İkinci Dünya savaşının izlerinin devam ettiği yoksulluk yılları. Buldan’ın dağ köylerinden geçimini odun satarak sağlayan Uma Çavuş haftanın iki üç günü dağlardan devşirdiği yükleri Buldan’a getirir, sattığı odunların parasıyla evine yağ, tuz, şeker, un gibi ihtiyaçları alıp köyüne dönermiş. Ormancılara yakalanmamak için daha çok sokak aralarında satış yaparmış.
Soğuk bir kış günü çıkmaz sokağın birine girmiş. Kapıları sırayla Geçimini çağ ve masır sararak temin eden. Kimsesi olmayan, yalnız yaşayan Hatça Gelin çıkmış kapıya. “Veresiye olcekse, yık, git. Haftaya çağ parası gelince veririm.” “ Canın sağ olsun.Hotaya verirsin. Yalnız benim ganım bek acıktı. Bi tâna çobası yapıvede, ganımı doyuran.Çorbayı kaşıklarken sorular sorup Hatça Gelin’in gelmişini geçmişini öğrenmiş.”Hotaya gine üç yük daha getiriveren” deyip köyünün yolunu tutmuş. Haftada bir üç yük odunu Hatça Gelin’in bahçesine yıkmış. Eşekleri ağaçlara bağlar, odunları nacakla bir güzel kırar, onları istifliyerek odun katarı yapıverirmiş. Bu hizmet Hatça Gelin’in hoşuna gidermiş. O da Uma Çavuşa güzel bir öğle yemeği ziyafeti çekermiş. Ama yokluğun gözü kör olsun odun parasının borcunu bir türlü ödeyememiş. Uma Çavuş bu misafirperverlikten çok hoşlanmış. Bu nedenle “Mühim değil, Hatça Gelin.Eline para geçtiğinde ödersin.”
Bu alışveriş uzun süre bu şekilde devam edince, eve daha az odun parası girdiğini fark eden Uma Çavuşun garısı “ Adam, eskiden daha çok kazanıyodun.Odunun yükünü mü ucuzlattın.?” Diye söylenmeye başlamış. Kocasından kuşkulanmaya başlayan karısı bir gün “ Eşeğin birini bana bırak. Çöyür amudu satmaya gitcen şehre. İplik yüsüğünden de değişirim parası olmayanlarla.”
Uma Çavuş iki yük odun yapıp köyden ayrılmış. Ardından heybelere çöğür amudu dolduran karısı hemen yola koyulmuş. Kocasını gizlice takip ederek Hatça Gelin’in evini bulmuş. Uma Çavuş yükleri indirip, eşekleri bahçeye bağlamış. Öğle yemeğini orada yedikten sonra çarşıya ihtiyaç almaya gitmiş. Bu arada karısı mahallede çöyür amudu takas ediyormuş. Kocasının evden ayrıldığını görür ve Hatça Gelin’in kapısına dayanır eşeğiyle. “ Çöyür amudu va, alcen mi?” “ Param yok. İplik yüsüğü verem mi?” “ Sen hep para vermeden mi alışveriş edesin?” “ Ne demek isteyon sen? Param yok dedik. Veceksen değişelim. Olmucese çek git kapımın önünden.” diye çıkışmış oduncunun karısına. “Ne deyon be gadın! Altı aydır aldığın odunların parasını vemeyosun. Karşılığında ne veriyon gocama?” deyince çileden çıkan Hatça Gelin “ Boşuna dememişler, eşek çalmadım ama çılbırı üzerime geldi. Dul galdın mı vuran vurana. Alın gidin odunlarınızı. Eksik olsun sizin iyiliğiniz!”