Mimarlık denilince ilk akla gelen isim Mimar Sinan’dır şüphesiz. Genel olarak baktığımızda hepimizin Mimar Sinan hakkında az da olsa bilgisi vardır ama biz bu üçüncü sayımızda sizlerle Mimar Sinan hakkında bildiklerimizin yanında bilinmeyenleri de sunmak istedim.
Mimar Sinan yaşadığı dönemlerde inşa ettiği yapıtlarla ustalığını kanıtlamıştır. Kanuni Sultan Süleyman, II.Selim ve III. Murad'ın saltanat dönemlerinde hakim olan Osmanlı klasik mimari üslubu ile adi özdeşleşmiş olan Mimar Sinan, dünya yapı sanatının en büyük ustalarından biridir. Çağdaşları ona saygı ile "Koca Sinan" diyorlardı.
Mimar Sinan’ın mimarlığa nasıl başladığından bahsedelim. Mimar Sinan 1511 yılında Yavuz Sultan Selim zamanında İstanbul’a gelmiş ve yeniçeri ocağına alınmıştır. Zaman zaman seferler olduğunda da Mimar Sınan bu seferlere katılmıştır. İlk olarak 1538 yılındaki Karaboğdan Seferinde ordunun Prut Nehri'ni geçmesi için köprü gerekmiş. Bataklık alanda günlerce uğraşılmasına karşın köprü kurulamamış. Görev Kanuni'nin vezirinin emriyle Sinan'a verilmiştir. Hemen işin basına koyulan Sinan yüksek bir köprü inşa etmiştir. Bu köprü on günlük bir süre ile sonuçlanmıştır. Ve bu köprünün yapımından sonra Sinan 17 yıllık yeniçerilik hayatından sonra 49 yaşında Başmimarlık görevine atanır. Kaynaklara göre başmimarlığı kabul etmesini de şu sözlerle belirtiyor : ‘’ Mimarlığın camiler inşa edip birçok dünya ve ahret muradına vesile olacağını düşünüp kabul ettim’’.
Mimar Sinan’ın, Mimarbaşılığa getirilmeden evvel yaptığı üç eser dikkat çekicidir. Bunlar: Halep’te Husreviye Külliyesi, Gebze’de Çoban Mustafa Külliyesi ve İstanbul’da Hürrem Sultan için yapılan Haseki Külliyesidir. Halep’teki Hüsreviye Külliyesinde, tek kubbeli cami tarzı ile bu kubbenin köşelerine birer kubbe ilave edilerek yan mekânlı cami tarzı birleştirilmiş ve böylece Osmanlı mimarlarının İznik ve Bursa’daki eserlerine uyulmuştur. Külliyede ayrıca, avlu, medrese, hamam, imaret ve misafirhane gibi kısımlar bulunmaktadır. Gebze’deki Çoban Mustafa Paşa Külliyesinde renkli taş kakmalar ve süslemeler görülür. Külliyede cami, türbe ve diğer unsurlar ahenkli bir tarzda yerleştirilmiştir. Mimar Sinan’ın İstanbul’daki ilk eseri olan Haseki Külliyesi, devrindeki bütün mimari unsurları taşımaktadır.
Mimar Sinan’ın Mimarbaşı olduktan sonra verdiği üç büyük eser, onun sanatının gelişmesini gösteren basamaklardır. Bunların ilki İstanbul'daki Şehzade Camii ve külliyesidir. Dört yarım kubbenin ortasında merkezi bir kubbe tarzında inşa edilen Şehzade Camii, daha sonra yapılan bütün camilere örnek teşkil etmiştir.Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. Kendi tabiriyle kalfalık döneminde, 1550-1557 yılları arasında yapılmıştır.Mimar Sinan’ın en büyük eseri ise, 86 yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" diye takdim ettiği, Edirne’deki 1576 yılında yaptığı Selimiye Camiidir.Yaptığı her eserinde özenle çalışmıştır ve görüyoruz ki günümüze kadar neredeyse tüm eserleri yıkılmadan ayakta durmayı başarmıştır. O yıllarda imkânlar kısıtlı olmasına karsın bunu başarmıştır.Mimar Sinan, Mimarbaşı olduğu sürece birbirinden çok değişik konularla uğraştı. Zaman zaman eskileri restore etti. Bu konudaki en büyük çabalarını Ayasofya için harcadı.50 yıllık başmimarlığın ardından, 1588'de İstanbul'da vefat eden Mimar Sinan, Süleymaniye Camii'nin yanında kendi yaptığı sade türbede mezarı bulunmaktadır.
YORUMLAR