-Bi afat oldu, bi afat oldu, yağmur sel gibe akdı, kebap tepsilerini bile aldı gitti makıf alanında, millet pelivan güreşleri bakmaya gittiydi, tam şenlik olubbadı emme gaçan gaçana oldu gari”, diye başladı muhabbet. Serezli Hilmi, yıllar önce 4 Eylül’de Vakıf’daki pehlivan güreşlerini anladıyodu.
“Neee de hinci öyle şenlik menlik mi oluyo, bi başlardı sabahdan, Topdamından top atışları. Gümbür gümbür yıkılırdı ortalık. Gızan kıpan doladı Alanyazıya millet. Askercikle gelirdi Denizli’den. Aşağı parkın içinde Bursa’dan hayırsever İbrahim Ödel sünnet ettirirdi fakir fukara gızancıklara. Ölmüş oncaz da ya, Allah rahmet eylesin. Ondan kellim Yunan esgeri olurdu çöpçülerden, bizim Türk esgerleri goşturula gelirle, onlara silah atala, guru sıkı tabi canım, onla gari ölmüş gibe yapala, can çekişiyo gibe yere attırıverile kendilerine. Hatta bi hoyun ne oldu biliyomun, Yunan esgerinin biri yerde yatıyo, can çekişiyo emme nahasın ölmek bilmeyo, bizim Türk esgeri anca tüfek atıyo emme Yunan esgeri bi türlü ölmeyo. Onda töreni seyreden Ötüyakadan Musa’nın gücüne gitmiş, o gada silah attıla da, ne ölmebba bu deyus deye goşdu vadı yanına da –Gebersene len deyus deye depmeye vuru vuruvedi. Millet güle güle yerlere yattı. Gahbe Musa adamcık orda temsili Yunan esgeri rolü yapıbba, can çekişcen deyeuğraşıyo, o neden ölmeyon deye adamcığı dövübba. Hemen gari goşturdula gittile dur çüş dedile emme adamcık epey bi dayak yidi.
-“Galmadı hey akıdeş gari o törenler gari demi? Gızan kıpan o günleri hiç görmicek yalım böle giderse” diye lafa girdi Davazlı Yusuf.
O da Moramıdın Gavesinin müdavimlerindendi. Kafa kağıdı eskilerden olduğundan böyle muhabbetleri bek severdi. Çaylar gelmişti bu arada. Kahveci Halilİbram, kahvede bulunan yedi sekiz kişiye yeni demlediği çaylardan vermişti. Muhabbet ağırda olsa çıkıyordu yavaş yavaş.
Davazlı Yusuf çayından bi yudum aldı, devam etti konuşmasına usul usul:
-“Bu hoyun ne cingen davulu çaldı, ne asgerle geldi Alanyazıya. Unudulcek gidcek bayramımız ona yanarım ha. Halbusam neler çekmişle oncazla ozman. Irahmetlik anacım annadırdı da atın pisliğinden arpa topladık da onu yidik oğlum derdi. Balamburdu gaynatmışlada yimişle acı şeye. Sarıçalıya gaçmış gitmişle garıla, çoluk, çocuk. Nişlesinle, erkekle, adamla hepsi Mustafa Kemal’in ordusuna gatılmış. Kuvayi Milliye’ye yazılmışla nefer olarak. Buldan’da gençle galmamış ki. Çok zorluk çekmişle çok. Adam yok ki başlarında, aç galmışla, Yunan coğurunun ne yapceği belli değil, öd kopuğu, gursak kakığı. Fakirlik va zati, bi de Yunan coğuru tepelerinde. Bak serezli Hilmi, akıdeş sen bilirmin ona, Tatala yokuşunda bi İmir nene vadı. Bildin mi? Buncaz gariban, kimi kimsesi yok yaşlı bi gadıncıktı. Fakirliklen öldü gitti zovallıcık. Bi gün Yunan zabitinin başına bi ağrı girmiş, geberiyomuş baş ağrısından. Neler etmiş geçmemiş, çatlamış deyusun başı. Ne edem ne edem derken, biri demiş ordan. Tatala yokuşunda bi İmir nene va. Okuyup üfledirsen geçe bi şeyciğin galmaz demişle buna. Hadi len demiş zabit, ben inanmam öyle şeylere. Sen bilirsin demişle emme nahasın geçmemiş bunu başının ağrısı. Eh madem götürün bu garının yanına beni demiş. Almışla vamışla Yunanlı zabitini İmir nenenin oraya. Çalmışla kapıyı, açmış buncaz emme bi bakmış, Yunanlıla kapının önünde. Zangır zangır titrimeye başlamış İmir nenem. Korkma demişle buna, gumandanın başı bek ağrıyıbba, sen ona okuyup üfle hem geçerse başının ağrısı sene çok para vercek demişle. Neyniyem ben parasını demiş, benim etceğim dua Müslümanlara geçe, bu coğur herife geçmez. Üle sen et duanı geçese geçe, geçmezse neynicen sen deye ikna etmişle gari. Eh madem ne edelim, başa gelene baş çeke deye otutdurmuş önüne Yunanlı zabiti başlamış okumaya
Allahümme eze
İyi olursa kalka geze
İyi olmazsa daha meza
Yorumlar
Kalan Karakter: