Her ay bir büyüğümüzün hayatını yazarken genelde hep bir ortak noktamız var. Hemşerilerimizin büyük çoğunluğu hem dokumacı hem esnaf; üretken ve çalışkan. Yine bu ay böyle üretken çalışkan bir amcamızın hayat hikâyesini sizlerle paylaşmak istedim.
Buldan’ın HELVACILAR mahallesinde (Yukarı Bucak), bahçeli bir dam evde dünyaya geldi. Baba adı Süleyman, anne adı Ümmü’dür. 1 erkek, 1 kız 2 kardeştirler. Rahmetli Serdar Abdullah Başbuğ eniştesidir. Okula gitmeyen Mehmet amca küçük yaşta el tezgâhını öğrenir, dokumacılığa başlar. Genç yaşta hayata atılır. Çok çalışkan olan Mehmet amca genç yaşta, Hasan Suyu yanında, kazandığı parayla bir bağ satın alır.
Bir bağ sahibi olan ve kendi ekmeğini kazanan Mehmet amca askerlikten önce DÜZALAN mahallesinden Çanakkale gazisi KOLAĞASI Süleyman Ersavaş’ın kızı Safure’yi ister. Çalışkanlığı ve dürüstlüğü gören aile Safure yengeyle nişan yapar. Askerliğini piyade olarak SEYDİKÖY’ de (Gaziemir) 4 sene yapar.
Askerlik dönüşü Buldan’a yerleşir. 1942 yılında nişanlısı Safure ile evlenir. Evliliklerinden 4 kız, 2 erkek 6 tane evladı olur. Evlenince damat olarak babasıyla beraber oturur. İlk çocuğu olunca ZEHRENTİ’den ev alarak ZEHRENTİ’ye yerleşir.
Kayınpederi ölünce, kayınpederinin dükkanının hisselerini satın alır. Paşalların Kahvesi’nin karşısında eski mal yoncasında bulunan dükkanda esnaflığa başladı. Dokuduğu malları dükkanında satardı. Manifatura çeşitlerini de dükkanda bulundurmaya başladı. Çocuklar büyüme başlayıp masraflar artınca köylere giderek seyyar olarak esnaflığa başladı. Gittiği her köyde çok iyi dostluklar edindi. Akşamları gittiği köylerde dostlarının evlerinde kalırdı. Kadıköy, Sarımahmutlu, Yenice , Dilbor (Narlıdere), Eldirek (Bölmekaya) köylerinde öyle dostluklar edinmiştir ki bu dostluklar ölünceye kadar devam etti. Şimdi dahi hayatta olan çocukları tarafından dostluklar sürdürülmektedir.
İnsanların işlerini görmeyi, yardımcı olmayı çok severdi. Köylerde esnaflık yaparken, parası olmayan köylülerin ne malı varsa (arpa,buğday,yumurta v.s) malla değişirdi. Eski esnaflar malla mal değiştirmek kaymak olur derlerdi. Biraz işleri düzelince Yenice’den ev alır. Buldan-Yenicekent ayrımından da iki tarla alır.
Esnaflık ve çiftçiliği beraber yapmaya başladı. Bununla da yetinmeyip başka insanlarla da ortaklaşa işler yapmaya başladı. İlk işi Kadıköy’de tarla kiralayıp tütün dikmek oldu. Çoluk çocuk hepsi tarlada çalıştı. Fakat umduğunu bulamadı.
Yine bir başka iş olarak, rahmetli manifaturacı İbrahim Tuncer ile beraber köylerden koyun yünü almaya başladı. Köylerden ne kadar koyun yünü varsa toplarlar. Topladıklarında satsalar çok iyi para kazanacaklardı. Biraz daha fiyatın yükselmesini beklediler.İşi tam bilmediklerinden koyun yünlerini kurtlandırdılar. Bozulmaya başlayan yünleri mecburen çok ucuza satmak zorunda kaldılar. Büyük zarar ederler. Almış olduğu tarlanın biri icra kararı ile satılır. Mehmet amca tarlanın satıldığına çok üzülür.
Yenicekent’deki elde kalan tarladan su çıkarmak ister. Sulu tarım yapmak ister, fakat suyu çıkaramaz. Bunun üzerine yine başka bir iş yapmaya başlar. Eldirek, Oğuz, Yenicekent köylerinden kuru üzüm almaya başlar. Bir üzüm uzmanı gibi üzümün kaç numara geleceğini kalitesini bilirdi.
Bu kadar çok işleri yaptığı halde Aziz Mehmet amca okula gitmediği için cahil idi. İmza atmasını dahi askerde öğrendi. Ama kime kaç metre mal verdiği, kaç para aldığını, kaç para alacağı olduğunu aklında tutar, katiyen unutmazdı. Çok iyi esnaftı. Çok da cesurdu. Eskiler ticaretin 10/9 u cesaret, 10/1 i iş bilmek derlerdi.
1970 yıllarında yine kuru üzüm toplamaya başlar. 3-4 kamyon üzümü İzmir üzüm borsasına götürür, çok iyi fiyata satar ve çok iyi para kazanır. 1971 sonbaharında yine üzüm sezonunda kuru üzüm toplamaya başlar. Topladığı üzümleri paçal ayarak İzmir üzüm borsasına götürmek ister. Yine şanssızlık onu bulur. Birkaç gün çok kuvvetli yağmur yağar. Üzümleri toplayamaz. Üzümler iyice ıslanır. Islanınca da rengi kararır. Kararmış üzümleri İzmir borsasında çok ucuza satmak zorunda kalır. Çok zarar eder. Üzüm aldığı üreticileri mağdur etmemek için Yenicekent’deki kalan son tarlasını da 80 bin liraya satar, 72 bin lira olan borcunu öder. Buna da şükür eder.
Mehmet amca çok inançlı bir kişiydi. 5 vakit namazını geçirmezdi. Haram ve helalı çok dikkat ederdi. Kimsenin hakkını yemezdi. Cuma günleri, Cuma ezanı okununca sergisini olduğu yerde bırakır, Cuma namazına giderdi. Sahibi mallarıma bakar derdi. Camilerde müezzinlik yapardı. Sesi güzeldi. Ramazanlarda minareden ramazan okşarlardı.
Son tarlayı da satınca Aziz Mehmet amca tekrar esnaflığa başlar. Köylerin yanında, Sarıgöl, Eşme, Sarayköy gibi büyük yerlere de gitmeye başlar. Tamamen manifatura üzerine esnaflığa başlar. Toptan ve Defolu, az hatalı mal alır satardı. Malı satarken Defolu hatalı olduğunu söyler, aldığın malı eşine dostuna gece göster derdi. Eğer basma kısa ve küçük gelirse oturduğu yerden ölçüsünü alıver derdi. 1980 yılında hacca gitmeye niyetlenir. Hacca gitmek için biletler alınır, hazırlıklar tamamlanır, fakat prostat dan rahatsızlanır. İstanbul’a gider. Amerikan hastanesinde ameliyat olur ve hacca gidemez. Hastaneden taburcu olunca İstanbul’dan gene toptan mal alır tekrar pazarcılığa başlar.
Gençlerin ve evlenemeyenlerin evlenmesi için hep yapıcı olurdu.Bizzat kız istemeye gider, ayrılan evlileri tekrar birleştirmek isterdi. Evi olmayanlara ev sahibi olması için her türlü yardımı, maddi, manevi yapardı. 40 sene içtiği sigarayı doktorlar bıraktırınca, sigara içenlere sigara içmemesi için çok nasihat ederdi. Geleneksel her Buldanlı gibi et yemeklerini çok severdi. Kurban bayramlarında, kelleyi kendi üter ve yerdi. Eskiden yollara, yoldan gelen geçen içsin diye hayır için su küpleri konurdu. Mehmet amca bu hayır su küplerine hayır için su taşırdı.
Çok merhametliydi; aç ve düşkünleri doyururdu ve giydirirdi. Hayır yaparken kimsenin görmemesi için hayrını gece yapardı. Perşembe günü alışveriş yapamayan kişilerin evine alışveriş yapardı. El tezgahı işlerken günlük sipariş ne gelirse 30-40 tane; Buldan sofralığını dokur ve alıcısına teslim ederdi.
1981 de doktorları dinlemez, eşiyle beraber hacca gider. Hac dönüşü hastalanarak döner. İdrarını yapamaz tekrar ameliyat olur, bu sefer hastalık ilerlemiştir. 4 ayda bir İstanbul’a kontrole gider. Her gittiğinde bir taşla iki kuş hesabı toptan mal alır gelir satardı. Hastalığı daha da ilerleyince 1 ay yatmak zorunda kalır. İyileşemez vefat eder. Çok mücadeleci hayatı sona ermiştir.
Bu vesileyle Aziz Mehmet amcaya Buldan’da Yaşam gazetesi olarak rahmet dilerken mekanı cennet olsun diyoruz.
Yorumlar
Kalan Karakter: