Özcan
Abi merhaba,
Son günlerde Buldan' da yaşanan ağaç kesimleri her çevre duyarlısı insan gibi
beni de çok üzdü. Üstelik adının Yeşil Buldan olarak bilinip tanındığı Buldan’ımızda
bu ağaç kesimlerinin yapılmış olmasının izahı mümkün değildir. Yerine onlarca
fidanın dikilmesi ise gerçekleşen kesimleri telafi etmez. Şüphesiz yeni
fidanların dikilmesi, ağaçlandırma ve bitkilendirme çalışmalarının yapılması
takdirle karşılanacak ve alkışlanacak belediyecilik hizmetleridir. Ancak,
yetişmiş ve belki 80 belki de 100 yıllık ağaçlar eğer kurumadılarsa kesilmez.
Kesilmesi düşünülen ağacın, şehircilik planlamaları gibi sebeplerden dolayı o
bölgeden kaldırılması zaruri ise gelişmiş zirai teknoloji ürünü araçlarla
kökleriyle birlikte kaldırılır ve önceden hazırlanan yeni yerine nakledilerek
dikilir. Bu işlem her bir ağaç için ayrı ayrı uygulanır ve ciddi bir maliyeti
vardır. Ancak takdir edersiniz ki yaklaşık 100 yıllık bir ağaç, bir canlı için
bu masrafa katlanmaya değer. Buna rağmen nakledilen ağaçlardan bir kısmı yine
de kuruyabilir. Fakat bu durumda vicdanen bir sıkıntı yaşanmaz, gereken her şey
düşünülmüş ve üst seviyede hassasiyet gösterilmiştir. En kolay yolun seçilerek
ağaçların kesilmesi maalesef çok üzücü. Ekte size herkesin bildiği ''Yürüyen
Köşk Hikayesi'' ni gönderiyorum. Büyük Atatürk' ün her konuda olduğu gibi çevre
bilinci ve doğa sevgisi konularına olağanüstü bir yaklaşımla bakışının en çarpıcı
örneği olarak gördüğüm bu hikayenin başta yöneticilerimiz olmak üzere tüm
Buldanlı' larda çevre bilincinin oluşmasına ve doğa sevgisi şuurunun
tecellisine vesile olmasını diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla,
Ferit UZ
YÜRÜYEN KÖŞK
HİKAYESİ
Atatürk bir gün çiftliğe gittiğinde, Köşk'ün hemen yanındaki Ulu Çınar ağacının
dallarını kesmeye çalışan bir bahçıvan ile karşılaşır. Hemen bahçıvanı yanına
çağırarak bunun nedenini sorar. Görevli bahçıvanın cevabı şöyledir: Ağacın
dalları uzamış, binanın duvarlarına dayanmıştır. Aldığı cevaptan tatmin olmayan
Atatürk, düşünülmesi bile imkânsız olan bir emir verir.
Görev İstanbul Belediyesi'ne intikal eder. Belediye Fen İşleri Yollar-Köprüler
Şubesi sorumluluğu üstlenir. Ünlü bestecimiz Ferit Alnar'ın kardeşi olan Başmühendis
Ali Galip Alnar (bazı kaynaklarda Ali Nuri Alnar olarak geçer) yanına aldığı
teknik elemanlarıyla Yalova'ya gelerek çalışmalarına başlar.
8 Ağustos 1930 tarihinde önce bina çerçevesindeki toprak büyük bir dikkatle
kazılıp yapının temel seviyesine inilir. İstanbul'dan getirilen tramvay rayları
döşenir. Santim, santim çalışılarak bina yapı altına sokulan raylar üzerine
oturtturulur. Artık binanın raylar üzerinde kaydırılarak ağaçtan
uzaklaştırılması aşamasına gelinmiştir.
Güzel ve sıcak bir yaz akşamında Büyük Atatürk ile birlikte, kardeşi Makbule
Atadan, Vali vekili Muhittin Bey, Emanet Fen Müdürü Ziya bey ve Cumhuriyet
Gazetesi Başmuhabiri Yunus Nadi nezaretinde bina 4.80 m. civarında
kaydırılır. Bu olağanüstü ve riskli iş 10 Ağustos 1930 tarihinde tamamlanır ve
Ulu Çınar ağacıda kesilmekten kurtulur.
Atatürk ve Yalova konusunda önemli araştırmalara imza atan Araştırmacı-Yazar
Ahmet Akyol'a göre, Köşk'ün yürütülmesi işlemi iki safhada yapılır. 8 Ağustos
1930 tarihinde öncelikle yapının teras bölümü (toplantı salonu olarak
kullanılan, üç yanı camlarla kaplı bölüm) kaydırılır. Geri kalan iki gün
içerisinde de ana binanın raylar üzerinde yürütülmesi işlemi tamamlanır. Ahmet
Akyol'un bu görüşünün doğru olabileceği bazı resimlerden anlaşılmaktadır.
Köşk'ün kaydırılması olayı 10 Ağustos 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde
aynen şu şekilde yer almıştır.
"Gazi Hazretlerinin Köşkü nakledildi. Gazi Hazretlerinin Yalova'daki
köşkünün yürütülme ameliyesi dün muvaffakiyetle icra ve ikmal edilmiştir.
Kendileri de bu ameliyeye bizzat nezaret etmişlerdir."
10 Ağustos 1930 tarihli gazetedeki bu haberi okuyanlar ülkenin içinde yaşadığı
onca önemli meseleler arasında, bu olayın o tarihte ne ifade ettiğine belki bir
anlam veremediler. Belki de, bir çınar ağacının bir metrelik dalının
kesilmemesi için bir köşkün kaydırılmasını hayretle karşıladılar.
Çünkü, o devirde ne ozon delinmesi vardı, ne global kirlilik, ne asit
yağmurları, ne orman katliamı vs... dünyada hiçbir ülke hiçbir devlet
başkanının gündeminde dahi yoktu, ÇEVRENİN ÖNEMİ. Yalnızca bir ülkenin
kurtarıcısı milletini özgürlüğe, bağımsızlığa kavuşturmak için mücadele veren,
bir karış toprağını bir tutam yeşilini koruyan tek bir liderdi Gazi Mustafa
Kemal Atatürk.
Bu lider, Dünya ülkelerinin henüz 1970'li yıllardan sonra anlayıp ve düşünmeye
başladığı çevre anlayışını 1930'lu yıllarda benimsiyor, "Çevreyi korumak
aklın gereğidir" özdeyişi ile yalnızca Türk insanına değil, tüm dünya
ülkelerine çok önemli bir mesaj veriyordu.
İnsan Sevgisinin yanı sıra doğa tutkusu, doğa sevgisiyle dopdolu bir liderin
bir dehanın, çevre duyarlılığı, tüm dünya insanları için örnek olacaktır.
2 Mart 1998 tarihinde ulusal televizyonlarda yer alan Amerika'da tarihi bir
müzikholün raylar üzerinde elli metre kaydırıldığı haberi yayınlandı. 68 yıl
önce Atatürk'ün gerçekleştirdiği bir olay 1998 yılında, 2000'li yılların
teknoloji ile ancak uygulanabiliyordu. Üstelik bu olay bir ağacı, bir canlıyı
kurtarmak amacıyla değildi...
Ne mutlu ki, Atatürk gibi bir yol göstericimiz, bir önderimiz var. Bir ağaç
dalı için verilen bu emek aslında tüm dünya insanlarına duyurulmak istenen bir
çevre anlayışının göstergesidir.
Umuyoruz ki, Türk milletinin kurtarıcısı bu büyük liderin örnek alınan tüm
özellikleri içinde doğa sevgisi ve çevre anlayışı tüm gönüllerde
ölümsüzleşsin."
Not: Bu konu ile ilgili olarak hikayenin ayrıntılarını ve o günkü çalışmaya ait resimleri görmek isteyenler için http://www.isteataturk.com/haber/1111/yalovada-millet-ciftliginde-yuruyen-koskun-insaatinda-24071930 linkini tıklamalarını öneriyoruz.
Yorumlar
Kalan Karakter: