Hava iyice sıklat olmuştu ikindin üzeri. Yağdı yağcekti yağmur ama sıcaklığı bunaltıyordu kahvedekileri. Gaveci Halil İbram bi naşırfa su döktü gavenin içine . Epeydir su yüzü görmeyen taşlar fokurdamaya başladı aniden. Kapı, pencere açıktı ceryan yapsın diye ama nafileydi.
Bu yıl çok sıcak gitmişti eyenbuhur. Gayrakgızılı beyliğini yapmış, kışınki zemheri soğuklarının karşılığını yapmıştı. Iscaklara dayanamayan yatalak, yaşlı, hasta ne var ne yok alıp gitmişdi Halıların Tarlaya. Zemheride de böyle olmuş, eyen buhurda da. Günde üç dört cenaze kalkmaya başlamıştı Çarşı camisinden.
Böyle bir sıcakta Moramıdın Gavesinde iki masada hoşgör oynayan gençler, bir masada da ihtiyarlar vardı. İhtiyarların çoğu Bağkur emeklisi, içeceği çayın parasını cebine katıp gelen, kendi içtiğinin parasını veren insanlardı. Alıman usulu diyorlardı buna. Kıt kanaat geçinen insanlardı hepside. Aralarında parası olup da eli sıkı olanlar da vardı ama çoğunluk garibandı.
Muhabbet çıkarmak için “Yağmurda yağcek emme yağımadı, aşamoltu şakırdıcek yalım” dedi Algıdık Veli. Şakacı, nüktedan bi adamdı Algıdık Veli. Usul usul muhabbet ederdi ama karşısındakiyle dalgasını da geçerdi.
“ Burlara yağışlı dedi radyo ajanslarını dinledim, bek sıklat oldu, huna bak oturduğum yerde gan terinin içinde galdım hey akıdeş” diye cevapladı Haydarların Musdufa.
“ Geçen gün ne yağdı akıdeş, sel sele garışdı mübarek” dedi Kelaların Hilmi. Kıs kıs gülerek devam etti muhabbete.
“Ben o gün Yuka Parkdaydım. Oturp duruyduk epey galabalıkdık ha. Ordan burada gonuşup duruyken hava iyice garadı, bulutlar yere yakınlaşdı. Yağmur çileyesiye gada gavenin içine girdik. Onda bi basdırdı yağmur gök delinmiş gibe. Gaveci Özcan’lan, Gaymakların Emin, ikisi birden dineldile camın önüne yağmurun yağışına bakıbbaladı. İkisi de gırgırdır zati. Yağmur bi hızlandı emme akıdeş ne deyem sene. Onda bizim Gazangıranların Üsen yolda yakalanmış yağmura. Tam da ehli keyfdir ha., accık da sinirsekdir. Hiç keyfini bozmadan usul usul yörüye yörüye parkın içine girdi. Emme nasıl ya burnundan diğildebba yağmur. Cekedine başına örtmüş emme nafile. Ya gahbecik ya accık alaklevesene. A an, keyfini bozmıcek akıdeş.
Ağır ağır girdi geldi galan gaveye, daha gire girmez bizim iki hinayet hemen sordu Gazangıranların Üsen’e.
-Üsen abe, yağmur yağcek yalım demi abe.
Gazangıranların Üsen zaten gızık bi adam, parleyvedi biranda.
-Üle oğlum sizin gözünüz kör mü yağan yağmura, benim halimi görmebbamısınız, yağmur gıçımdan akıbba, iç donuma gada yündüm yıkandım, siz benlen zevklenibamısınız deye bağırı bağırıvedi bunlara. Adamcığın yağmur burnundan akıpba, bunla Üsen abe yağmur yağcekmi deye soruyola.
- Camlardan görünmebba yağmurun yağdığı da, sene insan gibe sorubbarız, sen bize ne gızıpban, işimiz va biz dışarı gidecez deye sene sorduk, deye cevap veriyorla buna hınzırca. Adamcık yağmur gıçından geçmiş, bunla da eğlenir gibe –yağmur yağcek mi deye soruyola adama. Tabi adam delirmemi.
Durun çüşün dedik galan, emme epey bağırdı bunlara Gazangıranların Üsen. Kendi kendine söylendi durdu gari, biyandan yetmişlik yağlıklan saçını başını sildi galan.
Yorumlar
Kalan Karakter: