Havalar ısınsa da ikindileri serindi yine Buldan. Moramıdın Kahvesinde artık garaoğlan denen soba kalkmış, ihtiyarlar yaz kış hiç üzerlerinden çıkarmadıkları yeleklen ceketlen oturuyorlardı. Pek muhabbet yoktu. Kahveci Halil İbram ikindi ajanslarını dinleyelim diye açtı televizyonu. Haberlerde askerliğin düşeceğini anlatıyordu sunucu.
Her habere yorum yapmayı pek seven Şılak Bekir her zamanki gibi yaptı yapacağını.
“ Sanki esgerlik yapıyola da. Yiyip içip yan geliyola. Neede bizim zamanızdaki gibe esgerlik. Erzurum’da üç metre garın altında yaptık biz. Allahın soğuğunda potin çıkmıdan yörü bubam yörü.eğitimdi içtimaydı, irezillik tepemizden aşaadı. Tenke barakalarda galırdık. Soğuğu hiç zebil etmezdik.
-Ha bi yon da yorum yapma, sus da ajansları dinleyelim ya uca sönesice ya, dedi aynı masada oturan Lebbe Amat.
Lebe Amat’ın kulakları zaten az duyuyordu. Şılak Bekir’in gök gürlümesi gibe çıkan sesiyle televizyonu hiç duyamıyordu. Haberler bitince televizyonu kapattı gaveci Halil İbram.
-Üle bi haber dinletmedin ya gahbecik ya, de bakam de ne decesen, dedi Lebbe Amat.
-İki laf ettirmedin sende hey akıdeş, lafı boğazımıza sıkdın attın diye cevapladı Şılakların Bekir’de. Yan masada oturan Kıncı Ali’de zaten nezman girsem muhabbete diye bakıp duruydu.
—Kalkmış esgerlik yaptım, soğuğu zebil etmedim deyon, yirmi ay esgerlik yaptın zır zır ötüyon. Bubam ırahmetlik yedi sene hiç memlekete gelmiden esgerlikti, seferberlikti ordan oraya sürünmüş durmuş. Oncaz bile senin gada esger muhabbeti etmezdi üle.
— Senin yanında da iki laf gurulmaz Kıncı Ali, dedi Şılak Bekir. Ağzına dıkarsın adamın lafı.
— Akıdeş, bak bubam ırahmetliğin başına ne gelmiş annadıverem de, nele çekmiş oncazla aklını eğdir biyon, dedi Kıncı Ali ve başladı ağır ağır anlatmaya.
— Bubamı almışla esgere, ordan oraya ordan oraya. Harb yılları gari, itiyat esgerliğ de va galan. Çanakkale’de bi gün talim etmişle gelmişle. Bi esgercik yanaşmış yanına.- Üle akıdeş burlada memişhane nerde diye sormuş bubama.. Bubam bi bakmış, güççük gadeşi. Bi toket çıkarttırmış buna.
— Ne vuruyon akıdeş sen bene demiş yeni esger.
“Senin ne işin va burada len”demiş bubam. Esgercik bakmış bakmış abeysini zorlanlara tanımış gari sonra.
“Üle ağa, ben sene tanıymadım kusura bakma” demiş elini öpbemiş. Samaşmışla ağlaşmışla epey gari. Hal hatır sormuşla birbirlerine. Aradan kaç yıl geçmiş. Bubamın esgerliği bitmiden gadeşini almışla esgere. Bubam gille yedi oğlan gadeşmiş zaten. Neyse galan, bubam mahallede bi gız varmış. Gara Fatma’ya yanıkmış bubacığım. Esgere gitmiden önce alcek olmuş, esgerliği bitiremde ondan kellim alırın deye düşünmüş.
—Gara Fatma nişlebba, bizim oğlan diye sormuş gadeşine, bubam.
Irk zırt etmiş amcam,
—Ağa Gara Fatma’yı bubam bene alıvedi, sen esgerden gelmeyinceye gada bene isdeyvedile. Ben de evlendim Gara Fatma’ylan deyesiye gada, bubam kalgıyı kalgıyı vemiş. Bi dayak çekmiş gadeşine yirmin yimemin. Esgercikle bile ayrımamış. Elindeki tüfeklen vermiş dayağa. Oncazında sesi soluğu çıkmamış gari. Bubam kendinden geçmiş gari gadeşini döveeken. Gara Fatma’nın acısını gadeşinden çıkarmış bubacım. En nihayet yorulmuş bubam, öfkesini almış gadeşinden, kaldırmış yerden alnından öpmüş “ Helal olsun bizimoğlan, boşve, Gara Fatma yaban yere gitmedi ya”
Yorumlar
Kalan Karakter: