Ömer DAMGACI
Çam agması (Reçine)
Ali Efe 1920’li yıllarda doğduğunu tahmin ediyorum.
Elinin birinin sakat olmasından dolayı, Çolak Ali diye tanınırdı. Tanıdığım sürece Buldan’ın önemli simalarından biri idi. Yalnız yaşar, kendi işlerini (yemek, temizlik) çok iyi yapardı. Özel günlerde, (bayram düğün gibi) kıyafetleri çok temiz olurdu. Bayramlarda beyaz gömlek, fötr şapka ya da kasket giyer, marka değeri kazanmış bıyıkları ile tipine özen gösterirdi. Bıyıkların marka değeri derken; siyah ve usturuplu burkulmuş-burulmuş (Bazıları reçine-agma- ile burduğunu söylerler.) olmaları diyebilirim.
Geçimini sağlayacak parayı; komşuların odunlarını, (nacağı tek eliyle tutarak) bölmesi karşılığında ve dağdan topladığı çam kozaklarını sırtında dağdan köye taşıyıp satmasıyla kazanırdı.
Günlük işlerini tamamladığında, evinin sokağının başına çıkar, (Sokak da, Metin Damgacı’nın evinin yan sokağı) köşede yerden yüksekliği 50-60 cm olan sabit biçimsiz bir taşın üstüne oturur, yoldan geçenlerle sohbet ederdi. Çocuklara da takılırdı. Onun takılmasından rahatsız olan çocuklar onun önünden geçmemek için yollarını değiştirirlerdi.
Dinleyen bulduğunda muhabbetine doyum olmaz. Anlattıkları güce dayalı tövâtirlerdi. Dinlediklerimden biri;
‘’ Ali Efe bir gün dağdan topladığı gozak çuvalını getirirken yolda bir çam ağacının dibinde dinlenmek istemiş.
Ağaca sırtını yaslayarak accık dinneniveren demiş, uyandıktan sonra gozak çuvalını sırtına almış ve köye (Buldan) doğru yola çıkmış. Köye yaklaştığında biri görmüş.
Ya Ali Efe akandaki ağaç ne öle demiş.
Ali Efe sırtındaki çuvalı yere bıraktıktan sona akasına bakınca dibinde dinnendiği ağaç bıyığına agmasından yapışmış’’
Ali Efe’nin oturduğu taşın karşısındaki sokağın girişinin sol başında (Tahminen Buldan’da 6 ya da 7 yerde bulunan) mahalle Çeşme Mekânı var. Buraları, mahalle insanlarının suyla ilgili her türlü ihtiyacını sıra kavgasız karşıladığı özgün mimarisi ile çamaşır yıkayıp, haşıl (Dokuma hazırlığı) yaptığı ortak kullanım alanıdır. Bu gibi yerlerden bir ikisinin mekân olarak yapıldığını gördüm. Ama çeşme yok. Bu çeşmeyi hatırlayanlar vardır. Eğer o mekanlara bu çeşmelerden (Bulunabilirse orijinal) konularak mimari ve turizm açısından uygun yerlere yeni bir-iki mekan daha yapılabilirse çok iyi olur.
Konu ile Kaymakamlık, Belediye ve Kültür ve Turizm yetkililerinin yardımlarını umuyorum.
Herkese sağlık, bereket ve mutluluk diliyorum.
Cuma günleri beyaz gömlek takım elbise giyerdi. Bardağın dolu tarafına bakardı .Zincirli çakı ile düşman helikopterinin düşürmesi ,İstanbulda haydar elması eşiğinin tanınması gibi güzel sohbetleri vardır Ağacın taşınması kırk yıl sonra gerçek oldu. Abdurrahim Boyacılar
Çolak Ali efeyı Buldan da çocuklugumdan tanırım ve onun öykülerını bızzat kendısınden dınleyerek yaşadık. kend köşesınde, Yukarı parkta, Aşagıparkta veyhutta Kestınederesınde etrafına toplanır güzel hıkayelerını dınlerdık. Ragıpların evınde otururduk ve devamlıevın açık pencerelerınden kendısıne seslenırdık. ayrıca dev güreşlerpnde en önde koşan ve Gençlık spor kulübünün en hararetlı amıgosu ıdı. Cebınde Futbolcu Metı Ülkü nün (Hacıbekır Nazmı Amcanın Oglu) resmını taşırdı .Allah Rahmet eylesın Işıklar ıçınde uyusun. Sızede Çolak Alı Efeyı satırlara taşıdıgınız için Teşekkür ederım. Buldan Şivesini en etkin kullannan biriydi. Allah rahmet eylesın...