- Böğün Denizli’ye gittik garıylan toktura, diye sohbete girdi Bicililerin Fehmi, yanında oturan Aleflerin Hilmiye dönerek.
- Buldan arabasınnan gittik, emme Menderes’in üsdünden geçeeken bi bakdıydım, gurumuş gosgoca nehir. Bek tasladım galan.
- Ben de duyduydum guruduğunu, benim oğlan fabrikada çalışıyo o deyveydiydi. Ben de bek üzüldüm hey akıdeş, dedi. Bodukların Kamil.
- Kırk yılda bir Menderes gurur derlerdi demek o günlere denk geldi guruması, dedi gülerek.
- O da nerden çıkdı Hilmi akıdeş, diye sordu Bodukların Kamil.
- Bi zaman bi gıtlık oldu. Mal bazarına gelen yok, giden yok. Tezgâhları kapaddık. Bi saçak mal satılmıyor. Hu mal kaç para deyen bile yok. Nişliyelim neyniyelim deye düşünürken Tosunlar’da, Ahmetli’de pamuk deynemeye gidelim dedi akıdeşle. Yövmiyeylen amelelik yapcez gari. Toplaşdık, hep bir vaadık Tosunlar’a. Bizi aldıla, gittile pamuk taalasına.
Bigün pamuk deyneyip duruyuz. Öğlen oldu. Yemek yicez galan, bakdık laklak boş. Bayraktar Aliksan’ın eline veedik laklağı, “Menderes’den doldurge de içelim”, dedik. Buncaz “eh” dedi. Aldığınnan gitti laklağı. Biz öğlen yemeğini yidik peynirlen tometlen, balcanlan, bibeelen, soğanlan. Aliksan gelmeyo.
Vakit ikindin oldu, gelen giden yok. Ağşam ezenine yakın, Bayraktar Aliksan çıkdı geldi, elinde boş laklaklan. “Üle sen needesin, nereye gittin, hani su” deyesiye gada, gaaşılık veedi. “Üle akıdeşle söylenmen, Menderes’in suyu kırk yılda bir dineemiş. O da tam böğüne denk geldi. Bi damla su yok Menderes’de” dedi.
Biz şaşdık galdık. Yaddık çadırda sabah oldu. Ben vaadım Aliksan’ın yanına soodum buna. “Bak doğru söyle, neden doldurmadın suyu” deyesiye gada, “Üle akıdeş, ben geceleri uyuyumeyom gaşıntıdan, her yanımı yakaacala yidi. Su doldurmaya gittiğim yeede söğüt ağacının dibine uzandıydım, içim geçiveemiş. Bi kakdım, otaalık gararıveemiş. Garanlıkda yolu şaşırıverin deye laklağı doldurmıdan geldim” dedi hinayet. Yaa, neele çekdik biz hey gidi goca akıdeş. Allah’cım o günlere bi daha gösteemesin milletimize.