A- HALK TAKVİMİ
Halkın mevsimlere verdiği adlar. İlkbahar – Bahar, Yaz- Yaz, yağ eriten, Sonbahar- Güz, Kış – Gış, yağ donduran
İlkbahar- Nevruz, (Yeni gün), ilkbahar başlangıcı olarak kabul edilir. 25 Seferde’den 19 Cemaziyelevvel’e kadar 93 gün sürer. Yaz- 20 Cemaziyelevvelden 24 Şaban’a kadar 93 gün sürer. Sonbahar – 89 gün sürer. 25 Şaban’dan 25 Zilkadeye kadar sürer. Kış – 26 Zilkadeden 25 Sefere kadar 89 gün sürer. Mayıs ayında Hıdırellez’den sonra yaz başlar. Bunun için yaz ayına Hızır, kış ayına da Kasım denir. Halk kışı iki kısma ayırmıştır. Zemheri ve Hamsin. 45 er gün sürer. Zemheri çok soğuktur. Hamsin ise aldatıcıdır. Bazen soğuk, bazen sıcak olur. Hamsinin bu aldatıcılığına karşılık halk “Hamsin, zemheriden kemsin(kötüsün) der.
B- Halkın aylara verdiği adlar. Ocak – Zilhicce, Zemheri, Son Kanun. Şubat- Muharrem. Mart – Sefer. Nisan – Rebiüevvel. Mayıs – Rebiulahir. Haziran – Cemaziyelevvel. Temmuz – Cemazieyelahir. Ağustos – Recep, Zırzır. Eylül – Şaban, Teşrinevvel, Gazel dökümü. Ekim – Ramazan, Teşrinsani, Hasat zamanı. Kasım – Şevval- Kanunevvel. Aralı – Zilkade, Kanunsani.
Halkın günlere verdiği adlar- Pazartesi- Giretesi. Salı – Güççük baza veya Sali. Çarşamba – Çaşamba. Perşembe – Buldan bazarı. Cuma- Cume, Gula. Cumartesi – Ene. Pazar – Gire
B- CEMRELER –
Büyükler Cemreye “Kevakıb-i Sade demektedirler. Cemre önce havaya düşer. Bu Şubatın 23 üne rastlar. Bu zamanda hava çok soğur, don tutar. Bir hafta yağmur yağar. Bir hafta sonra yağmurla beraber cemre suya düşer. Sular ılımaya başlar. Yedi gün sonra da toprağa düşer. Bu olayda da toprak ısınmaya başlar. Bitki tohumları çatlar, kırlar yeşillenmeye, ağaçlar tomurcuklanmaya başlar. Kaynak – Meryem Eldireklioğlu(105 yaşında, lakabı Kaymak Nine), Fadime Uçar(66 yaşında Gölbaşı mahallesi)
C- HIDIRELLEZ
Buldan’da Hıdırellez’e “Dede geçti veya Dede geçimi” denilmektedir. Efsanelere göre Hızır ve İlyas, Ab-ı Hayat suyu içerek ölümsüzlüğe kavuşmuş iki ermiş kişidir. İlyas denizde, Hızır ise karada yaşamaktadır. Bu iki ermiş her yıl 6 Mayısta birbirlerine kavuşurlar. Hızır ve İlyas dedeleri, kimin evinde, bağında, bahçesinde kavuşursa o evde ya da tarlada, bahçede bolluk olacağına inanılır. Bu buluşma günü 6 Mayıstır. Hıdırellez ismi Hıdır ve İlyas’tan gelmektedir. Dede geçti denmesi ise o gece Hızır dede geçecek demektir. Hıdırellez’den bir gün önce yani Hıdırellez gününün başlangıcı gece Dede geçer. Buldanlılar Hıdırellez’den bir gün önce “Turfan yüzü” denilen bir yer vardır, oraya giderler. (Şimdiki Ahmet Tuncay Okulunun olduğu yer) buna Dede karşılaması denir. Sabah gün doğmadan önce, erkek kişiler oraya gider. Oradan “Yayla Suyu” denilen bir su geçmektedir. Bu su ile abdest alıp, çimenlerin üzerinde namaz kılarlar, dua ederler, dilek dilerler. Küçük bir kâğıda dileklerini yazı Yayla suyuna atarlar. Su üzerine bırakılan kâğıt, su tarafından götürülürse dua, dilek kabul oldu demektir. Eğer kâğıt yerinde kalırsa dua, dilek kabul olmayacak demektir. Bir de oradan geçen suyun içinden 41 tane küçük taş parçası(Çakıl), toplanarak, bir çıkının (Bez torbanın) içine bağlanır. Bu taşlar bir sandıkta saklanır. O taşlara Hızır’ın eli değdiği için eve bereket getirir. Hıdırellez gecesi ise eğlenceler yapılır. Bu eğlenceler yazı karşılamak için yapılır. Buna “Paskele- Pasgelli” denir. Bu Paskele şöyle yapılır. Hıdırellez gecesi eski hasırlar yakılır, ya da yaş çam dalları yakılır. Bunun alevi üzerinden genç kız ve delikanlılar atlarlar. O zaman bu gençlerin günahları affedilir. Yine Hıdırellez’den bir gün önce çeşitli dilekler dilenir. Örneğin bir yere para gömülür. Eğer dede geçerken buna dokunursa gömen kişi zengin olur. Hıdırellez sabahı yerdeki çiğlerle süt mayalanırsa o süt yağ, yoğurt olur. Eğer ev sahibi olmak isteniyorsa evin bahçesine ya da yol ortasına istenen şekilde taşlarla küçük bir ev yapılır. Hızır o taşlara dokunursa o kişi ev sahibi olur. Akşamdan hazırlanan bir kap içine su konur. Suya para atılır. Gün doğmadan bu para alınır ve sandıkta saklanır. Eğer Hızır parayı ellediyse o para çoğalır. Hıdırellez günü kırlara gidilir. Buralara salıncaklar kurulur. Yemekler yenir. Kuzu kızartmaları yapılır. Hastalıklardan kurtulmak isteyenler yeşil çimenlere yatıp yuvarlanırlar. Vücudun sıhhatli olması için geceden gül ağacının dibine kendi eşyalarından bir şeyin bağlanması da adettir. Bütün bunlar Hıdırellez’in bereket getireceğine inanıldığı için yapılır. Genç kızlar gül dibinde bulunan bir çömlek içine düğme, yüzük gibi bir şey atarlar. Atarken de niyet tutarlar. Bu çömleğin ağzı yemeni ile bağlanır. Çömlek ertesi sabah açılır. Günahsız bir insan(Küçük çocuk), bu çömlekten avucuna gelen ilk şeyi dışarı çıkarır. Çocuk bunu çıkarırken genç kızlar aralarında bir mani okurlar ve eğlenirler.
Hıdırellez Manileri-
Yemenimin yeşili, Sil gözünün yaşını.
Bana müjdeler olsun, Şimdi buldum eşimi.
Yemenim turalıdır, Kenarı oyalıdır
Dostlara haber verin, Sevdiğim buralıdır.
İstanbul çarşısına, Gün doğar kapısına
İnsan gönül verir mii Kapı bir komşusuna.
Yemenim allı morlu, Elimden aldı zorlu
Ben yârimi bilirim, Az buçuk orta boylu.
Niyetler ekseriya evlilik üzerine tutulur. Kısmeti çıkmayan kızların başında ise kilit açılır. Mahallede oturan Rumlar da bir sepet içine kaynamış yumurta koyar ve kapıların önünden geçenlere bu yumurtaları dağıtırlar. Kaynak- Mehmet Öküzcü(50 yaşında Yeni Mahalle), Hacı Ali Uçar(72 yaşında Gölbaşı Mahallesi)
D- GÜN DÖNÜMÜ
Günlerin kısalırken uzamaya, uzarken kısalmaya başladığı zamana Gündönümü denir. Senede iki defa gün döner. Gün dönümünde üzümlere “Al düşer” , yani üzümler hafifçe kızarmaya, beyaz üzümler olgunlaşmaya başlar. O zaman gündönümü fırtınası olur. Bu fırtına yağmurla beraber zarar verecek derecede afetli zararlı olur. Havalar da yavaş yavaş ısınmaya başlar. Bu dönem Haziranın 22 sine rastlar. Haziranda gündüz yaklaşık 14 saat, Aralıkta 9 saattir.