Çocukluğumda “ güçcük dede” diye bildiğim Arif dedemin gençliğinde yaşadığı bir olay:
Demiryolları Sarayköy’ e kadar döşenmiş, Sarayköy’ den de Goncalı’ ya kadar yeni hat döşemesi yapılacakmış. Tren yolu yapımında çalıştırılmak üzere, yapımı üstlenen yabancı şirketler, öncelikle, o yöreden işçi alırlarmış. Ama ovanın insanı bu işe pek tamah etmemiş. Çünkü o yıllarda pamuk üreticisinin yüzü gülüyormuş. Bu nedenle civar köy ve kasabalara duyuru yapmaya karar vermişler. Buldan’ da tellal ünletmişler: ‘ Sarayköy – Goncalı arasına döşenecek demiryolu için amele çalıştırılacaktır . Müracaatlar Sarayköy tren istasyonuna yapılacaktır ‘
Arif dedem ve birkaç arkadaşı, askerden yeni geldikleri ve bir işleri olmadığından , bu işe talip olup, kayıtlarını yaptırıp; işe başlamışlar.Yaz günü Üzerlik köyünde yol çalışması yapıyorlarmış. Şantiye de köyün hemen yakınında , çadırlardan oluşuyormuş. Köylüler köy kahvesinde oturuyor, çalışanları seyredip gülüşüyorlarmış. Uzun zamandır Anadolu’ da yaşayan İngiliz şantiye şefi, köylülerin bu hareketine sinir oluyormuş. Amelelerden birini göndermiş kahveye “ Sor bakalım, dertleri neymiş?” Kahvedekilerden biri “ Siz zavallıların bu sıcakta 2,5 lira yevmiye ile kürek sallamanızı konuşuyoruz. Bu paraya çalışılır mı be! Bak sizin aranızda bizden çalışan var mı?” Amele konuşulanları İngiliz’ e aktarmış. O da “ Ben size gösteririm, hele biraz durun bakalım.”
O yıllarda ovada her türden sürüngen canlı bolluğu varmış. Geceleri şantiyede, çadırların içinde akrep görülüyor ve sık sık akrep sokmasından hastaneye kaldırılanlar oluyormuş.
Ertesi günlerin birinde, öğle arasında, şantiye şefi köy kahvesine gitmiş. “ – Sizlere çok cazip bir teklifim var. Kolay yoldan para kazanacaksınız.” “—Ne iş yapacağız Şefim ?” .” Köyde bol miktarda bulunan akrep ve kaplumbağa toplayacaksınız. Akreplere tane başı 25 kuruş, kaplumbağalara tane başı 50 kuruş vereceğim. Yalnız az getirirseniz almam. Bir hafta boyunca toplayıp; sandıklara doldurun ve Sarayköy istasyonuna getirin.Oradan da ben onları yurt dışına göndereceğim.”
Köylüler bu tatlı alışverişe sevinmişler ve hemen işe koyulmuşlar. Bir hafta boyunca topladıkları akrep ve tosbaları at ve katır yükleriyle Sarayköy istasyonunun yolunu tutmuşlar. Tosba avcıları, bir günlük yolculuğun ardından istasyona varabilmişler. Kafilenin başı olan köylü, istasyon binasına girip, görevli memura sormuş “—Burada bir İngiliz şantiye şefi var mı?” “ – Ne işi var burada ingilizin? Ne diye arıyorsunuz bu kişiyi?” “ – Biz katırlarla sandıklar dolusu akrep ve tosba getirmiştik! Bu topladıklarımızı satın alacaktı.” “—Birisi sizinle dalga geçmiş.Hadi gidin köyünüze!” demiş istasyon memuru.
Kendileriyle dalga geçildiğini geç de olsa anlayan köylüler, sandıkları istasyonun biraz uzağına boşaltıp,köylerinin yolunu tutmuşlar söylene söylene.
Yorumlar
Kalan Karakter: