Haccın şartları – Maddi olarak gidiş gelişini karşılayacak parası olmak, hacca gittiğinde geride bıraktığı bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir yıllık ihtiyaçlarını karşılayacak nakit para bırakmak, sağlığı yerinde olmak, hür olmak, gidiş, geliş yolu ve Hicaz’da (Hac bölgesi) can güvenliğinin bulunması.
Osmanlı Devleti döneminde karayolu ile hayvan üzerinde hac kervanları ile gidilirmiş. Ayrıca deniz yolu ile gemilerle ve tren yolu ile gidilirmiş. Şehrimizde karayolu ile otobüslerle 1966 yılına kadar Şam üzerinden 1986 yılına kadar Bağdat üzerinden hacca gidilmiş. 1966 yılına kadar Şam üzerinden hac gidişleri yapılıyormuş. Bu yol üzerindeki konaklama ve ziyaretler- Konya-Mevlana, Mersin – Tarsus- Ashab ı Keyf, Cilvegözü sınır kapısı Gürbulak, Şam – Bilal i Habeşiye Muhuddin Arabi, Şam Emevi Camiinde dört mezhebe göre ayrı ayrı namaz kıldıran dört imam var, Kudüs- Mescidi Aksa, Halilulrahman – Hz. İbrahim peygamber ve Hz. Yusuf peygamberlerin makamlarını ziyaret. 1966 dan sonra 1986 yılına kadar Bağdat üzerinden karayolu ile hac gidişleri başlamış. Konya – Mevlana, Urfa – Hz. İbrahim makamı, Habur sınır kapısı, Bağdat – İmam ı Azam Ebu Hanife ve Abdülkadir Geylani kabir ziyareti, Kerbela – Arar – Hicaz.
Hikâye 1- Yıl 1984. Karayolu ile Hacca gidişte, şoför olarak giden İsmail Aksoy(1948) bir hatırası. Terzi Nadir Seyrek (1935- 2018), Bağdat’ta kabri bulunan evliyadan Abdülkadir Geylani’nin kabrine selamını iletmesini rica etmiş. Bağdat’a vardıklarında, resmi kıyafetli insanlara sora sora Abdülkadir Geylani’nin kabrini bulmuş. Kur’an okumuş, emanet selamı iletmiş. Kabir ziyareti dönüşü yolu kaybetmiş. Birden önlerine adının Ali olduğunu söyleyen biri çıkmış ve yardımcı olacağını söylemiş. Ali’nin yol göstericiliğinde şehirden çıkarak hac yoluna koyulmuş. Buldan’dan Hicaz’a gidiş otobüsle 7 gündüz 8 gece sürüyormuş. Hac görevi için bir ay kalınıyormuş.
Yol hazırlığında bulunanlar, Hacı adayları ekonomik durumuna, zevkine ve kültürüne göre şunları hazırlarmış. İç çamaşırı, battaniye, yastık, ehram, havlu, tahtadan geçme seyyar tuvalet, abdest almak ve banyo ve tuvalet ihtiyacı için ibrik, tencere, kaşık, çaydanlık, çay, şeker, sulanmış yufka, kavurma, salça, süzme yoğurt, tarhana, çorbalık, makarna, sıvı yağ, su matarası, kuru bakliyat, piknik tüpü. Hac için niyetlenerek karar veren ve gitmesi kesinleşen kişi aylar öncesinden sağ olan kişileri tek tek dolaşarak helalleşirdi. Borcu varsa verir, hak hukuk geçmişse helalleşir, küs ise barışılır. Hatırlamadığı hak hukuk için ve ölen kimseler için hayır hasenat yapar. Nakit parasını koymak için ya boynuna kese asar, ya beline kuşak dolar veya iç çamaşırına cep dikilir. Hacca gidecekler için ne gün gidilecek ise Belediyeden ilan verilir. Şehrimizden hacı adayları aynı otobüsle gider gelirdi.
Hacı adayları gideceği gün boy abdesti (Gusül) alır, temiz elbisesini giyer, evden çıkarken omuzuna “Hacı Üslüğü” örterdi. (Resimde görülen Hacı İbrahim Üstün, sırtındaki hacı üslüğünü kendisi imal etmiştir).
İlçemizde üretilen özellikle Ege, Akdeniz, İç Anadolu ile Marmara’nın güneyindeki vilayetlere hacıların örtündükleri “Olmazsa olmaz” bir örtü olan Hacı Üslüğü ilçemiz için ayrı bir sembol, bir prestij, bir gurur idi. Yine ilçemizde üretilen “İhram” kumaşı halkımız için önemli bir gelir kapısı idi. Türkiye’nin her tarafından ta Kars’tan Sinop’a, Urfa’dan Kırklareli’ne hac malzemesi satanlar ve büyük toptancı tüccarları Buldan İhramı almak için sıraya girerlerdi. Hacı adaylarının gideceği gün halkımı, kadın, erkek, genç yaşlı, çok kalabalık olarak Alanyazı Meydanı, okulun bahçesi, park, çocuk parkında toplanırdı. Helalleşmeler uğurlamalar burada da devam ederdi. Halktan insanlarımız o kutsal yerlere selam gönderirlerdi. 1930 lardan önce Osmanlı döneminde, şehrimizden hacca giden birkaç kişiden tespit edebildiğimiz iki isim var. Çıltık Süleyman ve Serder Hacı Uzun Ali Başbuğ gitmişler.
Memiş Süleyman Çiçek(1902-1986) Serder Hacı için şöyle dermiş “Dört dörtlük hacı görmek isteyen Serder Uzun Ali’ye baksın” ve ilave edermiş. “Aslında her Müslüman itikat- ibadet- ahlak olarak düzgün olsa toplum hiç sorun yaşamaz. Hacı adayları evden çıkarken kısa bir dua edilirdi. Genellikle gençler bayraklar taşırlardı. Tekbirlerle yürünerek meydana gelinir. Hacı adaylarının tümü hazır olunca müftü veya ilmi seviyesi daha yüksek bir kişi toplu dua yaptırır, hacı adayları uğurlanırdı.
Hac dönüşü Türkiye hudutları içine giren hacılar Urfa veya Konya vilayetlerine geldiklerinde telefon ile yakınlarını arayarak eve varış gününü bildirirlerdi. Evde karşılama hazırlıkları yapılır, geliş günü ilan edilirdi. O gün halkımız uğurlama töreninde olduğu gibi karşılama töreninde de bulunmak için çok kalabalık bir şekilde Motor hanenin önünden (Akın Lisesi bahçesi) Alanyazı Meydanına kadar yol kenarlarında toplanırdı. Hacıları karşılama coşkusu, heyecanı tekbirlere karışır, gözyaşlarıyla buluşurdu. Arabadan inerek kısa bir mesafe yürüyen hacılar için Alanyazı Meydanında kısa bir dua yapılırdı. Buradan her hacı adayı yaya olarak tekbirlerle evine giderdi. Sağ salim evine dönen hacının getirdiği iki temel hediye vardı. Zemzem suyu ve hurma. Ayrıca her hacı adayı ekonomik gücüne göre değişik hediyeler getirirdi. Hac dönüşü uygun bir günde hacı, dost ve sevenlerine yemek ikramı yapardı.
Allah u Ekber, Allah u Ekber, La ilahe İllallahu Allah u Ekber, Allah u Ekber velilla elhamd.
Kaynakça – Emekli imam Salih Keyik(1934-2020), Güllü Kocahıdır(1932), Emekli imam Erol Güler(1940), İsmail Aksoy(1948), Mehmet Ünsal(1954)