BİRİNCİ BÖLÜM
“---- Bu hafta sonu Kıbrıs Türkleri için nümayiş yapılacakmış Buldan’ da . Abimler konuşurken duydum. Biz de katılalım arkadaşlar.”
“--- Ne yapılacağını dahi bilmiyoruz nümayiş dediğin şeyde! “
“--- Pankart denilen kartonların üzerine yazı yazılar hazırlanıyormuş. Sınıf öğretmenimiz Zeki Bey’e yazdırırız. Ancak pankartlar için karton almamız lazım.”
Aşgellerin İbiram mahalle arkadaşlarıyla ile yaptığı bu konuşmadan sonra, aralarında topladıkları para ile kartonlar alıp; ertesi gün okulda öğretmenlerine yazdırdıkları pankartları evlerinde güzelce çıtalar çakarlar, artık nümayişe hazırdırlar.
Nümayiş günü geldiğinde, “ Kıbrıs Türktür, Türk Kalacaktır” “ Kahrolsun Enosis” “Makarios’a Ölüm” vb yazıları ihtiva eden pankartları alıp, Alanyazı Meydanında açılan büyük bayrağın altındaki kalabalığın içine karıştılar. Atılan sloganlara eşlik edip, yürüyüşe geçtiler. Yapılan konuşmalar sonucu topluluğun tansiyonu iyice artmıştı. Şükür Camisinin önündeki meydanda Baş Piskopos Makarios’ un maketi hazırlanan darağacında sallandırıldı ve öfkesi dinmeyen kalabalık maketi darağacı ile birlikte ateşe verdi. Bir anda kalabalığın ortasındaki ateş kargaşaya neden oldu ve bizim çocuklar bu kargaşa içinde, ellerindeki pankartları da ateşe atıp; soluğu mahallede aldılar. Yaşadıkları bu olayların korkusunu uzun süre üzerlerinden atamadılar.Yanan maket sanki bir insan yanıyormuş gibi gözlerinin önünden hiç gitmedi.
XXXXXXXXXXXXXXX
Buldan’a o yıllarda yeni atanan sıhhiye memuru Aziz Bey ev tutmak için şehrimize geldi. Memurların oturduğu şehir kulübünü sordu. Bostancıların kahvesinin üstünde faaliyet gösteren lokale çıktı. Orada tanıştığı memurlardan ev bulmaları için yardım istedi. “--- Hemen üst yanımızdaki fırının üstündeki ev boş. Size uyar “ dediler. Evi beğenen Aziz Bey’ in üçü kız, ikisi erkek beş çocuğu vardı. Ailesinin o zaman ki Buldan şartlarına göre sosyetik bir yaşam şekli vardı. Evin küçük oğlu İbo, ev sahiplerinin oğlu ile adaş olduklarından çabuk kaynaştılar. Kısa zamanda sıkı arkadaş oldular.
Zamane çocuklarının adlarını dahi bilmedikleri, günümüzde unutulmaya yüz tutmuş oyunların nasıl oynandığını öğretti adaşına. Çember çevirme, mazı –bilye, kazık, dondu, kasnaklı ve sinekli bayrak uçurtma,sek sek, kağıt kral oyunu, mahalle düğünlerinin olduğu geceler oynanan kemik oyunu, çelik – çomak gibi nice oyunlar; daha çok kış günlerinin vazgeçilmez oyunlarıydı. Yaz sıcakları bastırdığında, bu tür oyunlara ara verilir, yerlerine yeni oyunlar icat edilirdi. İşte o yaz sıcaklarının en eğlenceli oyunlarından biri de yüzmeye gitmekti. Buldan’ın her bir yanındaki dere suları, gölet, göl ve havuzların hepsi gezilirdi birer birer yaz sezonu boyunca. O yaz tatilinde Sıhhiyeci Aziz Beylere akrabaları gelir.Teyzesinin atletik yapılı oğlu , kendini beğenmiş bir tip olarak algılandı hemen mahallede ama sonuçta misafirdi; saygıda kusur etmemek lazımdı.Mahallenin çocuklarıyla tanıştırlar onu. O da daha ilk günden yüzülecek yer varsa, kendisini oralara götürmesini istedi yeni arkadaşlarımdan……..
Devamı gelecek sayıda
Yorumlar
Kalan Karakter: