Moramıdın kahvesi açılmıştı artık uzun bir süre sonra. Müşteriler birer ikişer oturmuş muhabbet ediyorlardı. Sohbetlerin konusu Koronaydı. Gelen giden haberlerden öğrendiklerini anlatıyorlardı kahvedekilere.
- Akıdeş iyiki yıllar önce gelmişsim Buldan’a, dedi Yaşgulakların Hilmi, yanında oturan Şibillerin Ali’ye.
- Tabi iyi ettin ya akıdeş, hele hu sokağa çıkma yasaklarında nasıl vakit geçirceedin İzmir’de, oturu duraadın gari evin içinde. Buldan öyle mi ya. Gonum gonşu seslenirken söylenirken günleri geçirdik gittik. Hinci gari bundan kellim Haydar, Kepsel bağları bek güze olur. Benim bağa gideriz, bi İstanbul amuudu vaa bağda emme sen göösen çaput gibe. Accık da geçsin de yolmaya gidelim akıdeş” dedi Şibillerin Ali.
- Bene ne dersen de emme İstanbul amuudu deme akıdeş, dedi Yaşgulakların Hilmi.
- Neden üle akıdeş, bek güze olur şapır şapır sulu sulu, bek güze olur yimesi, dedi Şibillerin Ali.
- Üle akıdeş ilk Buldan’a göçüp geldiyim sene garıylan bazara endik. Bankanın yanında akıdeşin biri bi sele İstanbul amudu getirmiş. Ben de bek severim, benim garı da bek seve. Gençden bi oğlan dinelip duru başında. Akıdeş kaç para amuud, dedim. Üç lira abe kilosu, dedi. Hepsini alıverem ne gada vaasa emme iki buçukdan yapıvee dedim, eh dedi buncaz. Omuz gantarı buldula geldile çekdik otuz iki kilo geldi, otuz kilodan hesap göödük. Hepsini aldım ben. Oğlancığa seleyi Aşağı Parkın oraya gada getirive dedim. Umuzladı aldı, geldi. İki sandalye çekdik garıylan. Ben başladım amuudları yimeye. Garıylan bir hem yiyoz hem de gelene geçene “gelin üle amuud yin, hayır edibbarım” deye sesleniyom. İkindi ezenine gada hem yidik hem de dağıttık gelene geçene. Ben bilmeyom ya altı yedi kilo yimişsimdir galan. En nihayet boş seleyi oğlana veedik. Garıylan bir Yuka Bucağa yörüdük gittik. Ben eve gidince sığınımadım, kekik suyu içdim bi fincan. Accık uyumuşsum ağşam ezeni okunmuş. Gaanım gurul gurul ötüyo. Bi sancı girdi bene, doğru yüznumaraya goşdurdum, bek fena amel olmuşsum. İki durup bi durup yüznumaraya goşduruyom emme ben de hal takat galmadı. Kendimden geçmişsim yüznumaranın önünde bayılıp gitmişsim. Benim garı hemen gonum gonşuya haber veemiş, ambulanslan hasdaneye götürmüşle. Hasdanede gözümü açan deyom emme takadim yok. Bi serum bağlamış doktorla, benim garı da takas getirememiş, gıçıma çaput bilen dutmuş, kaç saat geçdi bilmiyom bakmışla olcek gibe değil doğru Denizli’ye kaldırmışla bene. Bi ara gözümü açdım, benim garı başımda, bi doktor başucumda. Gözlüklü bi akıdeş, etine dolgun. Benim garı herşeyi anladıvemiş doktora. Doktorda Buldan’ı iyi biliyoomuş. “Abey yimişsin İstanbul amudunu emme, paldımsız yimişsin, motoru da bozmuşsun, sen hiç duymadın mı amuudu sayıylan yicen, elmayı soyupda yicen naha senin işlerin, hiç duymadın mıydı, sen nasıl Buldanlısın” deye benlen epey bi dalga geçti gari.