Eskiden kurak geçen aylarda, evlerde büyükler kuraklık ile ilgili sohbet yaparak üzüntülerini paylaştıklarında evde bulunan çocuklar bundan etkilenirlerdi. O, yaşı küçük(5-12 yaş arası, kız erkek karışık) ama gönlü büyük bu çocuklar, oyun oynamak için evden sokağa çıktıklarında arkadaş grubunu hemen oluştururdu. Bu konu birçok evde konuşulmuş ise grupta birden fazla çocuk “Haydin İster - İster yapalım” şekilden fikir ileri sürerdi. Yılda birkaç defa yapıldığı için bu fikir hemen kabul görürdü. Evi en yakın olan çocuk hemen evlerine koşarak bir sofralık getirirdi. Dört çocuk bu sofralığın birer ucundan tutardı. Diğer çocuklarla beraber kendi sokakları ve yakın birkaç sokaktaki evleri dolaşırlardı. Önce evin kapısının tokmağı sallanır veya kapı tıklatılarak ev sahibine haber verilirdi. Sonra hep bir ağızdan, koro şeklinde aşağıda yazacağımız maniler söylenirdi. İster ister uygulamasında çocuklar hiçbir büyük telkinde yönlendirmede bulunmaz, çocukluktaki doğal duyguların dışa yansıması, köklü bir gelenek idi. Yine maniler söylenirken evlere dolaşılırken grup lideri olmaz, olayın akışı içinde grup toplu hareket ederdi. O temiz yüreklerde tek bir duygu vardı. Yapılan ister - ister yağmur duasına içtenlikle katılmak, can-ı gönülden istemek. İster - ister çocukların yaptığı bir yağmur duasıydı. “Her doğan çocuk İslam fıtratı üzerine doğar, ailesi onu Hristiyan, Yahudi, Mecusi yapar”(Buhari). Müslüman – Türk çocuğu yüzyıllar içerisinde Allah’ın (CC) fıtratında yarattığı bu duyguyu gelenek içerisinde yoğurarak bir şekilde ister –ister de ortaya çıkmış. İster- ister de kimin evinin kapısı çalınırsa çalınsın, kapı açılınca çocuklar güler yüz, tatlı dille karşılanırdı. Onları azarlamak, karalamak kesinlikle olmazdı. Sokakta birkaç çocuk grubu varsa veya gruplara dâhil olmayan çocuk varsa ister- ister de hepsi birleşirdi. Kapıyı açan kişi, daha kapıyı açmadan çocuklara ne verecekse hazırlığını yapardı. Kapıyı açınca elindeki hediyesini sofralığın içine bırakırdı. Her ev halkı evindeki imkânlar nispetinde şunları verirdi. Akide şekeri, kaba şeker, bisküvi, lokum, incir, üzüm, leblebi, hottuk şeker, kırılmış ceviz, kırılmış badem. Çocuklar ister – isteri bitirdikten sonra sokağın uygun bir yerinde sofralığı temiz bir yere yayarak çevresine otururdu. Karşıyaka mahallesinde 1 nolu çıkmaz sokak(Açıkgöz Sokak) Cabaş alanındaki üstü kiremit örtülü haşıl boya yapılan çifte havuzun yanına oturulurdu. Önce kızlardan ve yaşı küçük olanlardan olmak üzere gruptaki yaşı en büyük ve en güvenilir olan toplananların dağıtımını adil bir şekilde yapardı. Dağıtılanlar hemen oracıkta yenirdi. “Allah’ım(CC) kabul et” diye her çocuk kendi duasını yapar, evlerine giderdi. O günün sokak oyunu ister – ister ile biterdi. Bu güzel gelenek 1980 ler den sonra unutuldu.
İster – ister ne ister, Ali gözü canım ister, Yağ yağ yağmur, Teknede hamur, Bahçede çamur, Ver Allah’ım ver, Bir sel yağmur, Yağmur yağıyor, Seller akıyor, Arap kızı camdan bakıyor.
Kaynak – Ferize Uyum