YEŞİL BULDANA ÖZLEM
Her yıl Ağustos ayı geldiğinde 13 Ağustos 1994 günü Buldan’da yaşanan büyük orman yangınını hatırlarım.
Yayınlanma :
13.08.2013 18:58
Güncelleme :
13.08.2013 18:58


Şurası bir gerçek ki Buldan, insanlarıyla, yeşil dokusu ve güzellikleriyle,maddi ve manevi tüm değerleriyle ayrılmaz bir bütündür.Asırlarca bu yöreye sahiplik yapmış farklı medeniyetlerden sonra Türk-İslam Medeniyetinin bıraktığı izler onun kendine özgü doğal yapısıyla yoğrularak farklı bir bütünlük oluşturmuştur. Her zaman bu estetiğin oluşmasında çok değerli olan renkler ve desenlerin izleri her yerde görülmektedir. Dolayısıyla Buldan’ın hiçbir güzelliği göz ardı edilemez. Buldan’ı “Yeşil Buldan” yapan en önemli unsurlardan birisi yeşil dokusu ve ağaçları olmuştur. Onlarca anıt ağaç Buldan’ın doğal yapısının vazgeçilmezlerinden olmuştur. Belki de Buldan’a ve çevresine romantizmi, çekiciliği veren unsurların başında bu yeşillikler gelirdi. Buldan’a boşuna “Yeşil Buldan” denilmemiştir. Eskiden avlu kapılarını, bahçe duvarlarını saran asmalar, zümrüt gibi bağlar, yol ve dere kenarlarını süsleyen ulu çınarlar, yamaçlarda geniş gölgeli meşeler, çeşme başlarında bir genç kız edasıyla süzülen söğütler, mezar başlarında nazlı nazlı salınan serviler, tepeleri tutan ulu çamlar, meyvelerini yollara salan türlü türlü meyve ağaçları,bu gün olmayan su değirmenleri ve arık suları Buldan’ın doğal şehir dokusunu bir şekilde tamamlamıştır.Tüm bunlar Buldan’a ayrı bir incelik,ferahlık, zarafet ve sıcaklık vermiştir. Buldanlılar, her fırsatta çeşitli ağaçları bahçelerine, sokaklarına, bağ yollarına, çeşme başlarına hatta mezarlara dikmekle kalmamış üstelik onlarla iç içe yaşamışlardır. Yaşayışlarındaki incelikleri kadar tabiata,renklere âşık oluşlarını ve engin ruh yapılarındaki sıcaklığı dokumalarındaki renk ve desenlerde göstermeyi başarmışlardır.
Eski Buldan’a bakıldığında ağaç dünyası alabildiğine zengin, tatlı, renkli, sevimli ve bambaşkadır. Tüm bu ağaçlar evle, sokakla, mabetle, mezarla,bağ ve bahçelerle iç içe girmiş hatta sarmaş dolaş olmuştur. Bir zamanlar belki Buldan’ın her yerine hâkim olan yeşilin her tonu,yeşil miras kimi yerlerde hala görülebilmesine rağmen, günümüzde değişik şekillerde tahrip edilerek büyük oranda kaybolmuş ve günümüzde ise yaşlıların ve bizlerin çocukluk anılarında kalmıştır.
Atalarımız asırlar boyunca yeşile, özellikle ağaca çok değer vermiş ve bu yeşilliği mümkün olduğunca korumuşlardı. Bunun en güzel örneğini 1994 Yangınından önceki dağlarımızda da görmekteydik. O dev çamlar ve anıt ağaçlar kolay kolay yetişmezdi. O unutulmayan yangınlarla sadece ağaçlar değil Buldanlıların ciğerleri ve yürekleri de yanmıştı. O yangınlardan sonra eskisi gibi yağmurlar bile yağmaz oldu. Aslında basit ihmallerle o tarihi mirası bizler koruyamadık. Yaşanan gaflet,ihanet ve ihmallerle yarınlara aktaramadık.Kimi büyük yangınlarla yandı kimisini insanlar bilinçsizce yok etti. Buldan içinde ise yıllardır plansız yapılaşma sonucu hızlı bir şekilde betonlaşmaya göz yumuldu. Eski kültürümüzde “yeşillikler içinde evler” varken şimdi “evler içinde yeşilliklerle” teselli bulmaya çalışıyoruz. Buldan’a Türkler tarafından ilk yerleşimler başladığında belki göz zevkini okşayan bu yeşil doku daha da yoğundu.O devirlerden bu yana birçok yerler ağaçlandırılmakla kalmadığı gibi asırlarca Armutlu Gedik’de,Çağış’da,Tekke’de,Haydar’da,Bulak’ta,Kepsel’de,Çayır Deresi’nde,Kazan Deresi’nde,Dağ Deresi’nde,Yonatça’da,Koçyaz’da, Saçyaz’da,Yayla’da dahası Buldan’ın her köşesinde ve her yerde yemyeşil bağlar bahçeler oluşturuldu.Yazları buralara göçüldü.Değişik kaynaklardan bin bir zahmetle künklerle getirilen sularla o bahçeler sulandı. Buldan’ın “Cennet gibi” tasvir edilen o bağ ve bahçeleri yabancılar tarafından unutulmadığı gibi gelin bir kız edasıyla her defasında dikkati çekerdi. Buldan’da hayat süren insanların evleri, ister büyük ister küçük olsun genelde bahçeliydi ve insanlar çevrelerini mutlaka ağaçlandırmak, yeşillendirmek çabası içerisindeydiler. Bahçelerden yaz boyu Yayla’dan gelen arık suları akardı. Çevredeki servilerin yeşili, narların ateş rengi, çınarların ve söğüdün serin gölgesi,çamların mis kokusu ve diğer ağaçların yeşil serinliği Buldan’da gelenlerin gönlüne verdiği ferahlık ile hala anılarda capcanlı yaşamaktadır.
***
Buldan Türk kimliğine bürününce dokuma ve el sanatları kadar doğal görünüşüyle yeni bir çehre kazanmıştır.Dolayısıyla şehir yapısını böylesine güzelleştiren, ona bir estetik kazandırma çabası içerisinde olan Buldanlıların ağaç konusundaki ilgi ve duyarlılığı hiçbir zaman tartışılmaz. Bilindiği gibi eski Türklerin inanç sistemi içerisinde ağacın ve yeşilin zaten bir kutsallığı vardı. Ağaç Kültü olarak bilinen bu inanç gerek İslamiyet öncesi gerek İslamiyet sonrası Türklerin yaşamında olduğu gibi Anadolu Erenleri’nin gittikleri her yerde her zaman devam etmiştir. Ayrıca ağaçlar, Buldan’a insanlarımızla birlikte köklenip yerleşen ve göçebelik bilmeyen varlıklardır. Bu özellikleriyle “Vatan” anlam ve idealini asırlardır sembolize eden zenginliklerdir.
Türkler, geleneklerinde asırlarca ağacı, kutsal bir varlık olarak sevdikleri gibi, İslam Dini’nin inanç değerleriyle bu sevgilerini bir kat daha arttırmışlardır. Ağaç kültü bütün dünya milletlerinde olduğu gibi, bizim milletimizin eski inanç kalıplarının bir unsuru olarak kültürümüzde yaşamaya devam etmektedir. İnanç değerlerimizde ve geleneklerimizde ağaçların ulvilik yönü vardır. Türk toplumunda kutsal kabul edilen ağaçların başında da çam, servi,kayı, ardıç,meşe ve çınar gelirdi. Türklerin kutsal olarak kabul ettikleri ağaçlar genel olarak, meyvesiz, ulu, açık renkli, gölgeli ve gösterişli ağaçlardır. Buldan’da da ağaçlara bakış asırlarca hep böyle olmuştur. Buldan’da eskiden beri öne çıkan belli başlı ağaçlar vardı. Bu ağaçları gerek sembolize ettikleri manalar, gerek etraflarında oluşturulan kültürel değerleriyle birlikte sıralamak mümkündür. Bunlardan bir kaçını sıralayacak olursak;Buldan çevresinde aklımıza hemen çınarlar,serviler,çam ve meşeler gelir.
Çınar,bir bekçi edasıyla görkemli bir şekilde yüzyıllarca dostlarını korudu ve gölgelendirdi. Servi ise dilimizde ve edebiyatımızda büyükleri ve güzelleri övmek için bir sıfat, bir sembol oldu.O görkemli dev çamlar,her türlü dileğin dilendiği mekânlar oldu.“Pelit”, “Palamut” diye de adlandırılan meşe, heybetli gövdesiyle saygın yerini her zaman korudu.Yetiştirilen türlü çiçekler Buldan’da sanki temizliği, saflığı, mutluluğu insanın içine motif motif işlemiştir. Çiçeklerle ilgili o güzel duyguların dokunan kumaşlarda, kanaviçelerde,kasnaklarda, üslük ve yazmalarda, halılarda, kilimlerde, mabetlerde, çeşmelerde, çinilerde; taş, ağaç ve bakır işlemelerinde,şiirlerde,türkülerde,manilerde kısacası hayatın her sayfasında anlatıldığı gözlenmiştir. Hal böyle olunca Buldanlıların yeşilliğe ve çiçeğe gösterdiği düşkünlük; Türk ruhunun zarafet, asalet ve inceliğinin en açık göstergelerinden biri olmuştur. Bu düşkünlük dokumalara olduğu kadar işlemelere de değişik renk ve desenlerle yansımıştır.
***
Çocukluk ve gençlik yıllarımız hızla geçti. Fakat yıllar ilerleyip, kat mülkiyetli yaşama geçilince çok şeyin değiştiğini gördük. Çok balkonlu ve balkon çıkıntılı,mimari bir estetik arz etmeyen yüksek binaların sayısı hızla çoğaldı. Katlarda yaşayan ailelerin dostlukları ve samimiyetleri bile bir şekilde azaldı. Belki geçen süreçte imar çalışmalarıyla başkaca çözüm yolları da bulunabilirdi. Bahçeli evler ve mahalleler oluşturabilirdik. Bahçeler ve yeşillikler alınacak önlemlerle korunabilirdi. Bahçeli evler teşvik edilebilirdi. Günümüz Buldan’ında şehir yaşamında her yerde konut gökdelenleri hızla çoğalmaya devam ediyor. Birbirimizle oturup kalkmak yerine birbirimizi uzaktan seyrediyoruz.Lüks apartman daireleriyle övünmeye devam ediyoruz. Arsa azlığı bahane edilerek tarihi doku son elli yıldır yeşilliklerle beraber bilinçsizce yok edildi. İnsanlar sanki birbirinden kaçarcasına lüks dairelerin içine kapandılar. Kısacası yaşanan değişim,hiç doğal değildi. İnsanların gösterişli yaşam sitilleri,daha çok kazanma ve tüketim hırsları ister istemez bu olumsuz değişimi hızlandırdı.
Son elli yıldır Buldan’da geniş ve yeşil alanlar hızla azalmakla kalmadı orman yangınlarıyla ya da insanların elleriyle dağlarımız “yandı bitti kül oldu”. Bu güne kadar 1930’lu yıllarda yapılan parklarımızla ve yeşil alanlarla gurur duyduk. Şu an dolmak üzere olan Buldan Mezarlığı bile çevrede örnek yeşil bir alan oldu. Sevindirici olan ise son yıllardaki ağaçlandırma çalışmaları ve yeni yeşil alanlar için arayış gayretleri hızla devam ediyor. Yeşil alan planlamaları yapılıyor. İnşallah,yeniden “Yeşil Buldan” adı tüm bölgede olduğu kadar tüm ülkede ünlenir. Yeşil Buldan’a özlem sona erer. İnşallah mevcut yeşilliklerin kıymetini iyi biliriz. Dileriz; geçen yıllara rağmen azalan o yeşil alanlar, park ve bahçeler nüfusla orantılı olarak çoğalır. Mevcut yeşillikleri korumak bir yana geleceğe dönük yeşillendirme çalışmaların belli projelerle kesintisiz sürdürülmesi gerekiyor. Bu memleket bizim. Bu dağlar bizim.Buldan,yeşil dokusuyla,dokumalarıyla,renk renk desenleriyle,kültürel zenginlikleriyle,havasıyla,suyuyla,mevcut tüm güzellikleriyle, insanlarıyla kısacası her şeyiyle bizim ve en önemlisi Başka Buldan da yok.



Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: