-O selviyi orda gördükçe, ırahmetlik abecim aklıma gelirdi, oncazın gabirinin başında da vadır o selviden, oncazın gabrinde kölge ede duru, dedi Abdalların Musa, gözlerinden yaşlar süzülerek.
Moramıdın gavesinde o günkü muhabbet Yukarı Parkta kesilen ağaçlardı devam etti sözlerine Abdalların Musa gözyaşlarını silerek.
-Üle abe, hani bi zararı olsa sölenmicem, kapının yanında öle selam verir gibe dura duru yıllardır. Hinci ne olcek gari, yazın ıscakda otursun galan insancıkla pepsi cola şemsiyelerinin altında. Buz gibe oluyodu, yazın ıscağında, misafirle bilen geldimi alıg gidiyoduk, bek seviyoladı Yuka Parkı.
Keleşlerin Üsen böldü sözünü,
-Doğru deyon Musa abe, ben her gün görüyodum, dışadan mal almaya gelen insanla turistle oturuyoladı orda goca çamların kölgesinde. Hinci uzucek de böyücek deye bekle galan, bizim ömürlerimiz yetmez onların böyümesine gaç aman deyenlerin. Aşağıda Duran çeşmesindeki goca çınarda öle olmadı mı hey akıdeş. Gecenin garanlığında kesdile attıla asırlık çınarı. Neymiş yol geçcekmiş. Ihı gödük yola, yol nerde çınar nerde. Velhasılı pisi pisine gitti dilbarım çınar.
Çok eski esnaflardan güngörmüş ve beyefendi kişiliği ile tanınan Şılakların Kamil girdi muhabbete.
-Bakın akıdeşle, hinci ne dediniz. Turistle gelirdi Yuka Parkta dinlenir, eğlenirdi deye. Bizle bile bi yerlere ne deye gidiyoz. Bişeyle görelim, oranın tarihi turistik bi yeri vasa gezelim, görelim deriz. Cıscıbıldak bi yere varıp oturumuz. Bizde dokumacılık va, eski evle de va bunun yanında nefes alıbilcek mesirelik alanlarımız va. Bugün esnafımız dışadan gelen misafirlere bi saçak mal satabiliyosa hep bir bunların topyekün eseridir. Gelen misafir hem malını alır, hem çevreyi geze, dışarıda da Üle Buldan’a gittim, bi park va emme goca goca çam ağaçları va içinde. Gözüm gönlüm açıldı deye gura. Zaten böle böle edem derken memlekete gelen giden iyice azalıpba. O günlere görmediniz siz. Nele çekti bu insancıkla bi saçak mal satcen deye ne gılıglara girdile. Annadıvesem tevatir gelir size. Muhabbet çıkmaya başlamıştı. Gaveci Halilİbram getirdi çayları, koydu masaya.
-Annadıve Kamil abe, dinleyelim bi yon diye atıldı Abdalların Musa hemen.
Şılakların Kamil çayından bi yudum aldı ve başladı gari annatmaya yavaş yavaş.
-Alman harbi yılları, bi saçak mal satılmeyo. Esnafcıkla bazalara gidiyola. Şefte etmeden geliyola. Millet gara gara düşünüyo, nişliyen ne edem deye. Bizim Şeytan Amat’ta Aydın esnafı o zamanla. Peşdimal, üslük, işleyola, Aydın bazarına esnaflığa gidiyo. Yayınıyo sergisine, hu mal kaç para deyen yok, ikindi vakti bi gocagarı geliyo sergiye. Buyrun buyurun deyo Şeytan Amat. Gelen gadın peşdimallara elleyo, ona bakıyo buna bakıyo ayırıyo gari üç beş tane, elleken bi bakıyo peşdimalin birisinde bi kesik görüyo. Bu mal sakat ben bunu almam deyo. Hemen atılıyo Şeytan Amat. Üle o mal sakat bile değil ben o malı arayıp duruydum. Ve onu bene deye gadının elinden alıyo hinayet. Gadın , ne olcek bu sakat mal diye soruyo buna. Bu mal deyo Şeytan Amat,özel dokundu. Degidi de ben o peşdimalı dokutcem deye ne le çekdim. Sen ne bilcen.Hinci bunu keyip örtünen gadın saçını daracek, aynanın garşısına geçek, darağını nereye goycek. Ihı bu kesik yere goycek. Naha senin işlerin ben ona özel yapdırdım. Yeri bile hazır, hay Allah senden razı olsun, ben sabah olalı bunu arayıp duruydum, deyince gadın, ben bu peşdimalı alcem deye tutturur. Aan der Şeytan Amat, yeri va onun satılık değil derse de, gadın illa ben bunu alcem kaç para istersen vercem der. Olcedi olmucedi derken eh madem der Şeytan Amat, ne edelim gel hota bi tane daha yapdırıverem, senin yüzünden yalançı çıkcem emme nişliyen gari der ve yırtık peşdimale misli misli paraya o gadına sata. Ya işde nele çektik biz, Allahcım o günlere bi daha gösdemesin.
Yorumlar
Kalan Karakter: