“İşlerin hayırı yok, bi saçak mal satılmadı bu hota, ne olcek, nereye gitcek bu işle benim aklım eğmebba gari “dedi Hacasanların Kemal. Usda dokumacıydı, el tezgahında insanın resmini çıkarttırıydı ama işler bıçak gibi kesilmiş, Moramıdın Kahvesinde ehbaplarıyla muhabbet ediyordu.
“Doğru akıdeş” dedi Gazangıranların Behçet. “Benim oğlanda öyle debba. Buba sen Bağkur mayışından accık bene verigo, ben ceryan parasına yatırımadım ben sene gel hofto verem dedi. Eh dedim ne deyem. Zaten bene zor takas gelipba mayış. Nişliyen gari çıkardık vedik, oğlanın işcezi görülsün deye. İşallah tez zamanda açılır bu işle de iyi kötü tıkırdanır. Yoksam zor valla milletin hali” dedi.
Ocaktan yaptığı çayları getirdi kahveci Halilibram. “Üle abe, ben bile doğru dürüst çay parası alamebbarım. Adam geliyo üç çay içiyo, yazıgo ağam hepsini bir verem deyo, ben ne yapam adamın bonazına mı sıkam. Eh deyom gari. Dünyanın alcağı oldu, beş guruş para getiriggelen yok” diye muhabbete katıldı.
“Akıdeşle, hinci masrafla bek çok” diye lafa karıştı Ucuyatanların Adnan oturduğu masadan. “Eskiden bu gada masraf mı vadı. Hinci parayı bi elin görüyosa bi elin görmeyo. Cep telefonu garının gızın, gızanın gıpanın herkesin elinde va maşallah. Bi azgınlık, bi dizginlik gidikgitteriz. Eskiden gazandığın para bereketli olurdu. Şindi hemen üttürüyosun. Nereye gidiydi belli olmeyo. Ceryan yokdu, su parası yokdu, çayın içine eni veriydi garıla orda yürlerdi eskilerini. Dadlı sudan dolduru gelirdik suyumuzu. Hinci millet bek ırahat gari. Televizyon yetmeyo bide bilgisayar deye bişey va tam şam şeytanı galan her şeyleri gösteribba. Eee bu gada her şeye para mı dayanır ağam. Degidi de, siz bilirmisiniz oncaza, bi Hacamat dayı vadı, ufacık defecik bi adamcık, hamballık işledi bu, takva bi adamdı. Çiğnine yükleedi balyayı, yazın ıscağında, ıkıldaya ıkıldaya Yarangümelinin kamyonuna balya daşırdı. Hacamat dayı ne yaptın, deye seslendin mi tamam gari –Ooo iyiyim evlatcazım, sen ne yaptın, bu balya Şeytan Amad dayının da, Şeytan Amad Aydın esnafı da, oraya peşdimal, peşkir satmaye gidiyo da, işcezleri bek iyi de deye gari laf guruvecen deye ölür zovallı, ter burnunun ucundan diğilde gelir. O hala daha laf guruvecem deye ölür bunalır. O gada takva bi adamdı. Buncazın Gadın yenge deye bi garısı vadı güççücük boylu. Bizim o yanda Zehrenti’de gonşuydu bunla. Bi evleri vadı, bi göz odası vadı. Bi penceresi vadı güçcücük, tovana yakın. Ayağın altına sandalye gorsan öleliklen yetişirsin pençireye. Buncazla akşam ezeni Allahu Ekber dedi miydi yataladı erkenden. Zaten Hacamat dayım, hamballık edcem deye ağşama gada ölür bunalır, bide millete meram anlatır. Zovallı ağşam oldumu oturduğu yerden başla uyuklumaya, zaten evcezi ye gömez, gök gömez, zifiri garanlık. Gece gaz lambası bile yakmazla, yemeği yidilemiydi doğru yatağa. Anam ırahmetlikde Gadın yengeylen gadeşlikdi. Ana benim canım bek sıkıldı, gezmeye gidelim dedim miydi? Hemen kalka elimden duta Hacamat Dayının oraya götürüydü. Ben gızadım anama emme ne yapcen bişey desem tokedi yicem. Güçcücük bi kapısı vadı, tokmağı çaladı anam. İçerden, ince bi ses duyulur gelirdi -Yaddık yaddık- deye. Anam duymumazlığa gelirdi, bi daha çalardı kapıyı. Ses bu sefe daha yüksek gelirdi-Yaddık yaddık. Ben sevincimden göbek atardım gari, çocuğu olan başka eve gidcez deye. Üle bu insancıkla bi dünya yüzü görmeden gittile be. Aklıma gelir bazen de kendi kendime gülerim, hey gidi goca dünya hey”.
Yorumlar
Kalan Karakter: