Selam ve saygılarımla Dostlarım…
Söze nereden başlayacağımı bilemiyorum. Zira çok heyecanlıyım. Beni tanıyanlarınız vardır mutlaka ama tanımayanlarınız için başınızı ağrıtmadan kendimi kısaca tanıtayım. Ben Arap Ahmet’ten olma Berber Münevver’den doğma, Ceyda ve Şeyda’nın ablası Yelda. 1969 yılında Denizli’de doğdum. Doğum yerim Denizli olsa da lise öğrenimimi tamamlayana kadar Buldan’da yaşadım. Sonrası üniversite eğitimi alan birçok arkadaşım gibi gurbette geçti ömrüm bir süre. Mezuniyetin ardından evlilikti, çocuktu derken, Denizli Belediyesi’nde oniki sene, Alanya Belediyesi’nde ondokuz sene mesleğimi icra ettim. Şehir Plancısı olmam dolayısı ile her konudan 250 gram bilgi sahibi olmam gerekti ve deneyim kazanıma hepsinden birer tutam katarak kaynata kaynata bu yaşa kadar geldim ve çok şükür alnımın akıyla emekli oldum. Aman yanlış anlaşılmasın emekli dediysem eleği asmadım henüz. Güzel işler üretmeye devam tabi ki.
Sevgili arkadaşım İbrahim’in (Acıkara) teklifiyle de kendimi yazarken buldum. Sizlerle bu köşede deneyimlerimi, gözlemlerimi ve daha nicelerini naçizane paylaşmak benim için büyük bir keyif olacak.
Köşemizin adına gelince… Neden “Kırmızı Bisiklet” ?
Çocukluğumda en çok istediğim ve alındığında da havalara uçtuğum birçok çocuğun da rüyası olan kırmızı bisikletimi uygun gördüm. Çünkü o benim umudumu yeşerten, hayallerimi gerçekleştiren, beni özgür kılan bir araç değildi sadece. Çocukluğuma dair hatırladığım en güzel anılarıma, anlarıma dair bir simgeydi.Her insanın hayatında geçmişi hatırladığında gülümseten bir simge vardır mutlaka.Bu simgelere dokunacağım azıcık.
Buradaki paylaşımlarımda öncelikle Güzel Buldanımız olmak üzere güzel ülkemizin kültürel miraslarından, atalarımızdan ve bizi insan yapan değerlerden bahsedeceğim. Belki birçoğumuzun (ilk önce benim) hoşuna gitmeyecek konuları deşeleyip azıcık canımızı sıkacağım ama sonunu da güzele, deneyimlerimle ne yapılması gerektiğine bağlamaya çalışacağım.
Bir kenti kimler oluşturur?
Bir yerleşme nasıl kent olarak nitelendirilir?
Bir kentin kent olarak nitelendirilmesi için gereksinimi nedir?
Kendimizi kentli olarak nitelendiren bizler,yaşadığımız kent içinne katkıda bulunuyoruz?
Peki insan nedir?
Sait Faik’in “Kumarbaz Hayri Efendi” öyküsünde dediği gibi;
“Yalnız başına olan insan kadar büyük adam yoktur ama,insanlarla beraber olan insan, hakiki kıymetini ölçer, biçer. O zaman büyük adamsa, büyük adamdır.Bir şeye yaramaz adamsa bir halta yaramaz adam olduğunu anlayan adam da bir şeydir...”
Özetle birlik olunca, birlikte yaşayınca, konuşunca, dertleşince, paylaşınca değerli hisseder bir insan. Kentli olmak böyle bir şey benim gözümde. Kentler insanlarla yaşamalı.
Bu nasıl mümkün olabilir sonraki yazılarımın konusu olacak.
Sağlıcakla, sevgiyle kalın…
Ne güzel bir yazı,merakla diğer yazıları bekliyoruz,bizde hayat sevgi ile başlar , insana yatırım yapılmalı diye düşünüyoruz,sevgi ile kalınız
Tebrikler basarilar
Sohbetini özlemişim Yelda’ cığım. Ne güzel bir başlangıç yapmışsın, takipte kalan bir okuyucun olacağımdan şüphen olmasın… Sevgiler