Bin dokuz yüz otuzlu yıllar. Bir sonbahar pazarı, ikindi vakti. Demirci Mehmet amca evleniyor. Düğün artık bitmek üzere. Gelini alıp gelmişler. Davul zurna eşliğinde kaynananın evine ilk adımını atmış yeni gelin. Evin üst katından kaynana, görümce, konu koşu, akraba gelinin üzerine buğday, şeker ve para saçıyorlarmış. Havada saçılan paraları gören davulcu coşmuş ve iki ziyade fazla vurmaya başlamış davuluna. Bu coşkuya dayanamayan davulun askısı kopmuş. Davul yuvarlanmaya başlamış. Göbekli şişko davulcu da arkasından koşup yakalamak isterken düşmüş. Bu olaya herkes gibi yeni gelin de gayrı ihtiyari gülmüş. Damat Memed amca “ Gız ! İnsanlar bize bakıp durular. Bu kadar insanın gülüp durma! Ayıp oluyor. Hem anam da yukarda, gördüyse ya da duyduysa yandık alimallah!”
Gelinin gülüşünü gören görümce anasını dürtmüş “ Ana gız! Gördün mü? Bizim gelin insan içinde gülüşüp duruyo!” “ Ben dedim oğlana. Bu gızdan bize hayır gelmez deye amma dinlemedi ki beni. Çeksez gari çileyi hem de ilk günden”
Gelinle kaynana arasına soğukluk daha düğün gününde girmiş. Aynı evde yaşamanın sıkıntısı gün yüzüne çıkmaya başlar zamanla. Bir bayram önü karısı Demirci Memed amcadan ayakkabı almasını ister. Akşamüzeri dükkanını vaktinden önce kapatır ve yukarı çarşıya gider.
Karısının verdiği siparişe uygun bir çift ayakkabıyı alır, eve gelir. Geline ayakkabı alındığını gören anası zırtarır, ortalığı birbirine katar. “Beni niye ayırdın? Garını benden çok seviyon! Bizim pabucumuz dama atıldı gari gelin eve gelince!” “ Ana, bağırıp durma gonu gomşuya rezil olcez! Yarın da sene aynısından alıp geliveren. “ diye yatıştırmaya çalışır. Ertesi gün pabuç satan dükkanların hepsini dolaşır ama aynı ayakkabıdan bulamaz. Çaresiz almadan o akşam eve döner. Ayakkabının alınmadığını öğrenen anası “ O zaman dün aldığın ayakkabı benim olcek Memed! Garına başka bir şey alıve gari!” Gelin de kendine alınan ayakkabıyı vermek istemez. İki arada bir derede kalan Memed amca “ Al bu teki senin olsun ana! Öteki teki de senin olsun hatun! “ der ve evden çıkıp kahveye atar kendini.
Bir yakınlarının düğünü olacaktır. Bir ay önceden kumaşını alan anası fistan ölçüsü vermeye terzi Türkan’a gider. Düğüne yetiştirmesi için sıkı sıkı tembih eder. Düğünden üç gün önce terzi kalfasıyla diktiği elbiseyi evine gönderir. Evde o vakit kaynana komşuda olunca gelen sipariş fistanı gelin alır. Ayakkabı aldıklarında kaynananın ettiği eziyeti unutmayan gelin makası eline alır ve ilk bakışta fark edilmeyen bir fistanı keser. Hiçbir şey olmamış gibi askısına takar ve paketine sarar. Merakla kaynananın tepkisini belemeye başlar.
Ali Yazıcıoğlu ve Sabir Güven’e teşekkürler….