Dayısı İstanbul’dan haber yollamış Ali Efeye. “ Nenen bir vasiyet etti. Ölmeden evvel son bir defa Haydar bağının o mis kokulu âmudlarından canım çekti. Ali’ye haber yolla, alsın, gelsin.”
Efe dayı haberi alır almaz birer sepet elma, armut ve Kınalı Beylerce üzümü hazırlamış. Yeğeni şoför Nadir’i bulmuş. “ Dayım ünlemiş İstanbul’a. Yük götürcen. Beni Denizli’den bindirive!” “ Yarın İzmir’e ikinci sıradayım. İkindi vakti Sarayköy’de ol. Denizli’ye geçerken seni oradan alırım. Garajdan biletini de alıveren. Gece İstanbul otobüsüne binesin.”
Taş adam Cevat’a ısmarladığı postal o yaz nihayet Almanya’dan hediye olarak gelmişti. Yola çıkarken sakladığı postalları giyip, üstüne de askerlik şubesi memuru Mehmet Salih amcanın verdiği parkasını sırtına geçirirmiş. O sene 12 Mart askeri darbe olmuş. Pek çok vilayette sıkıyönetim uygulanmaktadır.
Aran Turizmin gece dokuz arabasına bilet alıvermiş şoför Nadir. Üstleri örtülü sepetleri bagaja yerleştiren muavine tembih etmiş. “ İyena! Sepetlerimi berenarı koyma. Güzelce yerleştir. İçindekiler kıymetli. Dökülmesinler. Ona göre!
Aranan sağ ve sol örgüt üyelerinin resimleri afişlenmiş, yollarda otobüsler durdurulup aramalar yapılmaktadır askerler tarafından. Kimliği olmayanlar, afişlerdeki resimlere benzeyenler, kılık kıyafetlerinden dolayı kuşku duyulanlar otobüsten indirilip, askeri araçların içine alınıp sorguya alınıyorlardı.
Aran Turizm’in İstanbul otobüsü Afyon yakınlarında durdurulur. Askerler otobüste kontrole başlarlar. Sıra Ali Efe’ye gelir. Kimliğini gösterir ama kıyafetinden, bıyığından dolayı tipinden gıcık kapan komutan “ Alın bunu aşağıya!”diye askerlere emir verir. Askerler Efe’yi alırlar ve Cemse’nin arkasına bindirirler. Ellerindeki arananların afişlerindeki resim ve isimlerle Efe’nin kimliğini taramaya başlarlar. 10 dakika sonra “bagajın da görelim.” Askeri araçtan inerler ve muavine seslenirler “ Bu dayının eşyalarını çıkar.” Elma, armut ve üzüm sepetleri indirilir. Üzerleri yapraklarla örtülüdür. “ Ne var bunlarda?” “ Ne olcek komutan! Haydar mahsulleri va!” “ İçinde silah saklıyor olabilir. Dökün sepetleri!” Sepetler yere boşaltılır. İçlerinden bir şey çıkmaz ama meyveler toz toprak içinde yeniden sepetlere rast gele doldurulur. Otobüs yarım saatlik gecikmeyle yoluna devam eder.
Bir saat geçmeden Kütahya yakınlarında arama için otobüs durdurulur. Aşağı yukarı aynı şeyler yaşanır. Yolcular bu beklemelerden sıkılmaya başlar. Sabaha karşı İzmit’e yaklaşırlar. Aramalardan dolayı otobüs 4-5 saat gecikmiştir. İzmit çıkışında otobüs bir kez daha durdurulunca yolcular isyan ederler askerlere.” Alın gidin bu adamı! Bir daha bu otobüse bindirmeyin!” Muavin bagajını indiriverir ve Efe Dayı’yı İzmit’te bırakır. Efe Dayı otobüs kalkmadan şoföre bağırır “ Kaptan! Harem’de dayım beni bekleyecekti. Ona deyive Efe yolda mahsur kaldı. Gelemiyormuş, beni buruya almaya gelsin âmudlar bozulmadan!”