İnsanın eski bir dostu ve arkadaşı ile yıllar sonra buluşması, görüşmesi o kadar güzel bir duygu ki anlatılması mümkün değil. Ancak yaşanılınca fark ediyorsunuz.
1969-1970 yıllarında Mardin-Midyat’ta askerlik yaptığımız 20 aylık zaman içinde beraber çok güzel dostluk ve arkadaşlık yaşadığımız İzmirli arkadaşım yıllar sonra bana ziyarete geldi. Telefonla arada görüşürdük ama yüz yüze görüşmenin hazzı bir başka oluyor.
Hasret giderip biraz sohbetten sonra İzmir’de kendisinin oturduğu semtte arada bir kahveye çıktığını, orada birkaç beni tanıyan Buldanlıyla tanıştığını söyledi. Benim ayda bir Buldan’da YAŞAM Gazetesine yazılar yazdığımı öğrenmiş.
Buldanlı arkadaşların sohbetleri, konuşma şiveleri o kadar değişik ve güzel gelmiş ki “ama senin konuşma tarzın hiç onlara benzemiyor” diye iltifatta bulundu. Herhalde o arkadaşlar hala eski Buldanlıcayı konuşmaya devam ediyorlar sanırım. Onlardan Buldan hakkında biraz bilgi sahibi olmuşlar. 14 Mayıs caddesini, Tekstil caddesini gezdikten sonra bize gelmişler güzel duygularla.
Dedi ki “Atila bir Buldanlıyı bana nasıl tanıtırsın, anlatırsın, söyler misin?” Ben de şu mısralarla ona anlatmaya çalıştım:
Çıkıp ta şöyle bir Seydallar Çamı’na, bakarak sağa, Bulak yakasına
Biraz daha inip de Yonatça Suyu’na, kana kana içen bil ki Buldanlı’dır.
Bu hota mal satılmadı deyişinden, çiğ patlıcanı yufkayla yiyişinden
İçi ağlasa da yüzü gülüşünden, hemen anla ki bil ki Buldanlı’dır.
Bek dayceymiş, kaça veribban diyorsa, hoş sohbet edip hal hatır soruyorsa,
Takıp takıştırıp iyi giyiniyorsa, hiç şaşma dostum, bil ki Buldanlı’dır.
Tarakçı’dan, Süren Kadir’den, Halil Bayar’dan, Meme, Hakkı, Keretmez’den bahsediyorsa,
Yayla’dan Kepsel’den, Topdamı’ndan Bulak’tan, İşme’den konuşuyorsa
Hiç şaşma dostum, O Buldanlı’dır.
Hal binası, Paşallar, un pazarı, Gevrek, Deştiman’ın hanlarını biliyorsa
Çağla dövmesini, patlıcan soğanı hakkıyla yiyorsa, hemen anla ki dostum o bir Buldanlı’dır.
Bu dizeleri yazıp değerli arkadaşıma hediye ettim. Buldan’ı ve Buldanlıyı iyi tanımasını, özellikle bildirdim. Kendisini ve ailesini ağırlayıp tekrar görüşmek üzere güzel duygularla, saygı ve sevgilerle uğurladım.
SAYIN ALİ TUNABOYLU ABİMİZİN ANISINA
Kendisi rahmetli eniştem Süleyman Tunaboylu’nun abisi olur. 1967 yılında ablam nişanlı iken, düğünden önce İzmir’e gittiğimizde orada tanıma fırsatım olmuştu.
Daha sonraki yıllarda hem hısım olarak hem de ticari olarak bağlarımız devam etmiştir. Eniştem vefat ettikten sonra da görüşmelerimiz biraz azalsa da Buldan’a geldiğinde saygımız, sevgimizi birbirimize göstermişizdir.
Buldan’a değerli kalıcı hizmetler ve eserler bırakmıştır, diğer bir çok hayırseverler gibi. Buldan kıymetli, güzel bir insanı kaybetmiştir. İnşallah evlatları Ahmet ve Ünal da babaları gibi ayni yolda devam eser, kalıcı eserler bırakırlar.
Bu vesile ile Tunaboylu ailesine tekrar başsağlığı dilerim. Ali abimizin ruhu şad, mekanı cennet olsun.