Akın Lisesinin kantini bir dönem yeni bir işletmeci bulunmadığından kapalı kalır. Ispartalı Cihan bilahare kantini tutar. Kısa zamanda öğretmen ve öğrencilere kendini sevdirir.
Kurban bayramı yaklaşmaktadır. Teneffüslerde çay molasına inen öğretmenlerin sohbeti kurbanlık alma telaşıdır. Kantinci Cihan hemen sohbete katılır. “Biz köyde hayvancılık yaptık yıllarca. Ben iyi anlarım kurban alım satımından.” Öğretmen Ali Kısaoğlu “ Benim bir öğrenci velimin köyde kurbanlıkları varmış. Her sene 30-40 kurbanlık besliyormuş. Bu cumartesi köye geleceğiz diye öğrenciyle haber gönderelim. Hep birlikte gidelim.” Matematikçi Sezai Çavdar “ Benim arabayla gideriz. Cihan sen de gel.”
Hafta sonu okulun önünde buluşurlar ve Garabalık köyünün yolunu tutarlar. Geleceklerinden haberi olan muhtar Ahmet Bağcı misafirleri karşılar. Ayaküstü sohbetten sonra Koyun damına geçerler. Loş ağılın içine önce kantinci Cihan dalar muhtarla birlikte. Önüne gelen koyunu sırtından sert bir şekilde yoklar. Aklınca hayvanın durumunu anlamaya çalışır. Ani hareketleri o kadar serttir ki hangi hayvanı yoklasa o koyun tepki verip, ürker ve zıplar. Bu durumdan rahatsız olan muhtar kantinci Cihan’a kızar ve “ Benim mallar size gelmez. Ben sizi köyün çıkışında ki Üsen’a nın oraya göndereyim. Oradaki mal benimkilerden daha çok. Güzelce istediğini seçersin.” diyerek başından savar.
Misafirlerin yanına oğlunu rehberlik etmesi için görevlendirir. Üsen’a nın ağılına giderler ve kurbanlık bakmaya, nasip olursa almaya geldiklerini söyler Ali Hoca. Öğretmenler ağılın kapısından bakarlar kurbanlıklara. Cihan hemen içeri koyunların arasına dalar. Mal sahibi de dışarıda misafirlerine bir şeyler ikram etme telaşındadır.
Cihan loş ortamda malları tek tek kontrol etmeye başlar. Gözüne kestirdiği kurbanlıkları başlar mıncıklamaya. Bir ara iri yapılı bir hayvanı fark eder. Sırtından sıktırmaya başlar başlamaz hayvan zıplar ve ters döner ve Cihan’ın kolunu kapar. Meğerse koyun diye yokladığı hayvan sürünün çoban köpeğiymiş. Köpeğin havlamasını ve Cihan’ın bağırışını duyan dışarıdakiler içeri koşarlar. Cihan sürünün arasında baygın yatmaktadır. Karga tulumba dışarı çıkarırlar. Kolundan yaralanmıştır. Hemen köyden ayrılırlar ve Aşağı Hastaneye yetiştirirler.
Yaraya dikiş atarlar ve kuduz iğnesi yaptırırlar. Korkudan daha kendine gelemeyen Cihan kurbanlık bakmaya tövbe eder.