İKİNCİ BÖLÜM
Ayının altında ezilmekten, elindeki sopayla kurtulan Cingen Ali, bir ara fırsatını bulur ve ayağa kalkar. Ayının halkaya takılı ipini yakalar ve ayıyı sakinleştirmeye çalışır. Etrafına bakınır, yavru ayının olmadığını fark eder. Kendisini uzaktan seyreden çocuklara yavru ayıyı görüp görmediklerini sorar. Onlarda o kargaşada yavrunun kaçıp uzaklaştığını söylerler. Çaresiz Cingen Ali zabıtaya, polise haber verir, durumu anlatır onlara. Olay yerine gelen yetkililer, gösteri yapılan mahallenin tüm sokaklarını ararlar. Ev ev dolaşarak , herkesi durumdan haberdar ederler.
Mahallede çoluk çocuk herkes yavru ayıyı bulmak için seferber olurlar. Ancak izine rastlayamazlar. Mahallenin sevilen sayılan ihtiyarlarından Boduk Memed dedeye giderler. Durumu anlatırlar. Sen kasaplık yaptın, hayvanlardan anlarsın demişler. “ Ben vahşi hayvanlardan pek anlamam. Siz iyisi mi avcı Kör Salih dedeni- ze gidin. O size yardımcı olur. Mahalle sakinleri hemen Salih dedeye gidip, durumu anlatmışlar. “-- Mahallenizde arıcılık yapan var mı ? “ diye sormuş gelenlere. “-- Yaylalıların bahçelerinde yaz kış kara kovanları bulunur.” Demişler. “--- Hemen arı kovanlarının bulunduğu bahçeye ve çevresine bakın. Ayı balın kokusunu almıştır.” Avcı Kör Salih dedenin dediğini yaparlar. Kovanların olduğu bahçeye yakın bir odun damına saklanmış vaziyette yavru ayıyı bulup sahibi Cingen Ali’ ye teslim etmişler. Teşekkür etmek için avcı Kör Salih dedenin evi- ne gider mahallenin çocukları. “ --- Dede! Dediğin gibi, ayı yavrusunu arı kovanı olan bir bahçeye yakın odun damında bulduk. Sen bu ayıları nereden bu kadar iyi tanıyorsun ?” “--- Anlatayım da dinleyin! Ben gençliğimde çok iyi avcıydım. O zamanlar Buldan dağlarında her türlü mahluk yaşardı. Bir gün arkadaşlarla domuz avına çıkmıştık. Dağda ikişerli guruplar halinde dağıldık. Çalıların arasında bir inilti duydum. Yanımdaki akideşe, bu bir ayı olabilir. Dikkatli olalım. Sen beni koru. Ben yanına yaklaşacağım. Ayağının yere basarken acıdan inlediğini fark ettim. Ayağına dikenler batmış. Avcı bıçağını çıkardım. Ucunu ateşte ısıttım. Ayının ayağındaki dikenleri çıkardım. Ayak iltihap kapmış. Yanımdaki zeytinyağından yaraya döktüm. Üstünü de yetmişli yağlıkla bağlayıverdim. “—Hadi kocaoğlanım! Bir şeyciklerin kalmaz kısa zamanda iyileşirsin.” Diyerek oracıktan ayrıldık. Sonra avımıza devam ettik. Bir hafta sonra sabah namazına kalkmıştım. Evin bahçesinde iki petek fark ettim. Uyku sersemi kim getirmiş olabilir bu petekleri diye düşünürken, bahçenin duvarından ayağı sargılı bir ayının atlayıp gittiğini gördüm. Ayı benim yaptığım iyiliği unutmamış çocuklar. “ – İyi de Sali Dede! Ayı senin evi nasıl bulmuş , onu bir türlü anlayamadık!” “ -- Ayılar hisli hayvanlardır çocuklar! Benim kokumu almış ta uzaklardan. Evimi bulmuş gelmiş. Allahın hikmetinden sual olunmaz! “
Yorumlar
Kalan Karakter: