Köyde ona bakacak kimsesi kalmayınca Sarıgöl- Emcelli köyünden 15 yaşında Buldan’a gönderilir Seyman yaşamı boyunca daha ziyade dul hayırsever kadınlar tarafından bakılmıştır. Onunla özdeşleşen şapkası, ekmek toplama bohçası ve kolunda kovası yanında hiç eksik olmazdı. Gördüğü düzgün dal ve odun parçalarını da mutlaka yanına alır. Topladıklarını bakıldığı eve götürürdü.
Babası Aydın bölgesi Kuva-i Milliye kuruluşunun(Eli silah tutan herkesin katılabildiği silahlı küçük birlikler) reisliği yapmış, Buldan’ın önde gelen ailelerinden birinin oğlu olan Hakkı Tuncer 6-7 yaşlarına gelinceye kadar çok zeki bir çocukmuş. Daha sonra bit hastalık geçirir ve yaşamı değişir.Ezanı duyar duymaz evlerinin bahçesinden müezzine bağırmaya başlar. “ Hoca! Çabuk in aşağı! Sene söyleyon hoca!” Bağrışmayı duyan anası Ayşe Nine koşar gelir. “ Oğlum, günaha giriyon. Ezan okuyan hocaya bağırıp durma.” Der demez o anda müthiş bir gürültü olur, zelzele olmaktadır. Müezzin ezanı yarıda kesip, hemen aşağıya iner. Anası bu olaydan sonra şaşkına döner ve “ Benim oğluma deli diyorlar ama o Hak delisi.” Der.
Buldan pazarının Perşembe günleri yukarı çarşıda kurulduğu yıllarda karpuz –kavun pazarının eski kaymakamlık binasının olduğu sokakta kuruluyormuş.. Bostan genellikle develerle taşınıyormuş.
1950’lili yılların ortası. Dışarıdan karpuz yüklü bir deve kervanı Şükür Camii önlerine kadar gelmiş Mal sahibinin karşısına Karabey Hakkı denk gelmiş.Ona karpuz pazarının nerede olduğunu sormuş. Develere karşı düşkünlüğü olan Hakkı “ Ben bunları bazara götürün iyena!” Kervanın başındaki eşeğin çılbırını eline alır ve caminin altından Gayran Mevkisine doğru yönelmiş. Aklınca develeri güreş yapılan Halılar tarlasına götürecekmiş. Yol tenhalaşmaya başlayınca mal sahibi kuşkulanmaya başlamış. “ Evlat! Pazar bu kadar uzak mı? Daha gelmedik mi?” “ Az galdı,baza şu tepeyi aşınca!” Mal sahibi yoldan ilk geçen birini çevirmiş. “Karpuz pazarı nerede? Buralara yakın mı?” Kervanın başında Hakkı’yı gören Buldanlı “ Dayı, sen bu Karabey’in kusuruna bakma, Bunun aklı fikri deve güreşlerindedir. Seni bu deve güreşi alanına yöneltmiş. Sen buradan geri dön geldiğin yere. Çarşıda bir kez daha pazarın yerini sor.”
Arada bir köylere dolaşmaya giden Seyman, yolda Karabey Hakkı ile karşılaşır. Hakkı Seyman’a “Deve güreşine gidelim.”diye birlikte yola koyulurlar. Daha ilk köye ulaşmadan hava kararır ve müthiş bir yağmura yakalanırlar. Sırılsıklam bir vaziyette kendilerini bir bağ evine atarlar.
Dağlara mazı toplamaya giden bir oğlan çocuğu aynı gün aşırı yağıştan ve sisten yolunu kaybetmiş ve bağırarak yardım istemiş. Sesi duyan Karabey Hakkı sese doğru giderek çocuğu bulmuş. Hava kararmaya başlamış. Yağmur da kesilmeyince mecburen geceyi bağ evinde geçirmişler.
Ertesi sabah kılavuzları Seyman’ı takip ederek Buldan’ın yolunu tutarlar. Kaybolan çocuğun ailesi belediye ilan bürosundan anons yaptırmaktadır. Karbey Hakkı ile Seyman’ın yanında çocuğu görenler belediye zabıtasına haber verirler. Bu iki gönül dostu yaptıkları iyilik sayesinde herkesin hayır dualarını alırlar.