Osmanlı Dönemi Demirciler: Mehmet ÜLKÜ, Ali ÜLKÜ, Çalık Mustafa (Kahraman Dede) Demirci Hasan (1888-1948) Sarı Usta (Mehmet SARI usta, 1880-1966) Demirci Davut DOĞRUER, Ömer KARAKÜTÜK, Musa KESKİN (1900-1973)
Cumhuriyet Dönemi Demirciler: Remzi KARAKÜTÜK, Halil ÜLKÜ, Hüseyin DEMİRCİOĞLU, İzzet DEMİRCİOĞLU, Kazım KARAKÜTÜK, Süleyman DOĞRUER, Kör Mehmet KARAKÜTÜK, Mehmet ÜLKÜ (dilsiz) Selahattin ÜLKÜ, Zeki ÜLKÜ, Mehmet KESKİN, Musa KESKİN, Ömer KESKİN, Mahir KESKİN, Servet DEMİRCİOĞLU, Metin KESKİN, Ethem KOLDEMİR, Hasan KOLDEMİR, Sarı ustanın Ali, Mehmet DEMİRCİOĞLU (KIRGIZOĞLU) Habip PÜYE (Kartal salih babası) Kör Salih KILAVUZ, Sadık ÜLKÜ, Nihat İĞDELİ, Ali Şahin ve oğlu Ahmet, Göbekli Mustafa YÜKSEL, Ekli Mehmet, Çakmacı Nuri, Çakmacı Mehmet Salih, Refik TENGİZ, Mehmet ÖZÇİÇEK, Salih DEMİREL, Nurullah KIRSOY, İlhan ÖZBİLGİÇ, Sevdican, Ali SAYIN, Avni YILMAZ, Daşak Halil ERENSOY, Mémé Osman KARCI, Hamamcı OSMAN, Hasan DALAK, Süleyman ILDIR, Çakal SALİH, Musa TÜNER, Tevfik BAŞKAYA, Abdullah ERMİŞ, Salih İŞÇİOĞLU, Zeki ALGAN,Kürt Salih ÖZKAN,Köylü Mehmet,Tunalı Bilal, Metin BABACAN, Musa DEMİRCİLER, Baki FIRTINA, Ahmet DANIŞMAN, İbrahim YURTLU, Ali YURTLU, Mustafa SÖNMEZ, Ahmet KESKİN, Habip SERT, Eyüp DURNAL, İlhan KIRGIN, Yusuf ONGUN, İbrahim KÖLGESİZ, Mestan KESKİN, Halil TÜMBAY, Ali İhsan ÇELİKER, Hasan Hüseyin.GÖKKAYA, Çepreşik Bilal, Ali ŞENER, Celil, Serder Ethem, Çallı İsmet, İbrahim BAYAR, Bozbey MUSTAFA, Sarraf Mehmet, Mustafa ERALP (Molla Eyüpoğlu 1873-1953)
Genel Bilgiler: Demir parçalarını ateşte akkor dereceye kadar ısıtarak, çekiç ile örs üzerinde farklı malzemeler(çapa, balta, tahra, orak, nacak, keser, pulluk vs.) yapan demircilere SICAK DEMİRCİ denir.
Demir parçalarını keserek, kaynak yaparak birleştiren; eğerek bükerek farklı şekiller veren (beşik balkon demiri araba bagajı vs.) demircilere SOĞUK DEMİRCİ denir.
Demir, bakır, tunç, gümüş vs metallerden ev eşyası veya evcil hayvanlar için anahtar soba, mangal, çan, gem, üzengi vs. malzeme üreten demircilere çilingir denir.
Demirci malzemeleri: Demir, bakır, tunç, çekiç, örs, körük, kömür, su, leğen, törpü, matkap, kaynak makinası, çark, maşa, kıskaç, balyoz, keski, zımba, mengene, işkence. Demircilerin kullandığı çam kömürünü çatak köylüleri temin ederdi. Kendini yetiştiren usta; soğuk demirci işi, sıcak demirci işi ve çilingir işi de yapardı.
Demircilerin yaptığı eşyalara örnek: kilit, anahtar, kahve el değirmeni, çan, gem, üzeni, geçmeli kapı menteşesi (gullep), soba, mangal, maltız, beşik salıncak, kapı tokmağı, maşa, minare alemi, araba bagajı, kılıç, kalkan, gazan, kaynatma sapı, pulluk, köpek tasması, buzağı burnu, balkon demiri, pencere korkuluğu.
Demirci dükkanları Osmanlı döneminde çarşı mahallesinde imiş. Yunanlılar, Buldan’ı terk ederken Alanyazı’daki şirket binasını ateşe vermişler. Şirket binasının yarısı yanmış yarısı sağlam kalmış. Cumhuriyetten sonra şirket binasının yanmayan bölümüne demirciler kalaycılar ve marangozlar taşınmış. Şirket binasının yanan bölümünü belediye Yusuf-Mustafa-… Kardeşlere satmış. Buraya sinema yapılmış. Şuanda Pekdemir mağazasının olduğu yer. Şirket binası lojmanı hemen alt tarafta bitişikte Yaylalı Osman’dadır. Ethem Tümbay 1962 yılında yeniden belediye başkanı seçilince şuandaki Buldan çayı kenarındaki Demirciler sokaktaki dükkanları yaptırıyor. Şirket binası yıkılarak hem Alanyazı’nın girişi genişletilmiş hem de yeşil alan oluşmuş. 1978 de şimdiki Akkaya galerinin binası TANSAŞ şubesi olarak belediye tarafından yaptırıldı. 1989 da belediye tarafından satıldı. Ethem Tümbay yaptırılan Demirciler sokaktaki dükkanlardan, köprüden itibaren ilk 3 dükkan 1962 de satıldı. İlk dükkanı Hüseyin Demircioğlu, 2. Dükkanı Şoför Hacı Mehmet Uçar, 3. Dükkanı Hurdacı Hasan Başbuğ almış. Şoför Hacı Mehmet dükkanda arabalarını tamir edermiş. Birkaç sene sonra o dükkan demirci Halil Ülküye sayılmış. En son 3 dükkanı İzzet Demircioğlu 1964 te satın almış. Diğer dükkanlar demircilere kiraya verilmiş ama ileriki yıllarda belediye tarafından satılmış.
Ali şahin ürettiği çapa, tahra, kazma… vs malzemeleri Salihli tarafına satmaya gidermiş. 1970’li yıllarda Salihli-Ahmetağa’ya yerleşmiş, demirciliği orada devam ettirmiş.
Buldan dokumacılığı (Ev tekstili) el tezgahından yarı otomatik motorlu tezgahlara (Kara Tezgah) geçmeye başlayınca, Demirci İzzet demirciliği bırakarak Bursa ve İstanbul’dan tezgah getirmiş. Tamir ederek vatandaşa satmaya başlamış. Vatandaşın kırılan yada çatlayan tezgah parçalarını tamir edermiş.
Mehmet Keskin ve bazı demirciler minibüsü pikap gibi taşıt üstlerine bagaj yapım işini yıllarca sürdürmüşler.
Hikaye bir vatandaş Sarı Usta’nın dükkanına giderek hanımının doğum yaptığını ve bebek için beşik yaptırmak istediğini söylemiş ve beşiği kaça yapacağını sormuş. Sarı Usta’nın istediği parayı masanın üzerine koymuş. Sarı Usta vatandaşa parayı rafa koymasını ve rüzgârda uçmaması için kağıt paranın üzerine demir parçası koymasını söylemiş, vatandaş beşiğini ne zaman almaya geleceğini sorunca bir hafta sonra gelmesini söylemiş. Vatandaş tamam diyerek gitmiş. Aradan yıllar geçmiş vatandaşın çocuğu evlenmiş, vatandaşın bir torunu doğmuş Sarı Usta’ya verdiği beşik siparişi aklına gelmiş ve oğluna demiş ki ‘oğlum ben sen doğunca Sarı Usta’ya beşik siparişi vermiştim usta beşiği yaptıysa al getir.’ Vatandaşın oğlu yıllar sonra Sarı Usta’nın dükkanına gitmiş, babasının sipariş verdi beşiği almaya geldiğini söylemiş. Sarı Usta da gelen kişiye şöyle cevap vermiş; ‘babana selam söyle beşik acil ise başka ustaya yaptırsın, bıraktığı para işte orada duruyor!’’
Hikaye: Sarı Usta’nın yaptığı at gemleri ve at üzengileri Bölgenin en kalitelisiymiş. Bu gemlerden bir takımı hediye olarak Urfa vilayetine götürülmüş.Urfa bölgesinde ki at yetiştiricileri bu geme o kadar hayran olmuşlar ki yıllarca Buldan’ımızdaki Sarı Usta’ya gem siparişi vermişler. Sarı Usta’nın genlerinin üzerinde Sarı Usta Buldan mühürü varmış. Demirci Selahattin Ülkü Sarı Usta’ya yardım ettiğini, gem üzerine mühür kazıdığını söylemiştir. (12 Ocak 2017 saat 14:30 sohbetler)
Hikaye: Yıl 1928 işçiler ailesinden Çakmakçı Mehmet Salih İşçioğlu (1910-1959) Çilingir ustası Çakmakçı Nuri Usta, Nuri Tokat yanına çırak olarak verilmiş. Çarşı esnafı genellikle yorgunluk atmak, hoşbeş etmek için ikindi namazından sonra yaz günlerinde yukarı parka giderlermiş. Çakmakçı Nuri Usta da namazdan sonra arkadaşlarıyla parka gitmiş hem sohbet ediyor hem domino oynuyorlarmış. Bir gün askerlik şubesi başkanı olan binbaşı elinde kılıcıyla dükkana gelmiş. Çilingir dükkanında Keçiören Ak Mehmet Salih Usta’nın nerede olduğunu sormuş. Çırak Mehmet Salih de ustasının parkta olduğunu söylemiş, ikisi birlikte parka gitmişler. Çırağı, Çakmacı Nuri Usta’ya, askerlik şube binbaşısının kendisini görmek istediğini söylemiş. Çakmacı Nuri Usta, binbaşıyı masasına buyur etmiş. Derdini anlatmasını istemiş. Şube Binbaşısı, Çakmacı Nuri Usta’ya şöyle demiş: “Usta benim mesleki kılıcım biraz yumuşaklaştı (eğrildi). Bunu doğrultabilir misin? Çakmacı Nuri Usta doğrultacağını ama bir mecit yani 0,20 TL para alacağını söylemiş. Şube binbaşısı sözlerini şöyle tamamlamış “Usta, kılıcını tamir edeceksin ama çekiç izi olmayacak, körfezi olmayacak, ateşe girmeyecek...“ Sonra bir mecit parayı masanın üzerine koymuş. Nuri Usta önce parayı almış cebine koymuş. Almış eline kılıcı, eğilen tarafını oturduğu yerde kıçının altına almış. Kılıcın sapından ve ucundan tutarak yavaş yavaş esnetmiş, yekinmiş, 1 dakika sonra kılıcı binbaşıya vermiş. Binbaşı kılıcı eline almış, bakmış ki kılıç doğrulmuş. Dönmüş Nuri Usta’ya “usta bu işlem 1 dakika sürmedi. Sen buna ne yapıverdin? Bu işi ben de yaparım!“ Bu söz üzerine Çakmacı Nuri Usta gayet sakin bir şekilde “Ver kılıcı bana!” demiş. Kılıcı eline almış. Kılıcı kıçının altına koyarak tekrar eski haline getirmiş. Binbaşıya geri vermiş. Binbaşı kılıcını kıçının altına almış. Birkaç esnetmeden sonra kılıç, eğilen yerinden iki parçaya bölünmüş. Binbaşı “eyvah! Ben ne yaptım?“ Demiş. Bu defa Çakmacı Nuri Usta binbaşıya dönerek şöyle demiş “de gidi oğlum de! Her göt onu doğrultur mu?
Hikaye: yıl 1929 Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti vatanımızı işgalci emperyalist devletlerden temizlendikten sonra Atatürk önderliğinde her alanda kalkınma faaliyetlerime girişmiş. Bu faaliyetler kapsamında, devlete ait resmi evraklar toplanmakta imiş. Ege bölgesindeki, ele geçirilen ve açılan, çelik para kasaları tren vagonlarıyla Denizli’de toplanmış. Halkımız bildikleri tüm para kasalarına devlete teslim etmiş. Toplama işlemi bittikten sonra, sıra para kasalarının açılmasına gelmiş. Denizli’deki demirci ve çilingir ustaları, bu para kasalarını açamayacaklarını söyleyince, çevre şehirlerde usta aranmış. Denizli’den bir heyet Buldan’a gelerek Çakmakçı Nuri Usta ile görüşmüş. Nuri Usta gelenlere “ben bu kasaları görmeden bir şey diyemem!” demiş. Birlikte Denizli’ye gitmişler. Nuri Usta kasaları incelemiş, şöyle cevap vermiş “ben bu kasaları açarım. Ama bana Altı ay süre vereceksiniz, yanımda bir de yardımcım olacak. İkimizin yatacak yer ve yemek ihtiyaçlarını karşılayacaksınız. İşim bitince sizden 300 TL nakit para isterim”. Denizli’de bu konu ile görevli heyet, bütün şartları kabul etmiş. Çakmacı Nuri Usta Buldan’a dönünce çırağı Çakmakçı Mehmet Salih, Denizli’ye para kasası açmaya gideceklerini söyleyerek hazırlanmasını istemiş. Çırak Mehmet Salih Usta “anamdan ve dayından izin almalısın!“ Demiş. Zira babası işçilerin Nuri, Çanakkale’de şehit olmuş. Mehmet Salih çalışarak anasına ve kardeşlerine bakmaktaymış. Çakmakçı Nuri Usta, Mehmet Salih’in dayısı Cinci Bekir’e giderek durumu anlatmış. İzin için yardımını rica etmiş. Cinci Bekir, kız kardeşi Raziye teyze ve oğlan kardeşi Cinci Süleyman’a izin vermelerini söylemiş. Cinci Bekir, Rüşdiye (orta okul) mezunu, uyanık birisiymiş. Çakmakçı Nuri Usta çırağı Mehmet Salih ile Denizli’ye gitmişler. Para kasalarının toplandığı hana yerleşmişler. Başlamışlar çalışmaya. Başlarında bir subay sürekli rapor tutuyormuş. Para kasaları açıldıkça içlerinden Osmanlı altını, Yunan parası, evraklar, belgeler çıkıyormuş. Kontrol eden Türk subayı altın ve para çıktıkça yüzünü buruşduruyormuş. Belge çıktıkça sevinirmiş. Mehmet Salih ustası Çakmakçı Nuri Usta’ya “şu altınlardan birer avuç bize verseler de rahat etsek!” deyince ustası “çeneni kapat, görevini yap!” dermiş. 6 Ayda para kasalarının hepsini açmışlar. Subay, Çakmakçı Nuri Usta ve çırağını heyetin yanında götürmüş. Heyet Çakmakçı Nuri Usta’ya teşekkür etmiş, anlaştıkları gibi 300 lira değil 600 lira vermiş. Çırağı Mehmet Salih’e de 100 lira bahşiş vermiş. Buldan’a döndüklerinde Çakmakçı Mehmet Salih çevresine para aldığına dair bir şey söylememiş. Fakat dayısı Cinci Bekir, kandırarak Mehmet Salih’e 100 lira aldığını söyletmiş. Mehmet Salih 100 lirayı anasına vermiş. Anası Raziye teyze koynunda sakladığı 2 lirayı harçlık olarak Mehmet Salih’e vermiş.
Demircilerin piri: Peygamber Davut Aleyhisselam
Kaynakça: Selahattin ÜLKÜ-1933, Zeki ÜLKÜ-1935,Aziz OSMAN-1948,Öğretmen Nuri İŞÇİOĞLU-1941,Servet DEMİRCİOĞLU-1962,Musa KESKİN-1959