Terzilik ve ayakkabıcılık zanaatlarının sipariş ve özel ölçü usulü altın çağını yaşadığı 1950 yılları. Ölçü alarak ayakkabı diken kunduracıların ve prova yaparak elbise diken terzilerin işlerinin çok iyi olduğu bu devirlerde yanlarında kalfalar ve çıraklar çalışırdı .Buldan’da onlarca aile bu sektörlerden ekmek yiyordu..
Ramazan ayı geldiğinde işleri ikiye katlanınca terziler gece yarılarına kadar çalışırlardı. Berberler ise Çarşamba ve cumartesi geceleri açık olurdu
Terzi Ali İrfan işlerinin yoğunluğundan bir türlü tıraş olmaya vakit bulamaz. Bir Çarşamba işi biraz erken bırakıp Berber Ali’ye tıraş olmaya gitmiş gece onun da erken kapatması gerekiyormuş. Terzi de hemen dükkân bitişiğindeki açık olan Berber Mustafa’ya girmiş. Ertesi sabah Berber Mustafa komşusuna “ Ali; Dün gece sen kapatınca senin müşterin Ali İrfan bana geldi. Benden tıraş oldu.”
Bu durumu içerleyen Berber Ali “ödetirim ben sana bunun hesabını” diye plan yapmaya başlar. Birkaç ay geçer. Terzi Ali İrfan tıraş olmak için bir gece berber Ali’ye gider.” Ali, yarın yeğenin nişanı var. Şöyle güzel bir saç sakal tıraşı yap.” “ Başka berbere gitmenin cezasını çekme vakti geldi” diye sessiz düşünüp tıraşa başlar. Bazı yerleri uzun bazı yerleri kısa keserek eşek tıraşı yapar. Terzi bu durumu fark etmeden koltuktan kalkar, gider.
Nişan gecesi yakınları eşek tıraşını fark ederler. Berber Ali eşek tıraşı yapmış seni diye yakınları dalga geçer. O gecesi zehir olur terzinin. Ertesi sabah başka bir berbere gidip saçlarını düzelttirir, eşek şakasını yüzüne vurmaz”. Nasıl olsa o da bir gün benim elime düşer. Ben de ona gününü gösteririm” diye aklının bir köşesine yazar.
Aradan bir yıla yakın bir zaman geçer ve ramazan ayı başlar. Berber Ali Masdan Şükrü’den aldığı takım elbiselik kumaşı ile terzi dükkânına gelir. “ Ali İrfan! Geçen gün Tâlı Memed’in yanına gittim. Güzel bir ayakkabı diktiriyorum. Ölçüsünü verdim. Oradan Masdan Şükrü’ye geçtim. Bir takım elbiselik kumaş kestirdim. Ne yap et bayrama yetiştir.
Terzi Ali İrfan berber Ali’nin ölçülerini alır ve provadan provaya gelmesini söyler. Ölçüleri ve provaları dikkate almadan düdük gibi biçimsiz bir takım elbise diker. Arife akşamı çırakla evine gönderir. Bayram sabahı takım elbisesini giymeye çalışan Berber Ali takımın her tarafında potluk olduğunu, giyilmeyecek kadar dar dikildiğini fark eder. Usulca yeni takımı kaldırır ve eskilerden birini giyer. “Ulan Ali İrfan, geç de olsa yaptın yapacağını bir şekilde. Aldın öcünü benden.”