi o. Denizli’ye gideken bizi uğurla, gelirken de garşıladı. Cıbala oturula ağacın altına kimisi arabanın içinde kimisi kölgesinin altına oturu , Pamukkale’ye baka baka kafayı çekeledi. Kimseciklere ne gızanların, ne de çınar ağacının bir zararı yoktu. Yazık ettile yazık. Görüsem biyon gonuşcem hunlalan. Artık yete gari akıdeş decem. Ne le bu, hemen kesilip durumu, bunun bi çaresi vadır. İyi, alıve eline nacağı kes bubam kes. Bizim Buldan’lının da alayı yoktur derle doğru akıdeş. İki insan bi araya gelipde beraber bir düşünelim daşınalım hangisi iyiyse onu işliyelim demeyo ki biyon. Birlik olmadığından zati bi milletvekili bile çıkarımeyoz bak yıllardır. Biz birbirimizi yirken Çal’dan Çivril’den çıkıp geçiyola. Seçilmede bile gömeyomun elin oğlu dışadan geliyo, bizimkinle gari toplanıp şak şak ediveriyola elin adamına. Sankim seçilcek gitcek de Buldan’a yarayışlı bi şeyle yapcek. Eh de sen. Ihı Duran çeşmesine varmıdan unudur gide derle. Hatta civara kağıdına yazalamışda bizden duyduklarına , Duran çeşmesine vadıkları bile atıverirlermiş. Ondan kellide biz bakık galıyoz. Derdimize bi derman olan yok deye Hamamboğazındaki Aşıla gibe bağırışıp duruyoz.
“Serhoş der geçeriz emme öyle bi birlik, beraberlikleri, akıdeşlikleri va ki bizim Yuluklu’nun. Bi görsen sen” dedi ileride masada çay içen Gırmızıların Hilmi. “Adamların bi beraberlikleri va, bi muhabbetleri va ki hayret edesin. Hiç ayrılmeyola birbirlerinden. Guru Müftünün Şevket patron, Kasap Mustabey, Yuluklu,Bayraktar Aliksanlan gızanlarlan hep bir 10 gişi oluyola. Sabalan erkenden Kuru Müftünün Şevket’i evden alıyola Akşama gada gezip tozuyola,bütün masrafla Guru Müftünün Şevket’ten . Eee, zengin adam hiç birinin eline cebine attırmeyo. Gece gine evine geliyola bunun maiyeti Şevket’i almaya. Doğru meyhaneye, yiyola içiyola tabi bütün masrafla Şevket’ten.
Geçen gün ne olmuş ya. Bunla Kuru Müftünün bağından üzümleri yolmuşla, şarap gurcekle galan. Üzümleri çiğneken ne yapmışla biliyomun. On gişi birbirlerinin omuzlarına çıkmış, üzüm hem iyi çiğnensin hem de suyu çok çıksın deye. Akaşama gada üzümü öle çiğnemişle, hepsi bir yorulmuş emme hiç of dememişle. Gördünümüz mü serhoş der geçesin, emme muhabbetlikleri, birlikleri herkese nam örnek olmalı”
KÖŞE YAZILARI
01 Mayıs 2011 - 06:43
O ÇINAR AĞACI
O gün yüzü asıktı kahvedekilerin. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Birlik beraberliğin olmadığı konusunda hepside hemfikirdi. Derin sessizliği muhafazakar yapısıyla tanınan Ötüyakalı Acem Hasan bozdu.
KÖŞE YAZILARI
01 Mayıs 2011 - 06:43