Bu sayımızda yine dokumacı bir aileden gelen Mehmet amcanın hayatını yazacağız. Eskilerin tabiriyle “doğarken ayaklarıma ip dolandı” sözünün yaşandığı Buldan’da herkes dokumacılık genleriyle doğar. Dokumacılık ve esnaflık Buldan’ın markasıydı.
Buldan’ın Yalçınkaya (Zehrenti) mah. Zehrenti sokak no:29 da bulunan üstü dam olan bir evde dünyaya geldi. Baba adı Mehmet, anne adı Alima olan Mehmet amcanın babası savaşta, askerde şehit olduğundan oğlunun ismini de Mehmet koymuşlar. Mehmet amca 5 kardeştirler. 2 erkek 3 kız kardeştirler. Mehmet amcanın babası Geleneksel el tezgahı dokumacısıdır. Evde el tezgahında hamam peştemalı ve krapon işlenirdi. Mehmet amcanın babası askerde şehit olduğundan çok küçük yaşta öksüz kalmıştır. 5 evlat öksüz kalmıştır. Anneleri Alima nine, öksüz evlatlarını el tezgahı işleyerek onların geçimlerini temin etmeye çalışmıştır. Bin bir zorlukla öksüz çocuklarını büyütmüştür. Mehmet amca eli biraz iş tutmaya başladığında el tezgahında çalışmasını öğrenir. Küçük yaşta hem tezgahta malları işler, hem de onların pazarlamasını yapardı. Sülale lakapları, daha önce rehberlik yaptıklarından zamanla Lebber olarak anılmıştır. Askerliğini İzmir’in Seferihisar’ında yapmıştır. 3 yıl askerlik yaptıktan sonra Buldan’a dönerek, yerleşir. Askerken izine geldiğinde, annesi Alima nine Mehmet amcayı baş göz etmek ister. Becerikler’in kızı Ümmü yenge ile evlendirir. Askerlik dönüşü tekrar el tezgahı ile dokumacılığa başlar. Mehmet amcanın evlilikten 5 evladı olur; 3 erkek 2 kızdır. Mehmet amcanın asabi bir yapısı vardır. Lafının üstüne laf konmasını istemezdi. Bir Perşembe Buldan pazarında, pazardan iki kese yoğurt alır. Annesine getirir. Annesi de “oğlum bu iki kese yoğurdu ne yapacan, biz bu kadar yoğurdu yiyemeyiz” der, bunun üzerine Mehmet amca keseleri bahçeye götürür, toprağın üstüne boşaltır. Boş keseleri sahibine gider teslim eder. Yine bir gün Mehmet amca eve bir koyun alır gelir. Koyun yalnız olduğundan sabaha kadar koyun damında duvarlara süser. Annesini uyutmaz. Sabah olunca “oğlum bu koyun beni sabaha kadar uyutmadı” der. Mehmet amca bunun üzerine koyunu damdan çıkarır, doğru pazara götürür. Ucuz pahalı demeden satar gelir. Mehmet amcanın Tekke’de yazlık bağı vardır. Mayısta göçerler, ta Cumhuriyet Bayramı’na kadar bağda kalırlar. Mehmet amca, dokumacılığın yanında seyyar esnaflığa da başlar. Atlarla mal yükünü tutar, köylerde seyyar olarak satardı. Enigöl (Sarıgöl) Şeher (Alaşehir) köylerine atlarla mal satmaya giderdi. Buldan dokumalarını satarlardı. Mehmet amca, yazın Tekke bağına göçtüklerinde, iki köken kabak diker. Allah o sene öyle bol kabak verir ki, kızının düğününün tatlısının şeker parası iki köken kabaktan çıkar. Halk arasında derler ya Allah evlenenle ev yapana yardım eder. 1961 yılında esnaflıkta işini kaybeder. Bunun üzerine tek başına İstanbul’a gider. Sonra ailesini de yanına alır. İstanbul’da da esnaflığa devam eder. 1965 yılında İstanbul’da rahatsızlanır. Tekrar Buldan’a geri döner. Buldan’da olan bütün borçlarını öder. Üzerinden büyük bir yük kalkmış olur. Bu sefer Buldan’da tuhafiye üzerine tekrar seyyar esnaflığa başlar. Pazarlara gitmeye başlarlar. Bu ara 10 esnaf arkadaş birleşerek pazarlara gitmek için açık kamyon alırlar. Mallarını kamyonla taşımaya başlarlar. Aynı zamanda Perşembe pazarında eski mal yoncasında da yayınırdı. Bir gün Enigöl (Sarıgöl) pazarından dönerlerken yolda bir afat olur ki sormayın. Kadıköy çayına geldiklerinde çok büyük bir sel gelmiştir. Karşıya geçeriz geçmeyiz muhabbetinde şoför biz bu Kadıköy çayından geçeriz der. Arabayı çalıştırır. Çayı geçmeye çalışırlar. Tam çayın ortasında araba çalışmaz. Mallar ıslanır. Kadıköy çayının ortasında arabanın içinde mahsur kalırlar. Sonra arabayı çektirerek bir gün sonra kurtulurlar. Araba da ve mallar da çok hasar görmüştür. Bunun üzerine arabayı satmak zorunda kalırlar. Sonraları, kiralık pazarcı kamyonları ile pazarlara gitmek zorunda kalırlar. Eski Gençlik Kulübü’nün olduğu yer, mal depolarıydı. Malları oradan getirip götürürlerdi. İnancı bütün olan Mehmet amca namazlarını devamlı eda ederdi. O yorucu sıcak pazarlarda dahi oruçlarını tutardı. Çok iyi muhabbetçiydi. Çok iyi konuşur ve kendisini dinletirdi. Et yemeklerini çok severdi. İnsanların işlerini görmeyi çok severdi. Komşularının tanıdıklarının alınacak satılacak neleri varsa pazardan alıverir satıverirdi. Hiç bir menfaat ve çıkar beklemeden yapardı tüm bu işleri. Rahmetli sigarayı çok içerdi, genellikle dudak tiryakisiydi. Sigaranın ne kadar zararlı bir arkadaş olduğunu hasta olunca, bırakmak zorunda kalınca anladı. Bağ-Kur’dan emekli olunca, o zaman işi bırakacaksın derlerdi. Esnaflığı bırakınca, Mehmet amca evden kahveye, kahveden eve gider oldu. Emeklilik hayatını yaşamaya başladı. Koyun beslemeyi çok severdi. Yazın bağa göçüleceği zaman, iyi güçlü bir merkep alır, onunla bağa gelip giderdi. O sıcak yaz günlerinde bağlarda serinlerdi. Yaz günlerinde Buldanlıların çok büyük bir bölümü, bağlara, keyif bağlarına göçerlerdi. Sigaradan rahatsızlanan Mehmet amca Abdullah Sayıner hastanesine tedavi için yatar. Hastalığını genellikle ayakta geçirir. Bir Çarşamba günü hakkın rahmetine kavuşur. Mehmet amca, Buldan Asri mezarlığına gömülür. Mehmet amcanın hayat hikayesini anlatırken bu vesileyle Buldan’da Yaşam gazetesi olarak rahmetle anarken mekanı cennet olsun diyoruz.
Yorumlar
Kalan Karakter: