ŞIMŞIRIK
Moramıdın Kahvesinde sobanın başına üşüşmüştü ihtiyarlar. Sobada yanan çam odunun çıtırtısı kahvedeki sessizliği bozuyordu.
Kahveci Halilibram seslendi ihtiyarlara, çay isteyen olup olmadığını sordu. Gönülsüz gönülsüz bir iki kişi çay söyledi.
-Hu sobanın içine iki üç odun atda accık ısınalım, ondan kelli söyleriz birer çay, diye seslendi, Beyler’in Akif.
-Ülen getirmeyo bilen Külfalanlılar odunu, idareli yakıyoz gari, diye cevapladı Kahveci Halilibram.
-Derelerde gırık dallar bek çok hey akıdeş, enivee de topla gel. Hiç olmazsa hem odun toplaasın, hem de ötüberi toplaasın, bi faydan dokansın, dedi Cinbekirlerin Hilmi.
-Tabi ya, iyi dedin Hilmi, diye sohbete girdi General İbram.
-Derelerin içine elllerine ne geçdi atıyorlar. Çul çaput, pısat ne rasan vaa derelerin içinde. Bak esgerde benim başıma ne geldi, size annadıverem, diye devam etti.
Çayından bir yudum aldı, başladı anlatmaya.
-Esgerde bize Kayseri’de bi denizaltına bindirdilee. Denizaltının bi gumandanı vaa emme suratı kırk garış. Tatbikata gitcez galan Karadeniz’e. Marşa basdı gumandan. Denizaltı çalışmeyyo. Bi yon, iki yon, nahaasın çalışmıyo. Sinirden ölcek gumandan. Uğraşıveriyo, sağına bakıyo, soluna gurculeyo emme tık dep galıyo. Ben hıyalleyveedim. Hemen vaadım yanına. “ Ne oldu gumandanım, ben az buçuk anlarım bu işleeden” dedim.
Ters ters bakdı bene. “Gömeyyomun, marş basmeyyo, sen ne anlaasın bundan. Çekil kenara, zaten kafamı bozupduru bu, ben böğün bu denizaltını yakarım eğer olsun” dedi.
Bende “Dur bakam, sakin ol, ben hallederim” dedim. Gumandana bi sade gaave yapberin diye söyledim esgerlere.
Denizaltının kapağını açdım, girdim suyun içine. Yüzdüm, yüzdüm, pervanenin yanına gadaa giddim. Bi bakdıydım, bizim iplik çuvallarından biri pervaneye dolanmış. Nasıl dönsün o pervane. Neyse, sökem deye uğraşdım emme sökülcek gibe değil. Asılıyom asılıyom emme çıkmeyyo, iyice dutmuş gari. Kimbilir ne zaman dolandı oraya. Fır fır edeeken yapışmış gari. Aklıma geliveedi, ben bunu bıçaklan kesem dedim. Doğru vaadım denizaltının kapağına. Camdan akıdeşlee bakıp duru. Elimlen bıçak işareti yapdım. Anlımaadıla epey. En nihayet bi Rize’li esgercik vaadı, cin gibeydi. Hemen mutfağa goşdurdu. Bıçağı aldı geldi. Kapağı açdı, bıçağı elime veedi. Ağzıma aldım bıçağı, gine yüze yüze vaadım pervanenin yanına. Dolanan çuvalı kesdim, elime aldım, doğru kapağın yanına vaadım. Kapağı açdı akıdeşle. Girdim içeri emme şımşırık olmuşsum galan.
Gumandana seslendim. “Bas bakam hinci marşa” deye. Bi basdı bu, “Hart” dedi çalışdı.
“Üle İbram sen bek akıllıymışsın, maşallahın vaa. Sen olmusaydın ben yemin şart olsun böğün bu denizaltıyı yakcekdim” deye deye bi galdı. Bene hemen keycek herşey buluveedi. Üsdümü başımı keyindim, bene de söyledi bi saade gave. Yakdık civaraları, usul usul giddik gari Karadeniz’e tatbikata.
Ondan derelerin içine çuvaldır, pislikdir atmayın deye herkese tembih ederim. Yağan yağmur alıp gidiyo, taa Kayseri’ye. Ondan kellim durma uğraş, denizaltını çalışdırcem deye. Yazık demi ordunun malına.
Ben de Urfa da deniz piyade yapdiydim eskerliğimi.Gayserinin eskerleriylen birbirimize yüze yüze gezmeye gide gelidik.Ne gunlefi ne hacı abe