İlçemizde şimdiki yerlerine yerleşen ilk atalarımızın, dinimize ve geleneklerimize göre ölüleri gömdükleri ilk mezarlık ilçemizin kuzey yönündeki “An’lar Mezarlığıdır.”Bu mezarlığa, uzun yıllar, Dımbazlar ve Gülalan köylerinden de ölüler gömülmüştür. Bu mezarlıkta kabir yeri azalınca, Helvacılar Mahallesindeki, Topdamı su deposu ile Toprakçıkaşı ve Bahçeli dede arasındaki Kabaklar ailesine ait bağ ve kenarındaki bozuk orman alana mezarlar yapılmaya başlamıştır. Bu mezarlığa da “Kocakabak Mezarlığı” denir.
Şehirde nüfus artmaya, doğuya doğru evler ve resmi daireler yapılarak, genişlemeye başlayınca, yeni oluşan mahalledeki insanlar, cenazelerini gömmek için, şu andaki otel olarak kullanılan eski belediye binasının olduğu yerden başlayarak doğuya doğru Sarayköy Caddesi ile stadyuma giden cadde ve bu iki caddeyi Akın Lisesi’nin altından bağlayan Güngör Caddesi arasındaki bölgeye, Kırmızılar’a ait olan bir tarlaya ölülerini gömmeye başlamışlardır. Bu tarla, belediye tarafından istimlak edilerek mezarlık yapılmıştır. Halk tarafından “Kırmızılar Mezarlığı” olarak bilinir.
HİKÂYE:
Kırmızılar Mezarlığında, şu anki eski belediye binasının olduğu yerde “Dolma Dedesi” denilen bir türbe varmış. Kırmızılar ailesinin en yaşlı erkeği hacca gitmiş. Ailenin tarla işlerine ve hayvanlarına bakan bir işçi varmış. Oniki ay ailenin hizmetini yaparmış. Evin büyüğü hacda iken, ailenin hizmetçisi, evin hanımına giderek “Yenge, amcanın canı, dolma yemeği istiyor” demiş. Evin hanımı da “Herhalde bizim hizmetçinin canı dolma yemeği istedi de, istediğini bu şekilde söyleyebiliyor” diye düşünerek dolma yemeği pişirmiş, götürmüş vermiş. Dolma yemeğinin tabağını, bir ay sonra hacdan dönen evin en büyük erkeği, torbasından çıkararak, hanımına vermiş, yemek için teşekkür etmiş. Bu kabrin hacca giden kişiye mi yoksa hizmetçiye mi ait olduğuna dair kesin bilgiye ulaşılmadı. Yine bu kabristanlıkta âlim yada evliya olduğuna inanılan insanlara ait, ondan fazla türbe-mezar hakkında hiçbir bilgiye ulaşılmadı.
Şehir merkezi genişlemeye, nüfus artmaya başlayınca, yerleşim yerleri açmak amacıyla 1937 yılında Kırmızılar Mezarlığının kaldırılması, belediye meclisince kararlaştırılıyor. Yeni mezar yeri olarak Bozalan Köyü yakınındaki Hacıellezler denilen ormanlık ve kayalık bölge düşünülmüş. Ama çok uzak olması, bir inatlaşma ve/veya nedenini öğrendiğimiz diğer sebepler yüzünden bu düşünceden vazgeçilmiş, “Gayrangaşı” denilen tepenin doğusundaki “Halılların Tarla” istimlâk edilmiş. Bu istimlâk sebebiyle Belediye ile Halılar ailesi kavgalar yapmış, mahkemelik olmuşlar. Nüfuzlu bir kişi olan Belediye Başkanı Talat Tarakçı, mahkemeyi kazanarak, 1938 yılında ilk cenazeyi gömdürüyor yeni mezarlığa.
Cenaze gömüldüğü gece, Halılların Mehmet karısı-Serdar kızı-Ümmü Özet, kabre giderek, ölüyü çıkarıp dışarı atıyor. Bu çıkarma-gömme üç defa tekrarlanıyor. Jandarma kabir yakınında günlerce nöbet tutuyor. Bu cenaze ise, Ümmü Özet’in eltisinin babası, Halılların Hasan’ın kayınpederi olan Aşçı Abdullah’tır. Mahkeme Ankara’dan temyizden bozuluyor, ama Halılların avukatı Salih Peker, Ankara’dan gelen yazıyı saklayarak, belediyenin mezarlık oluşturmasına zemin hazırlamıştır.
Kırmızılar Mezarlığının kaldırılmasına halk tepki gösteriyor. Belediye Meclisi kararıyla, halktan isteyenin mezarını yeni mezarlığa taşıması için belirli bir süre veriliyor. Mezarlık içindeki yaşlı çitlembik ağaçları kesiliyor. Vahşi hayvanların barındığı, vahşi bir orman görünümündeki kabir, bir gece ateşe verilerek yakılıyor. Kabir parselleniyor, yapılan ilk binalar askerlik şubesi (eski belediyenin olduğu yerde), belediye binası (yeni belediyenin olduğu yerde) idi. Bu kabirlikten günümüze hiçbir eser kalmamıştır. Kabir taşları da parkın çevre duvarı yapımında kullanılmış.1975 yılına kadar, bu kabirlikten götürülen iki metre yükseklikte sanat şaheseri, mermer, on kadar kabir taşı vardı. Bu taşlar daha sonra, birilerince götürülmüş. Kabir alanı 123 dönüm’dür. Duvar ile çevrili kabir çevresinde, Halılar ailesine ait arazi parçaları vardır. Bu yerler için de Halılar ailesi ile belediye yıllarca mahkemelik olmuştur.1958 yılında, mahkeme, araziyi Halılar ailesine tescil etmiş. Halıllar ailesi araziyi ekip biçmeye başlamış.1977 yılında belediye başkanı, arazi belediyenin diye tekrar mahkemeye başvurmuş. Halılların Reşit Özet, iki ay hapiste yatmış. Halıllar ailesi 1958’deki mahkeme sonucunu, yeni görülmekte olan mahkemeye verince, 1978 yılında arazinin Halılar ailesine ait olduğunu kesinleştirmiştir.
Kırmızılar Kabristanı’nın doğudaki en uç kısmı olan Akın Lisesi bahçesi ve spor salonunun olduğu bölümdeki mezarlığa, zenginlerin cenazeleri gömüldüğü için “Ağalar Mezarlığı” denirdi.
Alanyazı’dan (Cumhuriyet Meydanı), Bostancıların evinden başlayarak aynı sıradaki evlerin olduğu yer, Haydar Azgınoğlu’nun evine kadar ki bölümde mezarlıkmış.
Yenimahalle’de “Covur Mezarı” denilen bölge var. Bu bölgedeki insanlarımız ev yapmak ya da ağaç dikmek amacıyla toprağı kazdıklarında Hıristiyan kabirleri çıktığı için, halk bu şekilde söylüyor.
Buldan içinde ve çevresinde toprak kazılırken çıkan insan kemiklerinin konması için, Asri mezarlıkta üstü betonla örtülü havuz yapılıyor, buraya “Kemik Deposu” denir.
HİKÂYE:
İlk insan, ilk peygamber Hazreti Âdem’in çocuklarından Habil, Kabil’i öldürdükten sonra pişman oluyor oturuyor kardeşinin cenazesinin başına “Ben şimdi ne yapacağım?” diyerek düşünmeye başlıyor. O sırada bir karga kuşu, ağzında ölü bir karga tuttuğu halde yakınına geliyor. Ayağı ile yeri kazarak, açtığı çukura ölü kargayı bırakıyor.Sonra ayağı ile çukurdan çıkardığı toprağı ölü karganın üzerine atıyor. İşte bu olayı gören Habil, toprağı kazıyor, açtığı çukura kardeşinin ölüsünü koyarak, üzerine toprakla örtüyor. Bu şekilde ilk insan ölüsü gömülüyor. O günden beri, insanlık, bazı farklı uygulamalar olsa da cenazelerini gömüyor.
Kaynakça: Ethem Algan 1926, Ahmet Tuncay 1933,
Reşit Özet–1935, Ali İhsan Şenözen 1937
Yorumlar
Kalan Karakter: