Taş adam Cevat yazın Almanya’dan izinli geldiğinde eşe dosta hediyeler getirir. Gençlik Spor kulüp lokaline de uğrar ve eski takım arkadaşlarına, lokal müdavimlerine de paket paket sigara dağıtır. Bir köşede oturmakta olan Efe Dayı “ Cevat! Bize bir şey yok mu?” diye seslenince “ Aliâ! Sen Almancı sigarası içmezsin diye vermedim. Söz seneye ne istersen getireveren.” O zaman bene bir çift post al getir gel.” “ Bir yıl bekleme Efe Dayı. Almanya’ya dönünce bir iki ay içinde posta ile sana göndereyim.” Der Cevat.
Bu konuşmayı yan masada prafa oynamakta olan Kasap Orhan, Sede Süleyman ve Berkant duyarlar, Aradan bir iki ay geçer. Bu muhabbet aklına gelir Kasap Orhan’ın. Lokalin bahçesinde oturmakta olan Efe Dayı’ya girerken selam verir ve “ Postacı Niyazi’nin selamı var. Cevat’ın gönderdiği postallar gelmiş. Gelsin alsın debba!”
Vakit kaybetmeden yukarı parkın içindeki eski sinema binasında hizmet veren postaneye gider. Veznede Muğlalı Hakkı vardır. “ Evlat! Al ge ve benim postalları! Cevat Almanya’dan göndermiş Helal olsun sözünün eriymiş !” Gelen kolileri karıştıran Hakkı “ Senin adına gelen bir emanet yok Efe Dayı! Henüz gelmemmiş de olabilir.
İşletildiğini fark eden Efe Dayı hışımla Gençlik Kulübü lokaline geri döner. Prafa oynamakta olan üçlüye “ Adliyeden geliyon. Yaptığınız her bi şeyi Mübaşir Şinasi’ye anlattım. Benim adıma dava açtırcek. Hepinizi mahkemeye vedim. Bu ayın 19 unda mahkemeniz va! Beni gandırmak nasıl oluyomuş hâkime anlatın gari!”
Bu laflara pek inanmasalar da içlerine kurt düşmüş arkadaşların. Berkant “Kasap şu duvardaki takvime bak bi hele. Bu ayın 19 u hangi güne denk geliyo?” Duvardaki takvimi inceleyen Kasap Orhan “ Bizim oğlan! Bazâ gününe denk geliyo!” Balonu çabuk sönen Efe Dayı’ya seslenmiş hemen “ Efe! Bu ayın 19 u bazâ gününe geliyo! Hâkime selam söyle o gün bizle prafa oynamaya gelsin! Mahkeme burada görülmüş olur hem de!” “Alayınızın adı batsın. Bi daha buraya gelmem. Bu son olsun. Yaktın beni Şinasi!” O öfkeyle birkaç ay gençlik kulübü lokaline uğramamış Efe Dayı.