Buldan mahalli düğünlerinin en renkli faktörü kara düdük, sarı düdük ve davuldan oluşan orkestrasıyla düğünü baştan sona yöneten Bayraktar’dı. Mesleğinin son örneklerinden biri de Güneyli Ali İhsan’dı.
Mahalli düğünlerin alternatifi olarak balo düğünlerinin ilk başladığı yıllarda, düğün sahibi bayraktarı baloda görevlendirirdi. İşte ilk baloların yapıldığı yıllar:
Numune Kardeşler sinemasında yapılacak olan baloda Güneyli Ali İhsan kapıda görevlidir. Akşam olmadan eve yemeğe gider,
- Ana, benim işim acele, sofrayı kur, Pazar ekmeği getir sofraya.
Anası da;
- Pazar ekmeği sıcaktı, çocuklar acıkınca ben pazar ekmeğinin içine ev yufkasını katık yaptım, sokakta oynarken yediler, der.
-Ne yapalım yufka yiyelim bari diyerek, yeni aldıkları radyoyu açarak karıştırmaya başlar. Radyoda koro şarkılar ve türküler çalıyordur. Anası da mutfaktan sofrayı hazırlayıp getirmiştir. Yer sofrasını kurar oğlunun önüne.
-Ali İhsan oğlum, çalgıcıların karnı acıkmıştır, akşam yemeğine evlerine gidcekledir, meşgul etme adamcazları, kapat enki kara hokkayı, demiş.
Aceleyle yemeğini bitiren Bayraktar Ali İhsan sinema salonunun yolunu tutmuş kapıya dikilmiş, gelenlere davetiye soruyor davetiyesi olanları içeriye alıyormuş. O sırada iki kocakarı peştamal üstlük örtünmüşler, kim oldukları belli olmuyormuş.
-Ninem, sizin davetiyeniz nerede?
- Ne davetiyesi oğlum,, baloya geldik biz.
-Siz oğlan evinin mi yoksa kız evinin mi akrabası oluyorsunuz?
-Ne akrabası oğlum. Biz gelinin nenesinin mahalle komşusuyuz.
-Aa! Öyle mi! Geçin o zaman en önlere oturun özel misafirler.
Balolarda o zamanlar sahnede özel spikerler olurdu. O yılların en ünlü spikerleri Cevat Buldanlıoğlu, Veli Kaymak ve Nuri İşçioğlu idi. O akşam da baloda Nuri Hoca spikerlik yapıyormuş. Davetlileri coşturmak için sandalye kapma yarışı, balon patlatma yarışı yaptırırdı.
-Saygıdeğer, sayın davetliler şimdi orkestra eşliğinde balon patlatma yarışı yapacağız deyince salon gülmekten kırılmış.
Bu arada kapıda beklemeye devam eden Güneyli Ali İhsan tam kapıları kapatırken iyi giyimli, saçları briyantinli bir İstanbul beyefendisi gelmiş.
-Buyurun beyim oğlan evindensiniz herhalde, sizi akrabalarınızın yanına götüreyim demiş.
-Sağol delikanlı. Ben Kemal Dirim, tiyatro ve konser organizatörüyüm. Yarın akşam bu salonda konserimiz var. Salonu merak ettim şöyle bir bakayım diye geldim.
-Beş dakika soluklanın içeri buyurun.
Kemal Dirim bir kenara oturur ve izlemeye koyulur. Bu esnada Nuri Hoca Bayraktar Ali İhsan’ı gösteri yapması için sahneye davet eder. Meşhur kasketi ile davetlilere salamını çakar, mikrofonu eline alır ve başlar döktürmeye:
Sildim sildim çıkmadı // Naşırfanın kalayı // Aman bozulmasın // Hiçbirimizin alayı // Şimdiki kızlar // Kendi bulur kocayı
Mikrofonu bırakır ve başlar meşhur Sepetçioğlu oyununu oynamaya. Gösterisini tamamlayınca tekrar bir selam verir ve pistten ayrılır. Bu gösteri Kemal Dirim’in hoşuna gider ve Güneyli Ali İhsan’ı yanına çağırır.
-Evlat senin gibi bir elemana ihtiyacım var, bizim kumpanyada çalışır mısın?
Ne iş yapacağını tam olarak anlamayan bizim Bayraktar teklifi kabul eder. Ertesi gün konserden sonra ekip Dinar’a gider. Eskiden gösteriler iki yakın ilçede aynı gün yapılırdı. Buldan’da ki konser de Sarayköy’le ortaklaşa yapılmıştı. Bu sefer de Dinar –Sandıklı arası konser yapılacaktır. Bizim Bayraktar aslında kumpanya da getir-götür işlerine bakmaktadır. Dinar’da konser başlar aynı anda Sandıklı’da da başlamıştır. Sanatçılar bir sahneden inip diğerine yetişmek zorundadır. Sandıklı’dan gelecek sanatçının arabası yolda bozulmuştur. Dinar’a yetişmesi mümkün değildir gece vakti. Kemal Dirim ne yapacağını şaşırmış o sanatçının yerini nasıl dolduracağını düşünürken birden aklına Güneyli Ali İhsan’ın Buldan’da ki baloda yaptığı gösteri gelir. Hemen;
- Ali İhsan, hadi oğlum göreyim seni, Allah utandırmasın, mahcup etme beni der ve bizim Bayraktar kendini sahnede bulur. Birkaç fıkra anlatır. Seyirci mutlu değil. Buldan’da geçen bi kaç olay anlatır gülen olmaz. Başlar türkü okumaya;
Sepetçioğlu bir ananın kuzusu // Hiç çıkmıyor içerimden sızısı // Sepetçioğlu Enigöl’den keşlik getirmiş //Satamamış kendi yemiş bitirmiş.
Salondan yuh sesleri gelmeye başlamış. Derbent Deresi’ni okumuş yok olmuyor. Başlamışlar sahneye sandalye atmaya… Hatta bir ara biri ayakkabısını fırlatmış. Ali İhsan kendi ayakkabılarını çıkarmış atılanları giymiş.
-Allah sizden razı olsun! Ne zamandır böyle güzel ayakkabılarım olmamıştı deyince seyirci bu numaraya çok gülmüş ve Bayraktar’ın sahne sanatı bu ilk gösteriyle son bulmuş.
Yorumlar
Kalan Karakter: