KABİR ZİYARETİ VE ADABI
Rasülullah (s.a.v), “Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü kabirleri ziyaret, size ahireti hatırlatır” buyurmuştur (İbn Mâce, Cenâiz - 47). Bu bakımdan mezarlıkların ziyaret edilmesi, bu vesileyle ölünün hatırlanması ve orada yatanlardan ibret alınması Dinimiz İslâm'ın tavsiye ettiği hususlardandır.
Kabir ziyaretinde bulunan kişi, ahireti hatırlamalı, dünyanın geçici olduğunu ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir. Kabirlerin haftada bir gün, özellikle cuma veya cumartesi günleri, ayrıca arefe ve bayram günleri ziyaret edilmesi iyidir. Zira Hz. Peygamber’in genellikle bu günlerde kabir ziyaretinde bulunduğuna dair rivayetler bulunmaktadır.
Kabirleri ziyaret eden kimse, kıbleye veya ölülerin yüzüne karşı dönerek “es-Selâmu aleyküm yâ ehle'l-kubûr. Ve innâ inşâallahu biküm le-lâhikûn” (Ey kabir halkı! Allah’ın selâmı üzerinize olsun. İnşâallah biz de size (bir gün) kavuşacağız.) diyerek selamlar. Kabir ziyaretinde bulunan, sevabını ölülere bağışlamak üzere Kur’ân-ı Kerîm okur, onlar ve kendisi için duâda bulunur.
Kabrin başında yüksek sesle ağlayıp gürültü yapmak, kabrin demirlik ve taşlarını öpmek, onlara sarılıp ağlamak, bez bağlamak, mum yakmak kabir ziyaretiyle bağdaşmaz. Aynı şekilde kabir ziyaretinde kabirler çiğnenmez, üzerine oturulmaz ve yatılmaz. Ayrıca kabirlere karşı namaz kılınmaz ve ölülere adakta bulunulmaz. Elbette ölüm nedeniyle Kur’ân okunmasının hem okuyana hem de kendisi için okunana sevaba vesile olacağı ümit edilir.
Cenazenin yedinci, kırkıncı, elli ikinci gecesi gibi belli gün ve gecelere tahsis edilerek icra edilen hatim ve mevlit merasimleri hakkında da Kur’ân ve sünnete dayalı bir bilgi veya tavsiye mevcut değildir. Kabir ziyaretlerinde genellikle Yasin, Tebareke, Vakıa, İhlâs, Felak ve Nâs sureleri, sonra Fâtiha ile Bakara sûresinin ilk beş âyeti okunabilir. Sevabı da cenazenin ve diğer müminlerin ruhlarına bağışlanır. Ölünün bağışlanması için duâ edilir.
YASİN YILDIZ
BULDAN İLÇE MÜFTÜSÜ
Rasülullah (s.a.v), “Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü kabirleri ziyaret, size ahireti hatırlatır” buyurmuştur (İbn Mâce, Cenâiz - 47). Bu bakımdan mezarlıkların ziyaret edilmesi, bu vesileyle ölünün hatırlanması ve orada yatanlardan ibret alınması Dinimiz İslâm'ın tavsiye ettiği hususlardandır.
Kabir ziyaretinde bulunan kişi, ahireti hatırlamalı, dünyanın geçici olduğunu ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir. Kabirlerin haftada bir gün, özellikle cuma veya cumartesi günleri, ayrıca arefe ve bayram günleri ziyaret edilmesi iyidir. Zira Hz. Peygamber’in genellikle bu günlerde kabir ziyaretinde bulunduğuna dair rivayetler bulunmaktadır.
Kabirleri ziyaret eden kimse, kıbleye veya ölülerin yüzüne karşı dönerek “es-Selâmu aleyküm yâ ehle'l-kubûr. Ve innâ inşâallahu biküm le-lâhikûn” (Ey kabir halkı! Allah’ın selâmı üzerinize olsun. İnşâallah biz de size (bir gün) kavuşacağız.) diyerek selamlar. Kabir ziyaretinde bulunan, sevabını ölülere bağışlamak üzere Kur’ân-ı Kerîm okur, onlar ve kendisi için duâda bulunur.
Kabrin başında yüksek sesle ağlayıp gürültü yapmak, kabrin demirlik ve taşlarını öpmek, onlara sarılıp ağlamak, bez bağlamak, mum yakmak kabir ziyaretiyle bağdaşmaz. Aynı şekilde kabir ziyaretinde kabirler çiğnenmez, üzerine oturulmaz ve yatılmaz. Ayrıca kabirlere karşı namaz kılınmaz ve ölülere adakta bulunulmaz. Elbette ölüm nedeniyle Kur’ân okunmasının hem okuyana hem de kendisi için okunana sevaba vesile olacağı ümit edilir.
Cenazenin yedinci, kırkıncı, elli ikinci gecesi gibi belli gün ve gecelere tahsis edilerek icra edilen hatim ve mevlit merasimleri hakkında da Kur’ân ve sünnete dayalı bir bilgi veya tavsiye mevcut değildir. Kabir ziyaretlerinde genellikle Yasin, Tebareke, Vakıa, İhlâs, Felak ve Nâs sureleri, sonra Fâtiha ile Bakara sûresinin ilk beş âyeti okunabilir. Sevabı da cenazenin ve diğer müminlerin ruhlarına bağışlanır. Ölünün bağışlanması için duâ edilir.
YASİN YILDIZ
BULDAN İLÇE MÜFTÜSÜ