Muammer Dirik 1934 yılında Buldan’da dünyaya geldi. Babası Hoca Mustafa olarak tanınır. Küçük yaşlardan itibaren Demokrat Parti ve Adnan Menderes’e hayranlık ve sempati duyar. 1960 ihtilâlinden hemen sonra İzmir’de Hür Yol gazetesini yayın hayatına başlatır. Gazetenin ağırlıklı olarak izlediği politika, ihtilâl sonrası koalisyon hükümeti kuran Halk Partisi ve Genel Başkanı İnönü’ye cephe almak üzerinedir.
Adalet Partisi adına verdiği mücadele Demirel’in dikkatini çeker ve 22 Ekim 1965 genel seçimlerinde Manisa’dan milletvekili yapar. Aynı dönemde Buldanlı Osman Zeki Efeoğlu da İzmir milletvekili seçilir. 1969 yılı sonuna kadar bu görevlerini sürdürürler. Muammer Dirik milletvekilliği döneminde kumarhanelerin işletilmesi ile ilgili, Maliye Bakanlığına verdiği önergesi o yıllarda basında ses getirmiştir.1965 seçimlerinde Adalet Partisi 240 milletvekili çıkararak iktidara gelir. Cumhuriyet Halk Partisi 134 milletvekili çıkararak muhalefette kalır.
Muammer Dirik’in milletvekili olmasında katkısı olan gizli kahramanlar da vardır. Bunlardan birisi Gasseci İbiram amca, diğeri de Papaz Ekrem’dir. Muammer Dirik bu iki arkadaşa gazetesini dağıtma teklifinde bulunur. Bu tür bir işte hiçbir tecrübesi olmayan bu kahramanları ikna gazetenin sahibi, ceplerine harçlıklarını koyar. Yapacakları iş çevre ilçelerin köy ve kasabalarını tek tek dolaşıp, oralara Hür Yol gazetesini ulaştırmaktır.
İlk olarak Muammer Dirik’in seçim bölgesi olan Manisa’nın Sarıgöl ilçesinden başlarlar. Ovanın yakın köylerine yaya olarak gidip gelmeye başlarlar. İşin acemisi olduklarından kahve ayırımı yapmadan köylerdeki her kahveye dalarlar.Halbuki o yıllarda köylerde kahveler ikiye ayrılmış vaziyettedir. Kendilerine Demirkıratçı denilen kesim bir kahvede, Halk Partililer başka bir kahvede otururlarmış. Papaz Ekrem anlayıp dinlemeden elindeki Hür Yol gazeteleri ile Halk Partililerin kahvesine dalmış. “ Sen nasıl olur da bizim kahvede Demirkıratçıların gazetesini satarsın!” diye üzerine yürümüşler. Çareyi kaçmakta bulmuşlar ve bu olay onlara ders olmuş.
Akşamları yorgun argın Sarıgöl’e dönüp, otelde kalıyor, ertesi sabah gazeteleri alıp; gitmedikleri köylerin yolunu tutuyorlarmış. Yanlarına aldıkları harçlık suyunu çekmeye başlamış. Bunları arayıp soran da yokmuş. Çünkü o sıralarda Muammer Dirik gazetesinde yazdığı İsmet İnönü’ye hakaret yazısından dolayı tutuklanıp cezaevine konmuş. “İbiram Dayı! Cepte para pul kalmadı, en kısa zamanda Buldan’a geri dönelim” diye sızlanmaya başlamış Papaz Ekrem. “Evlat! Biz Muammer’e söz verdik. Verilen sözden dönülmez” diye onu biraz daha kalmaya ikna etmiş.
Gasseci İbiram amca’nın kahve kültürü çok fazla olduğundan, nafakayı oyunlardan çıkarmaya başlamışlar. Gittikleri köylerde gazeteleri Kıratçı’ların kahvelerinde dağıttıktan sonra konuyu dönüp dolaştırıp kâğıt oyunlarına getirirmiş. Önceleri “ var mısın çayına!” diye başlayıp, sonraları işi paraya çevirmişler.
Kazançları artmaya başlayınca Papaz Ekrem şarabını alıp, kahvelerin bir köşesinde demlenirmiş. Bir gün bizimkilerin bulunduğu köye jandarma baskın yapmış. Gasseci köylülerle oyun oynuyormuş. Ekrem’a da gazetelerden birini tersten sarmış şarap şişesine, keyif çatıyormuş. Jandarma komutanı “ Sen ne halt ediyon burada?” diye azarlayınca “ Komutanım! Gazete okuyon gördüğün gibi!” “ Ulan uyanık! Gazeteyi tersten mi okuyon?” deyip elinden alınca şarap şişesi ortaya çıkmış. O geceyi nezarette geçirmişler. Bu olay onların gazeteciliğinin sonu olmuş.