Derenin üst yakasında dokumacılık yaparak geçinmeye çalışanbir delikanlı varmış.Gençlik yılları yoksulluk içinde geçen Koruk sevdiği kızı alamayınca Almanya’ ya kalifiye eleman olarak gitmiş.Yaz aylarında Almancıların izne gelişi Buldan’ da bir canlılık oluştururdu. Yakınlarına hediyeler getirilir, kısa süre içinde kız alınır, kız verilirdi. Piyasada düğün canlılığı oluşurdu. Koruk ilk dönüşünde çevresine hediye getirememiş Onun aklı sevdiği kızı istemektedir.Bir dahaki gelişimde söz , size hediyeler getireceğim diye gönüllerini almış yakınlarının. Mahallenin sözü dinlenilir, başı sıkışanın danışabileceği Deşdiman Dede’ ye gider, sevdiği kızı isteyivermesi için. “ Oğlum! Bu devirde kendini varlıklı göstereceksin. Yedirip içirmeyi seveceksin.Kılık kıyafetin yerinde, görüntün güzel, cebinde para bol olacak. Der dede. Koruk bu sözlerden ne mana çıktığını bir de Güneyli Aliihsan’ dan öğreneyim diye ona danışır.
----- Bu zamanda altın diş yaptırmak moda. Ön dişlerini altınla kaplat.Seni zengin zannederler. Kız oğlan kız bile verirler.
Bayraktarın sözlerine aklı yatan Koruk ön dişlerini altınla kaplatır. Sırıtarak kahveye gelir.
--- Nasıl olmuşum abi ?
--- Kuyumcu dükkanına dğnmüşsün! Sana kız vermeyecek babanın alnını karışlarım.
Bu sözlerle gaza gelir ve kız evine görücü usulü kız istetmeye Deşdiman Dede’ yi göndermiş.Allahın emri, Peygamberin kavli ile kızı babasından ister dede. bAba:
--- Benim Romanlar gibi dişlerini kaplatan adama verilecek kızım yok! Dede ne kadar dil dökse de kızın babası nuh der peygamber demez. BU olup biteni öğrenen Koruk işletildiğini düşünür ve doğru Bayraktarı bulur.
--- Lafına uyduk, kızdanıamatı da olduk sayende. Yazıklar olsun abi sana!
--- Aslanım! Babası zamane modasından anlamıyorsa ben ne yapayım.
Koruk’ un ilk işi altın kaplamaları söktürmek olur.
Xxxx xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Ertesi yaz bavullar dolusu hediyelerle gelir.Naylon gömlekler, kravatlar,karton karton sigaralar, vb şeyleri eşine dostuna dağıtır.Geçen seneden mahalle komşusu Esansçı Hacıamat ondan transistörlü radyo sipariş etmiştir. Unutmamış, onun hediyesini de getirmiştir. Bu hediyeye çok sevinen Hacıamat yayınmaya gittiği pazarlara da radyosunu götürmeye başlar.
Kuyucak’ ta bir kahvenin önünde tezgah açmaktadır. Kahveden aldığı sandalyeye kurulur. Müşteri gelirse kalkar satışını yaparmış. Radyo yeni, merak ta çok ya, boş kaldıkça ha bire radyoyu kurcalar dururmuş. Kısa dalga istasyonlar çekmediği için radyonun antenini de uzatırmış. Bazen eline alır, pazarda çok gürültü olduğunda bazen de kulağına götürür, öyle dinlermiş. Bu değişik hal ve hareketler kahvede oturan köylülerin dikkatini çekmeye başlamış. Esansçı aslında bir MİT elamanı, bir sivil polis diye şayia kulaktan kulağa kahveden pazara yayılmaya başlamış. ---- Elindeki telsizle konuşmalar yapıyor! Hareket ve davranışlarını kontrol etsin.
-----Burada olup bitenleri rapor ediyor! Herkes elini ayağını denk alsın. Radyo ile gelmeye başladıktan sonraki pazarlarda akşama kadar içtiği çay kahvenin hesabını vermeye gittiğinde Kahveci: “ Aman sayın ağabeycim! İçtiğini çayların lafımı olur, arada bir bizden olsun. Bazen de “ Abicim! Senin içtiklerin karşı masadan ödendi. Diyerek kapıya kadar uğurlarmış. O da ilk zamanlar bu iltifat ve ilginin nerden kaynaklandığını anlamamış Sonra kerametin radyodan kaynaklandığını fark etmiş. Bozuntuya vermeden o da bu oyunu uzun süre devam ettirmiş.
Bir gece kahvede Koruk ile karşılaştığında: “ Allah senden razı olsun! Sayende sivil polis de oldum.diye başlamış söze ve başından geçenleri ona da anlatmış.
Yorumlar
Kalan Karakter: