Yönetici seçilenlerin, yönettiği kitlenin görüş ve düşüncelerini almak için pek çok yol vardır. Bunun için kent meclisleri, çok daha geniş platformlar, sivil toplum örgütleri vardır. Batı demokrasilerinde yöneticiler tüm bu olanakları kullanırlar.
Bizim ülkemizde geçtiğimiz yıllarda kanun hükmü ile kent meclisleri kurulması kararlaştırıldı. Kentin nabzını tutan sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, siyasi partilerin temsilcileri ile toplumun önde gelen kişilerinden oluşan bu meclisler, kent ile ilgili yapılacak çalışmalarda tüm düşünceleri dinledikten sonra karar alacak ve alacakları kararları ilgili mercilere iletecek. Bu meclislerde kadın ve gençler de yer alacak, söz sahibi olacaklar. Ancak yönetimi tamamen kendi istediği gibi yapmak isteyen ve başka düşüncelere ihtiyacı olamadığını düşünen yöneticilerin görev yaptığı yerlerde bu meclisler bir türlü hayata geçirilemedi. Hayata geçirilenlerin pek çoğu da sadece yöneticilerin kendi fikrine yakın kişilerden oluşan meclisler oldu.
Kent meclislerinin hayata geçirilmesini beklemenin yanında demokratik yönetim için başka çözümler de bulunmakta. İlçemiz için düşünürsek, bu başka çözümlerden biri de belediye meclisidir. Belediye başkanı görev yaparken, seçimlerde değişik siyasi partilere oy veren insanların seçtiği ve neredeyse toplumun yüzde 90’ınını temsil eden meclisine danışarak görev yapar.
Bu ilçenin insanlarını ilgilendiren bir çalışmada, belediye başkanı ben yaptım oldu diyemez. Kanunlar ne derse desin ahlaki açıdan yapılacak bir çalışma için meclis kararı gereklidir.
Özele inersek, ilçemizde son yıllarda meclisi ve insanların düşüncelerini hiçe sayan, her şeyin en iyisini ben bilirim diye düşünen, toplumun manevi, kültürel ve tarihi değerlerini yok sayan, her şeyi daha ucuza yaparım diyerek bu ilçeyi ucuzlatan bir zihniyet yönetim hüküm sürmekte.
En son olarak, Yukarı Park diye bildiğimiz Nuri Akın Parkı’ndaki düzenlemeler bunun en iyi kanıtıdır. Daha güzel olacaksa, kimse yapılacak çalışmaya hayır demez. Eğer gelecek, daha güzel olacaksa oradaki ağaçların kesilmesine sözümüz olmaz. Ama siz, sabahın 5’inde, o parka silindir gibi girerseniz, ve o parkta yapılacak bir çalışma için meclisinize bile haber vermezseniz elbette bizim de söyleyeceklerimiz olur.
Sizin Belediye Meclisi üyesi olduğunuz, üstelik de etkin olduğunuz bir dönemde Akın Ailesi’nin 100 Milyara yakın para yardımıyla yapılan bir park düzenlemesi, aradan daha 5 Yıl geçmeden yeniden nasıl olur da sil baştan yapılır. E, o düzenleme kötüydü diyorsanız, niye eski yapılana karşı çıkmadınız. Siz o zaman da karar merciindeydiniz. Açalım meclis kararlarını, sizin bir karşı düşünceniz var mı bakalım.
Yazık değil mi bu ilçenin paralarına.
Siz belediye başkanısınız. Orda kalın! Bir orman mühendisi gibi hangi ağacın kesileceğini, hangisinin kesilmeyeceğini siz karar veremezsiniz. Hele hele ortada bir projeniz olmadan, herhangi bir çalışmaya başlayamazsınız. Eğer benim projem vardı diyorsanız, niye meclisinize sunup onların düşüncelerini almadınız. Meclise haber vermek zorunda değilim diyorsanız o meclisi lağvedelim. Ne gerek var ki demokratik kurallara. Biz de o zaman deriz ki biz belediye başkanı değil ilçemize tek adam seçtik. Eğer her şey sizin iki dudağınızın arasındaysa bilelim.
Unutma Sayın Başkan, siz yüzde kırk civarında bir oyla başkan seçildiniz. Seçim sistemimiz iki turlu olmadığı için adayların arasından en yüksek oyu alarak başkan oldunuz. İtirazımız yok. Ancak size oy vermeyen yüzde 60 civarında insan da yaşıyor bu ilçede. Siz seçildikten sonra, size oy vermeyen bu yüzde altmış insanın da başkanı oldunuz. Size oy veren insanlar sizin her çalışmanızı, her hareketinizi onaylayabiliyor olabilir, ama size oy vermeyen yüzde altmış insanın da onayını almak zorundasınız. Bunun da yolu yapacağınız her çalışmayı meclise getirip görüşmek ve oradan bir karar çıkarmaktır. Gece karanlığında insanlar görmeden iş yapmak ancak, hukuktan kaçan, saklayacağı bir şeyleri olanların işi olabilir.
Siz Buldan’ın belediye başkanısınız. Burada yapacağınız her çalışma Buldanlının her ferdini yakından ilgilendirir. Kendi evinize, kendi bahçenize düzenleme yapmıyorsunuz. Bu insanların yaşadığı mekanlarda düzenleme yapıyorsunuz. Bu mekanlar, Buldanlının malıdır. Buldanlıyı ilgilendiren her çalışmada ben yaptım oldu diyemezsiniz.
Yaptığınız çalışmalarda pek çok yerden görüş almadan çalıştığınız için en iyisini yaptım sanıyorsunuz. Örneğin Buldan deresinde yaptığınız duvar çalışmaları ile övünüyorsunuz. Ama eğer başka görüşlere de açık olsaydınız, övündüğünüz bu çalışmanın öyle pek de övünülecek bir çalışma olmadığını da öğrenirdiniz. Bursa da, Heykel’de Valilik Konağı’nın yanında bir dere vardır. Setbaşı bölgesi de denir. Bu derede yapılan çalışmaları görseydiniz, yaptığınız çalışmanın aslında ne kadar yanlış olduğunu görürdünüz. Bursa Belediyesi bu dereyi öyle bir hale getirmiş ki, derenin içinde gezinti yolları, oturma grupları, kafeler, restoranlar yapmış. Boydan boyada aydınlatmış. Hiçbir ağacı da kesmeden yapmış bu düzenlemeyi. İnsanlar yazın en sıcak günlerinde buralarda serinliyorlar. Bursa’nın içinde, şehrin, apartmanlarının içinde bu bölge adeta kentin akciğeri olmuş.
Eğer başka düşüncelere de açık olsaydınız, belki birileri size, Bursa’daki bu çalışmayı anlatır, bizler de Akçeşme’den girilip, güneş görmeden Kestane Deresi’nden çıkılan böyle bir güzel alan kazanabilirdik. Ama siz, ben bilirim mantığı ile hareket ederek, Buldan deresini düzenliyorum diyerek, bu ilçenin 1 Trilyon’dan fazla parasını harcadınız ve pek çok ağacı kestiniz, dereyi bizden çaldınız.
Bu günler gelir geçer. Bir gün siz de bu makamdan ayrılmak zorunda kalırsınız. Umarım bu kentin insanları sizi hayırla yad ederler.
Yorumlar
Kalan Karakter: