Bebekliğimizde ninnilerle büyüdük. Halk türküleri müzik zevkimizin oluşmasında en baş köşede yerini aldı. Yöresel türküler hala bizim kuşağın zevkle dinlediği müzik türüdür. Her ayın ilk salısı İzmir Buldanlılar Derneğinde bir araya gelince Buldan türkülerini ve yöre türkülerini söylemeden olmaz.
Eklemedir Koca Konak Ekleme türküsü her ne kadar Aydın Türküsü diye TRT repertuarına geçtiyse de tartışmaya meydan vermeyecek kadar Buldan türküsüdür. Ancak bugüne kadar bu türkünün hikayesine ulaşamadık. Öyle ya her türkünün bir hikayesi vardır. Örneğin Derbent Deresi türküsü hazin bir olayın meydana gelişini anlatır. Musa’nın deve kervanı ile Derbent Deresi’nde tutulduğu tipiden kurtulamayıp donarak ölmesini hikaye eder. Bir ağıttır aslında. Koca Konak türküsünde de bir hikaye var ama bilen eden yok. Örneğin çektiler beni kolumdan tenhaya derken bu olay nedir nasıldır bilmiyoruz. Ancak yine de Aynalı Konak’ın kestane deresine giderken sol tarafta kalan bir sokakta olduğu bugün bile anlatılıyor.
Bir de “Binip de kır atıma hayladım dizgin” türküsü var. Bu türkünün ikinci dörtlüğünde geçen Buhurcuların Buldan’la ilgisi olmadığı açıktır. Buhurcular Dinar tarafında yaşayan bir yörük aşiretidir. İnce Mehmet türküsünde ve Koca Mustafa türküsünde yer alan Buhurcular Dinar yöresinin insanlarıdır. Buldan türküsüne nasıl yerleştiğini bilemiyoruz. Ancak halk türküleri çeşitli varyantlarıyla yöreden yöreye değişiklik gösterdiği gibi kişiden kişiye de değişiklik gösterir. Örneğin Kara Amca ismiyle maruf Mustafa Amcam söylerken “Uzun olur gemilerin direği; çatal olur efelerin yüreği “ derken aynı türküyü annem Naile Hanım. “ Uzun olur gemilerin direği; yanık olur anaların yüreği şeklinde söylerdi.
Buldan’ımız halk türküleri bakımından fazla zengin değildir. Ancak yine de var olanları halkbilimcilerin araştırıp kayda geçmemiş olanları kayda geçirip gelecek kuşaklara armağan etmek tarihi bir görev olarak önümüzde durmaktadır.
Dostlukla Kalın