1950 -60 dönemi Zenginlerin evlerinde bulunan en lüks elektrikli eşya lambalı radyolarının saltanatının sürdüğü yıllarda ramazan aylarında sahur vakti ramazan programları yapılırdı. Çocuklar için en güzel program ise Hayali Küçük Ali’nin seslendirdiği Karagöz ile Hacivat oyunlarıydı. İlk Okul çağındaki çocuklar sahura kalktığında, oruca alıştırmak için “ Sen tekne orucu tut, istersen” derlerdi büyükler. Süresi öğle ezanına kadardı.
Ramazan ayı geldiğinde Buldan eşrafından hali vakti yerinde olan hayırseverler yaptıkları hayırların kimse tarafından bilinmesini istemezlerdi. Rahmetli Yarangümeli Mustafa yukarı çarşıda Hacaşı Memed’in fırınından başlar. Sırayla bütün fırınları dolaşır, Molla Osman’ların fırınında turu tamamlarmış. Bu turu sabah erkenden, alış verişin başlamadığı saatlerde yaparmış. Kimse yoksa fırına girer, fırıncıdan borç defterini ister Rastgele birkaç garibanın sayfasını açar. Borçlarını tek tek toplatıp, borçlarını sildir ve fırıncıya sıkıca tembihlermiş. “Sakın benim adımı borçluya söyleme. Bilmesinler.” Borç toplamlarını bir kâğıda yazıp, toplar ve fırıncıya peşin ödermiş.
Aynı şekilde rahmetli Süren Kadir de bakkalları dolaşırmış. Havuzlu kahvenin karşısındaki Balsarılar’ın dükkânından başlar, Alefali Sali, Çimenci Necati’nin ve yukarı çarşıda ne kadar bakkal varsa hepsini ziyaret edermiş. Veresiye defterlerini alır, borcunu ödeyemeyen garibanların borcunu kapatırmış.” Neden böyle bir işi yapıyorsun?” diye soran bakkallara da” Mahallemde borcundan ve açlığından dolayı uyuyamayan insanlar varsa, bunun sebebi biz tok yatan bizleriz” dermiş.
Meclis’in ilk mebuslarından Necip Ağa her ramazanda konağının bahçesinde, kışa denk gelende konağın giriş katında ne kadar Buldan’da yoksul insan varsa toplatır, iftarlarda onların karınlarını doyururmuş. İftar yemeğinden sonra millet dağılmadan, kapıdan çıkarlarken sessizce ceplerine “ diş kirası” adı altında para koyuverirmiş.
Kaynak: Cevdet Kızılağaoğlu—Rahmetle anıyoruz…