Geleneksel dokumalarımızdan peştamal, farsça “Püst-mal”, “Arka örten şey” anlamındadır. Dikdörtgen şeklinde dokunur ve vücudun belden aşağısına, kalçaların etrafına sarılarak kullanılır. Dikişsiz olarak kullanılan ilk giysilerdendir denebilir. Açık yanı üst üste bindirilerek öne, yana veya arkaya gelecek şekilde kullanılan bu kumaş parçaları ; bele, ya bir kemer ya da başka bir araçla tutturulur ve ya en basit şekilde uçlarından kalça üzerinde düğümlenirdi.
Asurluların elbiseleri bellere kuşaklarla tutturulmuş, peştamal biçiminde örtülerden ibarettir.
Taş kabartmalar, heykeller ve duvar resimlerinden izleye bildiğimiz bu ilk elbiseler genellikle belden aşağısını kapatan açık eteklikler şeklindedir. Eski mısır’ın ilk devirlerinden milattan önce ıv. ve ııı. Yüzyıllara kadar Firavunlar dahi bu sade giyimi kullanmışlardır. Ancak şu farkla ki ; hükümdar olduğunu belirtmek için bu önlüğün arkasına bir aslan kuyruğu bağlıyorlardı.
Yurdumuzda ise peştamalın kullanışı değişik zamanlarda farklı durumlar gösterir. Önceleri örtünme ve giyim vasıtası olan peştamal; Türk toplumunda özellikle Osmanlılarda esas giyimin üzerinde koruyucu bir önlük şeklini almış, bir süre ehliyet vasıtası yapılmış, saraylarda hizmet sınıfını temsil etmiştir. İlk amacına yakın bir şekilde hamamlarda kullanılmış, esnafın önünde önlük olmuş ve daha sonra başa alınan ikinci bir parça (üstlük) ile bazı yörelerde kadın dış kıyafeti olarak kullanılmıştır.
Peştamalın ansiklopedik tanımında genellikle çubuklu ve renkli olarak dokunduğu ve ipekten olanlarına Futa dendiği görülür.
Eskiden ipekli dokumacılıkta usta olarak yetişmiş bir gencin yeni bir tezgaha geçebilmesi için bir toplantı yapılır ve beline bir peştamal “futa” bağlanarak merasimle ustalığa kabul edilirdi. Peştamal kuşanma sözü buradan gelmektir.
Göktürkler devrine, Sogd’larda demirci ve tüccar esnafın Tarkhan denilen (İran tesiri ile dihkan da denir) Bir şefi ve Lonca reisi bulunurdu.(Türkistan’da Magruf olan Lonca Teşkilatının ön Asya fütüvet teşkilatlarıyla teması neticesinde Anadolu’da almış olduğu mütekamil şekil demek olan Ahilik, batı Türklerine halifelikten geçmiş fakat Türk adet ve ananeleri ile yeni şekiller almış, esası ahlaka dayanan milli bir esnaf teşkilatıdır.) bu örgütün başlıca görevi yerinde kontroller yaparak üretilen mala, sürümden düşecek şekilde hile katılmasına engel olmak yapılan işi kontrol ettikten sonra mühürlemektir.Mesleğin itibarını düşürmemek için ahlaklı gerçek sanatkarların yetişmesine çok dikkat edilir, ehliyetsiz kimselerin dükkan açmasına izin vermezlerdi. Her meslekte çıraklık, kalfalık ve ustalık gibi aşamalar vardı.bunlardan birinden diğerine geçebilmek belirli bir süre bir ustanın yanında çalışmayı gerektirirdi. Gerekli süreyi dolduran kimse ustanın izni ile bir üst dereceye geçebirdi. Bir üst dereceye geçiş törenle olur ve bu törende kalfa veya usta çıkacak kimselere “Yiğitbaşı” tarafından birer ipekli peştamal (futa) bağlanırdı. Bazı peştamalların üzerinde bulunan damgalardan ne zaman, nerede, kimin tarafından yapıldığına dair bilgiler bulunmaktadır.
Denizli ve çevresinde dokumacılık tarihin çok eski çağlarına inmektedir. Laodikya (Denizli), Hierapolis (Pamukkale), Tripolis (Buldan) yörelerinde dokumacığın tarihi milattan önceye dayanır. Laodikya’da dokunan siyah yünlü kumaşlardan papaz ve rahip elbiseleri dikilirdi. Ayrıca Laodikya’nın “LAODİKYA” denilen ensiz, “PRAGUASİA” denilen bedenin üst kısmı için dokunan pamuklu kumaşları, “DELMOTİKA” adlı iç çamaşırlık kumaşları, “PHACULA” adı verilen su geçirmez pardösülük kumaşları ile “PRAGUASİA “ denilen ve etek ucu ve uç kıyıları mavi şeritli kumaşlar çok ünlüydü.
Günümüzde de yurdumuzun önemli dokuma merkezlerinden olan Denizli yöresinden çeşitle tekstil ürünleri üretilmektedir. On yıl önce Buldan yöresinde yaptığım el sanatları araştırmam sırasında Buldan da yüzlerce el tezgahında çok güzel geleneksel dokumaların yapılmakta olduğunu saptamıştım. Örneğin o yıllarda “iki yüz elliye yakın el tezgahında ipekli ve pamuklu, peştamal ve üstlük üretimi yılda yaklaşık 750000 metre kare idi.
Yörede yakında yaptığım araştırmamda el tezgahlarının çok azaldığını ve peştamal dokuyanlardan da ancak birkaç kişinin devam ettiğini gördüm. Bunlardan Buldan doğumlu 60 yaşındaki Habip Dışkaya ile yaptığımız görüşmede sanayileşmenin el dokumacılığı üzerindeki olumsuz etkileri tartıştık. Ailece dokumacılık yapan Dışkayalar peştamal dokumalarında kullandıkları ipekleri kendileri elde ediyorlar.
Habip Dışkaya’dan aldığımız bilgilere göre; ipek böceği tohumları Bursa’dan alınır. Böcekler ilk baharda 36 günde tohumdan çıkar ve 15-16 gün süre ile koza yaparlar. Bu süre sonunda kozalar kızgın buhara tutularak içindeki böceklerin ölmesi sağlanır. Böylece kozanın bozulması önlenir. Elde edilen kozalar kurutulur. Daha sonra kaynar su içerisine atılarak bu kozalardan iplik çekilir. Çekilen iplikler bazı yerlerde çok ince bazı yerlerde kalın olduğundan motorlu tezgahlarda homojen atkı sıklığında dokunması güçtür bu nedenle el tezgahlarında dokunurlar. Çözgüde kullanılacak ipekler büküm için Bursa’ gönderilir. Atkıda kullanılacak ipeklerin bükülmesine gerek olmadığından bu iplikler asit maddesiyle boyanır, (Atkı iplikleri için haşıl, bayat ekmeklerin suda ısıtılması ile hazırlanır.) ve masuralara sarılarak dokumaya hazır hale getirilir. Çözgüde kullanılacak bükümlü ipek iplikler de boyanır haşıllanır(Çözgüde iplikleri için haşıl un ile pişirilerek hazırlanır.) silkelenir ve çözgü özel çağlıkta hazırlandıktan sonra tezgaha alınır, taharı yapılır. Genellikle dokumada iki ve ya dört çerçeve kullanılır. Tarak (dem) 8 numaradır. Kenarlarda tarak dişinden üçer tel zeminde ikişer tel geçirilir örgü bez ayağıdır. Mamul kumaş eni 100 cm boyu 175 cm ile 180 cm, çözgü sıklığı kenarlarda cm/30 tel, zeminde (fonda) cm/21 tel, atkı sıklığı cm/24 tel. peştamal dokumacılığında kullanılan ipek kozadan sağıldığı gibi kullanıldığından denyesiz ipektir. Buldan da dokunan peştamallar ; ipekli has peştamal, sarı bey peştamalı, Adagide (ödemiş) peştamalı, Tire peştamalı gibi isimler alırlar renkleri ve ham maddeleri farklıdır. Örneğin; Adagide peştamalının çözgüsü pamuk Ne 20/1, atkısı saf ipektir.
Günlük kıyafet olarak bağda bahçede kullanılan pamuk peştamalların ise çözgüde pamuk Be 20/1, atkısı pamuk Ne 12/12’ dir. Renkler kırmızı ve yeşil çizgilidir.
Yine Buldan’da %100 saf ipekten dokunan baş örtüleri (üstlükler, yarım da denmektedir) peştamallarla birlikte kullanılmaktadır. Eni 110 cm, boyu ise 180 cm olan bu örtüler kahverengi ve beyaz ipliklerle bez ayağı örüsünde kullanırlar kahverengi boya meşe palamudu ile elde edilir. El tezgahlarında dokunur. Bugün üstlük dokuyan tezgah sayısı da çok azalmıştır. Dokuyuculardan Buldan doğumlu 60 yaşlarında Münevver Yakıp, ipeğin pahalı bir ham madde olduğundan, el tezgahında üretimin zor olduğundan maliyetin çok yükseldiğinden söz ederek tüketimin azalığını belirtmektedir. Ayrıca yörede gençler modayı yakından takip ettiklerinden bu mahalli kıyafet yaşlılar ve orta yaşlılar tarafından kullanılmaktadır. Ödemiş, Tirede de eskisi kadar yaygın kullanılmadığından üretim çok azalmıştır özellikle son on yılda görülen yok olma, beni son derece endişelendirdiği için tebliğimde dikkati bu geleneksel dokumalara çekmek istedim.
Günümüzde bu dokumalara yeni kullanım alanları gerekir kanısındayım.
Nitekim bazı dokumacılarımız bu güzel dokumalarımdan çok güzel kıyafetler hazırlayarak zaman zaman moda gösterilerinde sunmaktadırlar. Bu geleneksel dokumalarımız örtü (masa örtüsü, yatak örtüsü, perde vb.) olarak da değerlendirilebilir. Dileğimiz bu gibi girişimlerin tutması ve böylece dokumalarımızın yaşamaya devem etme imkanına kavuşmasıdır.
KAYNAKÇA:
Şerife Sezgin, Çağın Tekstil dergisi, Nisan-1989, Sayı 6
Not: Şerife Sezgin 1983 de, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Uygulamalı Sanatlar Bölümü Tekstil Sanatları Ana Sanat Dalında Göreve Başlamıştır.
1984 yılında Dokuz Eylül Ünüversitesi Sosyal Bilimler Entitüsünde “sanatda yeterlilik ünvanı” almış 1991 de Yard. Doç. Olmuş, 2004 te emekli olmuştur.İzmir 1.ci El Sanatları Sempozyumu tebliği: Buldan da peştamal ve peştamalcılık.
Yorumlar
Kalan Karakter: