Sıcaklar iyice bastırmış, Eğen buhur zamanı gelmiş, gayrak gızılı yakıyordu ortalığı. Moramıdın Kahvesi ikindi güneşini de iyice almış, tepede dönen pervanenin pek faydası bile olmuyordu. Ramazan olduğundan dışarıya çıkılmıyor, mecburen içeride oturuluyordu.
- Çay veremmi, diye seslendi Kahveci Halil İbram ocağın yanı başındaki masada oturan ihtiyarlara.
Dört ihtiyar oturmuşla kendilerine göre muhabbet edip duruladı.
- Gat ge bakam bire çay, dedi Yoveşlerin Üsen. Yoveşlerin Üsen Yuka Hasdaneden emekliydi, Emekli Sandığından. Ondan takavit mayışını guvvetli alıyodu. Öbürkünle Bağkur mayışı aldıklarından kendi içdikleri çayın parasını kendicikleri verirdi. Yoveşlerin Üsen eli açık, parası boldu. Çay gaave ısmarla, ondan ötürü bek seveedi akıdeşleri.
- Dikgulak Memet nelerde le, görünmebba ya, hasda mı sağmı bu, diye sordu Yoveşlerin Üsen.
- Geçen gün accık hasda oluvemiş, bakmaya gittim, bi şeyciği yok, accık ıscakla da goşdurmuş yömüşde ondan. Böğün yarın çıka gelir gaveye, diye cevap verdi Burhanların Recep.
- Ne işin va ya gahbe herif ya dolaşıb duruyon, bu ıscakla dokanır adama dedi Yoveşlerin Üsen.
- Öle deme abe. Ben biliyom meseleye, diye cevap vedi Burhanların Recep.
Komşusuydu Dikgulak Memet’in. “Evcezine geçen gün postacı sarı bi zarf aldı geldi. Okuma yazma yok buncazda, goşdurdu geldi bizim oraya. Akıdeş hunu bi okuyve deye. Açdım bakdım, icra kahedi yollamış avukat. İplikciğe boocu vadı. Ödeymemiş, onda günü geçmiş, avkat da icraya veemiş. Dönü dönü vedi zovallı. Nişliyem neelere giden deye dövünü dövünüvedi. Dur çüş derken bakdım kehada avkatın adresi yazılı, sen hemen bin bakam arabaya doğru Denizli’ye git dedim. Ben de galp toktoruna görüncedim Denizli’ye ben de gelem, sen avkatın yanına kendin gideesin dedim.
Eh akıdeş giden dedi. Hem gidmişken accık peşkir alan giden, mal bazarına da uğrayan da satalırsa satan, avkata accık para verem dedi. Yarım çuval peşkiri yükledik bunun omzuna. Vadık Alanyazı’ya. Gözleelinin sarı minübüs dokuz gişilik, arabanın içinde ondokuz gişi va. Muvain Portakal Nadir’len bir yirmi gişi. Arabanın arkasında bi kelebek camı va ordan accık hova girese giriyo. Seninki iki perde traş olmuş avkatın gaaşısına çıkcem deye emme suratı al bübe gibe olmuş yanıbba ıscakdan. Güveysi Almanya’dan Trevera gömlek getirivediydi naylondan onu keymiş, boynuna gada düğmülemiş, avkatın yanına gitcek ya galan saygısızlık etmeyen deye, bide yelek keymiş üsdüne bi gışlık ceket. Kafasında da bi kasket. Gömleğin yakası terden kirlenmesin deye seninki yetmişlik yağlığı da dolamış boynucuğuna Arabanın içine gattık buna emme, hemen diğildimeye başladı terle burnundan. Vakit saat geldi araba yörüdü. İçerisi nası ya, Hacaaşı Memedin fırını gibe yanıyo. Cehennem mübarek. Gözleelide ne kendini üzee, ne arabayı üzee. Usul usul gidiyoz. Ofleye, pufleye Yarma’ya gada vaadık emme ter gıçımızdan akıyo.
Yarma’da beş gişi el etti. Durdu bizim Gözleeli. İttiriş kakdırış onları da sığırdı arabaya. Sığırdı emme millet gucak gucağa oturubba, yapışdık birbirimize. Selam veedi binenle. Bizim Dikgulak Memet “ Emme ıscak olubba haa, deye laf edem dediydi. Binen Yenicelile hemen – Ellime akıdeş olsun, biz bu ıscakları beklep duruz, üzümle eecek, kapuzla, olcek, şefdelile olcek, gavunla dadlılancek deye cevap veresiye gada seninki zaten gan terin içinde galmış, avkata ne decem, mal bazarında nişlicem deye gara gara düşünübduru, burnundan soluyubba, çatcek adam areb arayyo, şarata bakıp duru, kakdı ayağa da başlayvedi bağırmeye.
—Sizin şefdelinize de, üzümünüze de, kapuzunuza da, gavununuza da deye veedi sövdü, veedi sövdü. Adamcıkla ne deceklerine şaşırdıla galdıla.
Yorumlar
Kalan Karakter: