Rahmetli Meşhur Yaşar abinin adı geçince muhakkak rahmetli babamın da adı akla gelirdi. Çünkü şimdiki zamanın deyimiyle, adeta kanki idiler. Gençlik arkadaşı idiler. Buldan Gençlik’te beraber futbol oynamışlar, evlendikten sonra da ailecek yemekli görüşmüşlerdir.
2 oğlu bir kızı vardır. Kızı daha sonra Dr. Himmet Çelikkıran’la evlenmiş ve yakın tarihte de Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın kayınvalidesi olmuştur.
Rahmetli Yaşar abi eli kalem tutan, ağzı mükemmel laf yapan, güzel giyinen, konuşurken ağzına baktıran birisiydi. Onu tanımayanlar sanki bir milletvekili zannederlerdi.
1 No’lu Buldan Kooperatifi’nde katiplik yapmış, bazı fabrikalarda katip olarak çalışmıştır. Daha sonraki yıllarda Buldan Gençliğin hem kulüp başkanlığını hem de antrenörlüğünü beraber yapmıştır. Lafını esirgemez pat diye söylerdi.
Kulüp başkanlığı yaptığı zamanlarda Denizli’de sahaya yedek kulübesinde takımın başında iken, hakem kararlarını beğenmediği zamanlarda, ayağa kalkar, protokol tribününe ağzına geleni söylerdi. Kimse de gık diye ses çıkartma cesaretini gösteremezdi. O dönemler, Adalet Partisi’nin ilk yılları, İsmet sezgin Spor Bakanı, bir dediğimiz iki edilmiyor; onun için çekinirlerdi. Hatta Demirel 1965’de iktidar olduktan sonra Buldan’dan özel bir ciple Ankara’ya, Gasserci İbrahim ve Camız Durmuş abilerle özel olarak kuyruklu bir koyun götürdüler; hatta gazeteye bile manşet olmuşlardı. Yaşar abi, onları ekarte ederek, bir fırsatını bulup, koyunu kendisinin getirdiğini Demirel’e söyler.
Daha sonraki yıllarda Zeki Efeoğlu abimiz milletvekilliğinden ayrıldıktan sonra Türk Hava Yolları Genel Müdürü olunca, Yeşilköy Havaalanında çalışmaya başlar. Orada da Demirel ile çok yakın dostluğundan bahseder ve bizim Süleyman diye sık sık söz edermiş. Bir gün Demirel, Yeşilköy Havaalanı’nın bir kapısından girip, diğer kapısından başka bir yere gidecek. Etrafında kalabalık bir heyetle uzaktan geçer gider. Bu arada Yaşar abi ve çalışanlar uzaktan seyrederler. Demirel çıkıp gider. Yaşar abinin yanındakiler, “abi sen bizim Süleyman diyorsun ama Demirel hiç bu tarafa bakmadı bile” derler. Rahmetli hemen lafı gediğine koyar: “Siz farketmediniz, şapkayı bana doğru dönüp salladı, selamını verip geçti, siz fark etmediniz bile” der.
Babamlarla futbol oynarken genç yaşta futbolu bırakmak zorunda kalmıştır. Sarayköy’de gene bir Buldan Gençlik ve Mekikspor (İki Buldan kulübü) maçında ( o zamanlar maçlar Sarayköy’de oynanıyor.), o sene Buldan Gençlik’ten Mekikspor’a 5-10 paket iplik karşılığı transfer olan Kıncı Mustafa abiyle karşılıklı oynarlar. Yaşar abi Buldan Gençlik’te 9 Numara, Mustafa abi de Mekikspor’da 5 numara oynayınca karşı karşıya gelmeleri kaçınılmaz olur. Yaşar abi uzun boylu, vücutlu, Mustafa abi ondan biraz daha kısa olduğu için, topa kafa çıktığı zaman şortundan biraz çekiştirirmiş. Böyle olunca Yaşar abi topa rahat çıkamadığı için pozisyonu kaçırırmış. Bu durum 2-3 defa tekrarlanınca Yaşar abi de bir defa faul yapar, hakem de “çık dışarı” der. O zamanlar ne sarı, ne de kırmızı kart var. Önce hakemler ihtar eder, ikinci pozisyonda isterse atar. Atarsın, atamazsın derken iş uzar. Yaşar abinin parmağında taşlı yüzük var, hakemin suratına okkalı bir yumruk yada tokat yapıştırır. Biraz şiddetli şekilde bir darbe olduğu için hakemin ağzından, burnundan kan fışkırır. Yaşar abiyi derhal oradan kaçırırlar. Demokrat Parti’nin hızlı yılları olduğu için iş uzamaz ama genç yaşta ömür boyu futbol yasağı gelir. Eksiğiyle, fazlasıyla bu olay hakkında benim babamlardan duyduğum böyle.
O’nun hakkında mizah olacak çok hikaye vardır. Bir keresinde maç oynanırken, orta sahadan topa biraz sert vurunca top yükselir, takım arkadaşlarına der ki “çocuklar top biraz geç gelir havadan, oturun 5-10 dakika dinlenin.”
Gene başkanlık döneminde, Gençlik Kulübü’nde topçularla sohbet ederken bir anısını anlatır. O yıllar televizyonlar yok, gazeteler de bir gün sonra geliyor. Herkes gazete okuyamaz, okuyan az, fazla bilgi sahibi olmak zor. (Gazete satıcısı Akça Etem’i de bu arada rahmetle analım.) İstanbul’a o yıllar Portekiz’in Benfica takımı gelmiştir. Benfica o dönemlerin hızlı takımlarındandır. Fenerbahçe ile maç yapmış ve 1-0 Benfica kazanmıştır. İşte Yaşar abi anlattığına göre Benfica takımı ile ayni otelde kalmıştır. Ne tesadüftür ki Benfica takımının yıldızı, efsanevi futbolcu, kaptan Eusobio ile Yaşar abi ayni odadırlar. Gece geç vakit Yaşar abi susar, Eusobio’ya seslenir, “kalk bana bir bardak su koy gel” der. Bu sohbeti dinleyenlerin arasında Pilavcı lakaplı Halil Büyükdere ve Yusuf Gözlerli, palavra diye gayri ihtiyari hafif gülümserler. Yaşar abinin karşısında böyle şeylerin olması mümkün mü? Bunların ensesine birer tokat, kıçlarına tekme atarak oradan kovar.
Halkımızın en çok bildiği yaşanmış bir durum vardır. Yaşar abi sohbetlerinde sık sık babama dönerek, “öyle değil mi Yahya” dermiş. Babam da “evet Yaşar”, “hı Yaşar” diye tasdik edermiş kırmamak için. Hala insanlar bu durumu bana hatırlatırlar. Artık bu durumdan sıkılan futbolcu arkadaşları , rahmetli Karadaban Kazım abi, Avralıların halis abi ve diğerleri, bir gün Yaşar abi gelmeden babama şöyle derler “Yahya abi, Yaşar abi gelince, bir daha her dediğine evet Yaşar, hı Yaşar dersen, arkaya bir kova su hazırladık, tependen dökeceğiz.” Yaşar abi gelince sohbet başlar. Yaşar abi arada babama dönerek “öyle değil mi Yahya” dediği zaman, babamdan ses gelmez. 1-2-3 derken Yaşar abi “öyle değil mi Yahya” deyince, “kusura bakma yaşar” der babam, “dersem bir kova suyu başımdan dökecekler” deyince millet kırılır geçer.
Allah gani gani rahmet eylesin bu güzel insanlara..
.
KÖŞE YAZILARI
09 Temmuz 2014 - 14:48
MEŞHUR YAŞAR (YAŞAR GÖÇHAN)
KÖŞE YAZILARI
09 Temmuz 2014 - 14:48