Buldan’ dan İzmir’e Sönmez Turizm’in günde beş otobüs kaldırdığı yıllar. Rahmetli Süleyman Keleş, ilk tüpçü Milangaz satıcısı Yakup Özverir’ in dükkanına rekabet olarak ikinci tüp bayii Aygaz ve beyaz eşya mağazasını açmıştır.
İşler o kadar iyi gitmektedir ki İzmir seferi yapan otobüslerden birini satın alır. Mesleğinin dışında başka bir işin getirisini merak ettiğinden kendi otobüsünden önce ve sonra Buldan’a giren otobüslerin şoförlerini dükkanının önünde durdurup, ne kadar hasılat yaptıklarını sorarmış.
İşte o günlerden birinde; henüz otobüslerin gelmesine vakit var. İlk otobüs gelmeden , dükkanın elektrik borcunu ödemeye Lonca’nın Çarşı Cami’ye bakan kapısının ağzındaki elektrik tahsilatı kulübesine gider. O yıllarda elektrik tahsilatını belediyeler yapmaktaydı. Borcunu yatırır. ‘ Hadi, buraya kadar gelmişken kasap haline de gireyim.’ Der. Kasap Sarı’dan yağlı bir bacak çektirir. - Et yağlığın var mı Süleymana ? --- Olmaz mı? Yağlıksız gezmem . der ve arka cebinden çıkardığı yağlığa eti koydurur. ---- İlk arabanın geliş saati yaklaşıyor. Bana müsaade. Dükkana geldiğinde, karşıdan ilk otobüs gözükür. Rahmetli eşekci Mustafa amca vardır direksiyonda. “ – Komşu, bugün hasılat nasıl ?” “—Allah bereket versin.Normal be komşu.” Bir saat sonra ikinci otobüsün direksiyonunda Sarı Rıfat gözükür. Durdurup, aynı soruyu ona sorar. “---- İşler bugünlerde iyi gidiyor Süleymana!” Akşama doğru, otobüs gelir.Kaptan koltuğunda Varyemez vardır. Ona da aynı soruyu sorar. Varyemez cebinden hiç eksik etmediği banknot tomarını çıkarıp, gösterir. “---- Bugünün hasılatı bu ! Allah bin bereket versin!” der ve gaza basıp gider.Akşam dokuzda son araba, kendi otobüsü geldiğinde; şoförüne sorar: “--- Hasılat nasıldı bugün? “ “--- Süleyman ağam! İşlerin pek tadı tuzu yok bu günlerde. İndir bindir yapıp mazot parasını çıkardıktan sonra , sana birkaç kuruş çorba parası kalıyor.” “---- Ne diyon oğlum sen! Senden önce gelenlerin hepsine sordum. İşlerin tıkırın- da , müşterinin gani olduğunu söylediler. Nasıl iş bu böyle? Bize gelince mi böyle oluyor? Yoksa nasibimiz, kısmetimiz mi kapalı. Anlamadım gitti ben bu otobüsçülük işini! “
Daha sonraları, şoförü diğer sefer yapanlara sorar bu işin aslı astarı nedir diye. “---- Yapmayın beyler! Her defasında Süleyman ağama gaz verip durmayın. Sizlerde, bizden fazla bir şey kazanmıyorsunuz aslında.” Dediyse de çok kazandıklarını söyleyip; şoförünü de çileden çıkarmışlar.
Bu senaryo böyle devam edince, sabrı taşan Keleş “--- Anlamadığın işi yapmayacaksın arkadaş ! “ deyip şoförün işine son vermiş ve en kısa zamanda otobüsünü satıp, turizm işinden elini ayağını çekmiş.
Yorumlar
Kalan Karakter: