- Mayışlara zam aldınız, boş boş oturup durman bire çay verem size, dedi Moramıdın Kahvesinde kahveci Halilİbram. Boş olan kahvede bir masada oturan ihtiyarlara.
- Eh, yapge bakalım çaylara ben verem parasını, dedi Sineklilerin Ümmet. “Zaten aldığımız üç guruş mayış, o da eve vaamadan bitiyo. Bazar herşeysini bile ta ikindin namazından sonra Bağ- Kur bazarından alıyoz. Yeşil gözlü zeytinyağına bile hasret galdık gari” diye söylendi.
Postalların Yusuf tasdikledi Sineklilerin Ümmet’in sözlerini.
- Üle abe bırak zeytinyağını bu gidişlen çiçek yağı bile bulumucez yalım. Baksana biyon nereye çıkdı gitti çiçek yağı. Sen nerem debban hey abe.
Kazıkların Kemal, yavaş yavaş karıştırdı gelen çayını. Belli belirsiz güldü kendi kendine, başladı anlatmaya.
- Ben yirmi seneyi geçti tekavit olalı. Epey para ödedim, dilekçeyi Denizli’ye veemeye gittim. Emme nası ıscak vaa ya. Yanıyo Denizli. Neyse ordaki memur aldı benim dilekçeyi, senin evine mektub gelir ondan kellim mayışın başla, dedi. Aradan epey bi zaman geçdi. Postacı bi mektup aldı geldi eve. Bende okuma yazma yok, hemen çıkdım dışarı. Bizim muhtar geggeliymiş, abe hunu bene okuyuve, dedim. O başladı okumaya emme, yakın gözlüğü yok yanında. Epey bakdı, burnunun ucuna gada götürdü. Kemal akıdeş emekli olmuşsun, sekiz bin lere mayış bağlamışla sene, Buldan bazarı gün bankadan al deye yazıyo, dedi.
Sekiz bin lere çok para akıdeş. Ben sevincimden evlere damlara sığmeyom galan. Garıya “ Ben bazara varan gelen, kasaptan et alan, gıyma alan gelen” deyince oncaz da “Aaa adam bende epeydir üst baş almadım, ben de ötüberi alan” dedi. Neyse endik ikimiz bazara. Kasaptan iki aaka bacak çekdirdim. Beş okka gıyma yapdırdım. Kasap Hasan abeye, “Abe ben emekli oldum, Buldan bazarı gün mayış alcem bankadan, o gün veecem parasını dedim, eh abem dedi. Peynirini, yağını, yoğurdunu aldıktan sonra garıyla doğru manifaturacıya gittik. Pazen, basma kesme, divan öötüsü, çaput mindelerin yüzüne gada gumaş kestirdik. Garı kendine iki fistanlık gumaş, bene, oğlana, güveye bire gömlek aldık. Hep veresiye, garıylan kendime bire babuç da aldık. Onu da baza gün veecez dedik adamcığa. Sevincimden önüme gelen Raşit’e, Deli Zehra’ya, Yaylalı Erol’a, Paşa’ya hepiciğine para veedim, bi sevindile gariple. Nene Kemal’in arabasına bindik doğru Yuka Bucağa. Benim garı sevincinden gomşulara lokma etti on beş kilo undan hayır bile dağıttı bosbol. Neyse akıdeşle Buldan bazarı gün vaadım bankaya. Mekdubu, kimliği veedim memura. Saydı saydı önüme goydu parayı. “Abe parayı say huraya baamak bas” dedi. Ben parayı saydım seksen lere. Akıdeş bi yanlışlık va yalım, bene gelen mektupda sekiz bin lere yazıyomuş, muhtar okuyu veedi dedim. Adam mektuba bidee bakdı. Abe burda seksen lere yazıyo, hem sen gaymakam mıydın sekiz bin lere mayış alcek deyesiye gada banka başıma yıkılıveecek sandım. Nişliyem neelere gidem goca Allah’ım. Doğru eve vaadım yüzü goyun yattım. Sabalansı kakdım, doğru esnafların yanına anladdım durumu, üçer beşer veedim emme benim aldığım her şeylerin parasını bi yılda zor ödedim gari. Ben şaş emekli oldum nasılsa,canım isdeese girerim tezgâh çukuruna deyodum emme iki sene hiç çıkmıdan harıl harıl çalışdım çukurun içinde gari.