Ramazan ayı olduğundan tenhaydı Moramıdın Kahvesi. Halilİbram esneyip duruyor, karşısında oturan Keleşlerin Ümmet’in de uykusunu getiriyor, Ümmet’de habire söyleniyordu.
- Üle Halilİbram esneyip durma, benim de uykumu getircen, sabaha gada ne yapdın, beşik mi salladın.
- Üle abe, aylakçılıkdan ne yapam, uykum beg geldi gari.
-Hayrola akıdeş needen geggelin, diye sordu Keleşlerin Ümmet, Hacellezlerin Hilmi’ye.
- Babıç vaadı kenarları dikilcek deye Mustufa’ya aldım geldiydim de, hurda accık soluklanam dediydim, diye cevapladı.
- Eee, önümüz bayram gari boyatsaydın bari bakaasın gız isdimeye bilen gitcek olursun, dedi Keleşlerin Ümmet.
Hacellezlerin Hilmi şaşırdı kaldı bu söze.
-Akıdeş tamam önümüz bayram onu annadık babıcı boyatcezde, gız isdimeye gitmek ne oluyo galan, diye sorunca başladı söze Keleşlerin Ümmet.
- Bizim gonşu, baharın – Ümmet akıdeş senin ağzın laf yapa, benim oğlana Çamırak’dan gız isdimeye gitcez girey gün- dedi. Eh gidelim akıdeş bu işlerin sevabı vaa dedim. Neyse uzatmıyalım, bindik arabaya, vaadık Çamırak’a. Gız evine girdik emme, bizim damat olcek oğlancığın babıcını, akıdeşlerinin biri ben bunları boyeyverem deye almış, hinayetliğinden babıçların içini dışını boyamış. Oğlancıkda ne bilsin gari, beyaz bi çorap keymiş. Gız evine giresiye gada beyaz çorapla simsiyah olmuş. Üle bi bakdık çorapla alcalı belceli. Herkesin gözü oğlanın çoraplarında. Millet gülcek gülümeyo, oğlan utancından gıpgırmızı oldu.
Gızın babası gızına seslendi, “Gızım benim çoraplaadan birini alge de, değiştirsin” dedi. Gızcaz hemen gitti bi çorap aldı geldi oğlana verdi. Oğlancık utana sıkıla keydi gari çoraplara emme, evin oğlu hemen oturduğu yerden seslendi. “Üle baba, bu oğlan bek uyanık, daha içimize girmiden senin malına ortak oldu” deyesiye gada hepimiz gülmekten patladık gari.