İkindi ezanı okunuyor, Çarşı Camiine namaz kılmaya insanlar giriyordu.
Moramıdın kahvesinde de ihtiyarlar oturmuş, muhabbet etmekteydiler. Ezanla birlikte muhabbet kesildi.
Gevreklerin Hilmi ezan biter bitmez muhabbete kaldığı yerden devam etti. Kahveci Halilibram masaya üç çay getirmiş, çayların şekerleri karıştırılıyordu.
- Akıdeş, unumuzu eledik, duvara asdık, emme bu gençlerin durumu bek zor. Hepiciğide okucez deyo, iş güç sahabı olcez deyo emme vaziyet kötü, diye konuştı Gevreklerin Hilmi.
- Üle abe herkes okucek deye bişeymi va. Bak hinci gençlerin hangisi tamah ediyo çulfalığa. Babasının tezgahı va oğlan giribde bu değmanın çarkı nerden dönüyo, bizim garnımız nerden doyuyo deyen va mı. İşleri güçleri telefon. Araba goşdurmak. Hurdan babama deyen de iki tezgah da ben alam, bende dokumacılık işleyen demeyola. Galp bunla galp.
- Ben neden sattım tezgahlara, diye girdi söz Govalıların Hasan. “Gızanlara öl oldum yalverivedim, -Gelin iyi kötü bu çulfalık sizi besler, birlik olun, dokuyun, alın satın- deye. Aan beni dinlimedile, ikisi de girdile fabrikaya. Ben de gittiyi yere gada gitsin dedim iki dene galfa duttum. Epey bi çalışdırdım emme, bişeyler hıyallımaye başladım. İkisi de namazında niyazında adamlardı hemide. Bi gün ikindi vakdi tezgahla kapandı. Herhalde namaza durdula dedim. Tezgah odasının kapısını açdım bi bakdıydım. Biri sağa dönmüş namaz gılıpba, biri sola dönmüş namaz gılıpba. Selam veedi bunla namazı gıldıla, tesbih çekdile. Tam tezgahları açcekle.- Durun bakam- dedim. Gıble burda pençirenin olduğu yeede. Sizin biriniz sağa dönmüş, biriniz sola, gıbleyi ikinizde yanlış dutmuşsunuz deyesiye gada, ne dedile biliyomun bene “Üle dayı biz küsüz, ben onun gıldığı yöne hayatta namaza durmam.”. Öbürkü de aynı “Ben bu herifin gıldığı yönde namaza durmam”, deyesiye gada bağırı, bağırı veedim bunlara, “Ülen deyusla, bi gıblede bilen anlaşımebbasınız. Adamı günaha sokceksiniz. Sizin küslüğünüz yüzünden beni günaha sokceksiniz, deye koğladım bunlara. Ertesi gün sattım geçtim tezgahlara.