Buldan’ da ticaretin canlı olduğu yıllarda Yukarı Çarşıda küçük veya büyük esnaf, zanaatkarlar ve her meslekten çalışana ekmek kapısı vardı. İşte o yılların mesleklerinden olup, zamanımızda kaybolmaya yüz tutan hamalcılığın, unutulmayan renkli simalarından biri olan Hambal Hacıamat ekmeğini taştan çıkarırdı. İş ayırt etmeden, her türden ağır işe girişir, bu yüzden çarşı pazarda herkes tarafından sevilen, aranılan bir hamaldı rahmetli.
Eskiden esnaf ilk defa iş vereceği şahsın, iş ahlakını, karakterini tanımak için, onu çeşitli yollarla denermiş. Onlardan biri de para bozdurtmakmış.
Bir gün Hacıaşı Memed’in fırınına bir kamyon un gelir. Hamallar çuvalları kısa sürede fırına çekerler. İş bittiğinde Memed Amca Hacıamad’ın eline 50 lira verir. “—Bozukluk kalmadı. Al şu parayı Yarangümeli Mustafa’ nın muhasebecisi Emin dayına bozdur gel. Yevmiyelerinizi dağıtayım hemen.” i Memed ile aralarında, sanki bir ahilik anlaşması olan Emin Amca rahmetli Hacıamad’ın eline 55 lira bozuk para verir. Parayı saymadan cebine katıp, fırına gelir ve Memed amcaya teslim eder. Parayı sayan Hacıaşı Memed: “—Oğlumuz! Bu para fazla. Alırken saymadın mı? Ya eksik olsaydı ?” “---Elin parası emanet, sayılmaz. Ne verdilerse getirdim. Eksik olsaydı yevmiyemden keserdin be amcacığım!” Bu lafı duyunca Hacıamad’a olan güveni artan memed Amca ,her nakliye işini ona verir ve Hacıamdın dürüstlüğünden dolayı onu her ahbabına tavsiye eder.
Yine günlerin birinde Hacıamad Sağır Şevket amcanı şekerci dükkanına mal indirir. İş bitince, yevmiyesini vermek isteyen Şevket amcaya : “—Yevmiyemin yerine sen bana bir kasa lokum ver. Denk gelmezse de hakkını helal et .” der Hambal Hacıamad. Şevket amca hem yevmiyesini, hem de bir kasa lokumu verir ve ekler : “ Sakın ha! Bir oturuşta hepsini yeme!” Hacıaşı memed’in yeni çıkan sıcacık ekmeklerden bir kucak alır. Fırının hemen yanındaki Havuzlu Kahve’ ye oturur. Çayla birlikte lokumları ekmeklerin arasına katık olarak yerleştirip doyana kadar yer. Arta kalan yarım kasa lokumu evine götürür. Onları da akşam yemeği niyetine halleder. Yorgun olduğundan hemen yatar. Gece yarısı her tarafını ateş basınca uyanır. Doğru su küpünün başına gider. Küpte ne kadar su varsa tüketir ama yine de yangınlığı geçmez. Gürültüye uyanan anası Yörgel Aşa nine : “--- Körolmıyasıca! Gene mi lokumları kasasınla yuttun! Zeher yiyesice! Git dışarıda, duvarın üstünde yat. Hacıamad çaresiz evinin önündeki duvarın üstüne yatak yorganını serer ve sabaha kadar soğukta dışarıda yatar.
Xxxxxxxxxxxxxx
Çağırdıklarında Hacıamad’ın anası Yörgel Aşa nine düğün, sünnet ve mevlit yemeklerinde aşçı karılara yardımcılık etmektedir, üç beş kuruş harçlık çıksın diye. Mahallede yapılan bir düğünde anası, aşçılarla birlikte yemekler pişirmektedir. Öğle yemeğini düğünde geçiştirmek üzere, düğün evine, anasının yanına gider. Anasına karnının aç olduğunu söyler. “—Git başımdan oğlancazım! Daha yemeklerin hepsi pişmedi. Sadece çorbayla pilavı pişere bildik. Şurdan iki tas al. Kendin kat pişenlerden karnını doyur.” Diye başından savar anası. Hacıamad pilav kazanının başına yanaşır. Açar kazanın kapağını, Çalar kaşığı karnı doyana kadar. Ama gözü doymamıştır, devam eder yemeğe. Bir bakar ki kazanın dibi görünüyor. Hemen oradan usulca sıvışır. Durumu oğlu gittikten sonra fark eden Aşa nine, tekrar pilav pişirmek zorunda kalır.
Yorumlar
Kalan Karakter: